Cemaat, Mabeyn toplantılarını neden istemedi?

İlahiyatçı yazar Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın fitneye karşı cemaat mensupları ile birlikte bir toplantı düzenlemek istemesi sonrası ilginç gelişmeler yaşandığı ortaya çıktı. İşte Karaman'ın köşesine taşıdığı olaylar zinciri:

Cemaat, Mabeyn toplantılarını neden istemedi?
Cemaat, Mabeyn toplantılarını neden istemedi?
GİRİŞ 23.02.2014 12:22 GÜNCELLEME 23.02.2014 15:21
Bu Habere 8 Yorum Yapılmış

İşte Karaman'ın bugünkü yazısı

Mabeyn sohbetlerinde çözüm arayışı

Cemaatin faaliyetleri arasında, ülkenin aydınlarını bazı platformlarda bir araya getirerek ülke ve dünya meselelerini konuşturmak, bu arada onların cemaate karşı ilgi ve sempati sahibi olmalarını sağlamak da vardı. Bu toplantıların bir kısmına ben de katılıyordum. Bir ara aklıma geldi, 'İlahiyat hocaları ile de periyodik bir toplantı tertip etsek, onların da ülkemizde ve dünyamızda olup bitenler hakkında doğru bilgiler edinmelerine yardımcı olsak ve düşüncelerinden yararlansak' dedim. Cemaat temsilcisi olan muhatabım -herhalde üstlerine danıştıktan sonra- uygun olur dedi. Benim imzam ile yirmi kadar ilahiyat hocasını davet ettik, Mabeyn isimli bir lokantanın bize ayrılan bir odasında birkaç yıl, kış aylarında, ayda bir olmak üzere bu sohbetleri devam ettirdik. Katılanlar arasında Sayın Suat Yıldırım gibi cemaatin önde gelenlerinden arkadaşlar da vardı. Gerektikçe konuyla ilgili zevatı da misafir ettik. Konuları ve misafir edeceğimiz uzmanları da katılımcılara danışarak tespit ediyorduk. Konuşmalar ve müzakereler serbest olsun, herkes düşüncesini çekinmeden söylesin diye medyaya aktarılmasına da yasak koyduk.

Toplantı üç saat kadar sürüyordu, önce konuşmacı 45 dakikalık bir sunumda bulunuyordu, sonra katılımcılar konuyu müzakere ediyorlardı, nihayetinde yine sunumu yapan zat cevaplar veriyor, ek açıklamalar yapıyordu. Güzel, faydalı, ufuk açıcı sohbetler oldu.

'2013-14 sezonunu Kasım ayında başlatalım'
dedik. Cemaatin, Başbakanımız Erdoğan'a ve iktidarına yönelik tavrı son iki yılda değişmişti, dershaneler meselesinden sonra ise ilişkiler gerilmeye ve ufukta bir fitnenin kara bulutları belirmeye başlamıştı. Ülkesini ve halkını, mensup bulunduğu cemaatten de daha çok seven ve önemseyen bazı dostlar bana gelip 'Seni severler ve sayarlar, araya girip bu fitne büyümeden söndürmek, bu kriz ülkeye zarar vermeden bir çözüme kavuşturmak için bir şeyler yapsanız' diyorlardı.

Bu isteğe de cevap olmak üzere 'sezonun ilk toplantısında cemaat ile iktidar arasındaki ihtilafı ele alalım, biri cemaatten diğeri iktidarı savunan ve meselenin esasını bilen iki kişi çağıralım, amacımız birbirimizi ikna etmeye çalışmak değil, meseleyi anlamak ve çözüm üzerinde düşünmek olsun' dedim. Muhatabım -danıştı mı, danışmadı mı bilemiyorum- uygun buldu, konuşmacı seçimini de ona bıraktım, Ekrem Dumanlı ile Mustafa Karaalioğlu üzerinde mutabık kalındı. Tarih belirlendi, davetiyeler çıkarıldı, toplantı günü yaklaşınca bir aksaklık var mı diye muhatabıma sordum, 'Bir sıkıntı var' cevabını verdi. Aradan birkaç gün geçtiği halde sıkıntı ortadan kalkmadığını görünce 'İsterseniz daha fazla gecikmeden davetlilere ve konuşmacılara özür beyan ederek toplantıyı erteleyelim' dedim, bunu beklercesine hemen kabul ettiler ve toplantı -herhalde süresiz olarak- ertelendi.

Ben sıkıntının nereden kaynaklandığını tahmin ediyordum ama üzerinde durmadım, 'Zorla güzellik olmaz' diyerek meseleyi kendi açımdan kapattım, işin aslı medyaya intikal edinceye kadar da yazılı veya sözlü olarak bir açıklama yapmadım.

Toplantıya katılan ilahiyatçı ve başka branşlardan olan ilim ve fikir adamları sağlam kişilik sahibi, bilgi ve kanaatlerini asıl kaynaklarından ve usulüne uygun olarak edinmiş değerli insanlardı. Onların, toplantıyı yöneten ben veya bir başkasının etkisi altında kalmaları söz konusu olamazdı. 'Toplantı engellenmeseydi buradan bir çözüm çıkardı' diyemem, ama 'Bu konuda önemli bir tecrübe elde edilmiş olacaktı' diyebilirim.

Bu yazıyı hem medyaya yansıyan haberlerin doğrusunu anlatmak hem de 'araya girsen' diyen dostlara 'O zaman olmadı, daha sonra ise çözüm daha da zorlaştı' diyebilmek için kaleme aldım.

YORUMLAR 8
  • İsmail DOĞAN 10 yıl önce Şikayet Et
    acaba. Şimdi aklıma bir Mesele G
    Cevapla
  • Ali KANDEMİR 10 yıl önce Şikayet Et
    Mavi Ateş'e diyorum ki. Zaten "cemaat cemaat" demek yanlış, bahsedilen yapı, güzelim "cemaat" kelimesini şen'î emelleri için kullanıyor. Gerçekte "Grup, Fırka, Hizip" denmesi gerekir. Çünkü "Cemaat" kavramı tüm müslümanları kapsarken, malum grup sadece Gülen ve etrafındaki ekibin ağzına bakar, onların söz ve kararlarını "nass" kabul eder. Gülen de zaten "Lâ Yüs'el" dir. Sorulamaz, sorgulanamaz, itiraz edemez. Haa sonra İstanbul nereye gidiyor kuzum? Sen ve grubdaşlarının bir kısmının gönlünden CHP'nin kazanması geçiyor olabilir, bunun için dua ediyor olabilirsiniz, hatta -hâşâ- Hz.Peygamber size müjde (!) de vermiş olabilir. Görünen köy klavuz istemez ki, İstanbul'u da 81 vilayetin enaz 60 tanesini de Ak Parti kazanacak. Siz de utanacaksınız, moraracaksınız, pişman da olacaksınız yaptığınız ihanete.
    Cevapla
  • bir bilen 10 yıl önce Şikayet Et
    Mavi ateş'e... Ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız. İstanbul hiçbir yere gitmeyecek boşuna sevinme. Ama islam düşmanlarını destekleme, vatana ihanet etme pozisyonuna düşen haşhaşilerin safında olanlar mahşer günü acaba yüzleri nasıl olacak. Bir de bunun filmini yapıp şu meşhur sır kapısı'nda gösterime soksanız.
    Cevapla
  • m.ömeroğlu 10 yıl önce Şikayet Et
    TAMAM Kabul edelim Ak Parti ve Eedoğan HATA yapıyor!. Mesele Ak Partiye oy verip vermeme değil, hakikati ramaktır. Acaba Camia / Hizmet mensubu olan kardeşlerimize soruyorum: 1. Acaba sizler Hocaefendinin hata yapabileceğini, bazı konularda yanlış direktifler verebileceğini düşünebilir, inanabilir misiniz? Hocaefendinin Hz. Peygamberle görüşüp, direktif aldığına inanıyor musunuz? 2. Bundan daha basiti, Ak Parti- Cemaat gerginliğinin artmasında zaman-samanyolu medya grubunun yayı politikasının da büyük etkisi olduğunu düşüne biliyor musunuz? 3. Hocaefendi Fehmi Koru ile Cumhurbaşkanına mektup gönderip, bunu Başbakan da bilsindediğinde, bu iş yumuşama eğilimine girip, Başbakan da olumlu bazı açıklamalara yönelmişken; gazeteciler vakfı ve samanyolu-zaman grubu niye bunu sabote ettiler? İSLAMİ GRUPLAR ÜMMETİN BİRER PARÇASI OLABİLİR ANCAK, NE MUTLU ÜMMETİN BİR PARÇASI OLARAK KALABİLENLERE! HİÇ BİR GRUP ÜMMETTEN ÖNCELİKLİ DEĞİLDİR!
    Cevapla
  • mohikan 10 yıl önce Şikayet Et
    sorun. sorun fıkıh sorunumu ki hocalar konuşup çözebilsinler ... eğer fıkhen yanlış yaptıklarını ispat etsen davalarından vaz mı geçecekler ... mavi ateş korkma, istanbul bir yere gitmez ..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Bakan Tekin: Öğretmen atama rakamında uzlaştık
Uzman isimden dikkat çeken faiz yorumu: ‘Merkez’ sürpriz yapabilir