Ertuğ: Avrupa medyası ürettiği ürünü sattı

Türkiye, AB ve Almanya ile ilişkilerde kritik bir süreçten geçiyor. AP'deki tartışmalı Türkiye oturumu ve fasıl krizini AP'deki Türk asıllı milletvekili İsmail Ertuğ, haber7.com'a değerlendirdi.

Ertuğ: Avrupa medyası ürettiği ürünü sattı
Ertuğ: Avrupa medyası ürettiği ürünü sattı
GİRİŞ 26.06.2013 14:01 GÜNCELLEME 26.06.2013 19:29

Taha Dağlı'nın röportajı

Ertuğ, "fasıl sonbaharda açılacak" dedi, AP'deki oturumda Başbakan Erdoğan için gereksiz yakıştırmalar yapıldığını söyledi. İsmail Ertuğ ayrıca Batı medyasının Türkiye'deki olaylara bakışını da yorumladı ve "medya ürettiği ürünü satmak ister" diye konuştu.

22.Fasıl ertelendi mi ertelenmedi mi? Merkel ertelendi dedi ama Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ertelenmedi dedi.

Faslın açılmasıyla alakalı bu hafta Dışişleri Bakanlar Konseyi içerisinde kesin bir şekilde açılacaktı. Bu son olaylardan sonra Avrupa'daki tutumdan dolayı erteleme kararı alındı. Ardından Almanya'nın bir önerisi oldu. Yani kararı bugün alıp tatilden sonra sonbahara doğru devam ettirme düşüncesiyle bir teklif oldu bu teklif kabul edildi.

''Erteleme Normal''

Bunun ertelemenin başka bir sebebi de olabilir. Almanya'da 22 Eylül günü genel seçimler var. 22 Eylül günü seçimden sonra bunu sarkıtmanın da Avrupa'daki Almanya'daki Türk seçmenlerin etkilenebileceği gibi düşünülmüş olabilir. Bu stratejik olarak normaldir.

Onun dışında Brüksel'den bize gelen bildiriye göre şu an ertelenmiş durumda. Ancak sonbaharda görüşmelerin devam edeceği belirtildi. Ama durdurulma gibi bir olay yok. Zaten siz Angela Merkel'in her söylediğine bakmayın. Kendisi seyircisine göre konuşabiliyor. Önemli olan Brüksel'de alınan kararlardır.

AB'nin kararı çok sert değil miydi sizce? Öte yandan özellikle Başbakan Erdoğan'a derin devlet, diktatör gibi söylemler oldu.

Sayın Erdoğan Türkiye'de ciddi bir oy oranıyla başa gelmiş biri. Dolayısıyla Türkiye'de çok seveni var. Sayın Erdoğan'ın üslubu, tutumu ve siyasi tavrından dolayı özellikle Avrupa'da kendisini eleştiren büyük bir kitlenin bulunduğunu söylemek durumundayım.

Gezi olaylarının başladığı günden itibaren polisin müdahale etmesi ve olayların o şekilde tüm Türkiye'ye yayılmasından yola çıkarak AB içerisinde daha fazla göze göz dişe dişten daha yumuşatıcı üslup bizim kültürümüze daha yakın olduğu için bu şekilde bir müdahale bize ters geldi.

Dolayısıyla Türkiye'deki olaylar sonrasında Avrupa kamuoyunda Başbakan Erdoğan hakkında sert tutum sergileyen biri algısı oluştu.

''Avrupa Basını kendi ürettiğini satmak istedi''

Peki sizce Almanya medyası Türkiye'deki olayları Avrupa basınına farklı bir şekilde yansıtmış olabilir mi? Her iki tarafa da baktığımızda olaylar iki yönlü anlatılıyor. Avrupa basınının olayları tek yönden alması kamu oyunda bu algının oluşmasına  sebep olmuş olabilir mi?

Medya ürettiği ürünü satmak ister. Seyircisi/okuyucusuna iyi bir şekilde tanıtmak ister. Ancak Avrupa kamuoyunun anlamadığı bir şey var. Olayların başladığı Cuma akşamında Türk medyasında olaylarla ilgili herhangi bir gelişme yansıtılmadı. Özellikle CNN Türk ve CNN International gibi yayınlara baktığımız zaman orada olaylar olurken bu basına tam yansıtılmadı.

İki hafta süren olaylar sonucunda tabi ki Avrupa medyası kendi okuyucusu için bir şekilde kullanıp satmaya çalıştı. Tabi bu çarpıtıldı mı çarptırılmadı mı onu bir seyirci olarak çok bilemiyoruz. Muhakkak çok abartılı yayınlar olmuştur ama genel olarak biz medyanın tutumundan çok sıkıntılı değiliz diyebilirim.

''Mantalite ile alakalı ufak tefek farklılıklar var''

Almanya-Türkiye ilişkilerinde gelinen nokta nedir? Özellikle Merkel'in bakışı nasıl?

Arada çok ciddi bir şekilde mantalite farkı var. Bu son olaylardan sonra farkına varıyoruz. Kendimden örnek verirsem bizim ailemiz Türk ailesi ve iki kültüre bakan bir şahıs olduğumu düşünüyorum ve aralarındaki farkı da görüyorum. Şimdi mantalite farkından dolayı bazı yanlış anlaşılmalar olabiliyor.

Diplomatik dille siyasi platformda özellikle en yüksek seviyede Cumhurbaşkanı Başbakan seviyesinde söylediğiniz her sözcük tartışma konusu olabiliyor. Avrupa'da bu diplomatik dil çok önemlidir. Anlatmak istediğiniz bazı şeyleri dolaylı yoldan anlatırsınız ve bu yerine ulaşır. Tabi Türkiye'deki üslup Avrupa'ya nazaran çok daha sert olduğu için genelde bu tür söylemlerden biraz ürker. 

Dolayısıyla bu mantalite farkından dolayı ortaya çıkıyor. Sayın Merkel çok aşırıya kaçan dil kullanmayan birisi. Ancak üslubuyla ve konuşmasıyla güçlü bir duruş sergileyen kişilerden de çok hoşnut olmadığını da biliyoruz.

''Türkiye ekonomisi neredeyse Avrupa'yı geçecek''

Peki bu saatten sonra AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler nasıl ilerlemeli?

Biz Avrupa Birliği içerisinde kesinlikle demokrasi, genel haklar ve azınlıklar konusunda 22.Faslın açılmasından yanayız. Çünkü bu reformlara yol açacaktır. Türkiye içerisindeki bazı tutumların gözden geçirilmesi gerekecektir. Avrupa'ya daha da yaklaşılması konusunda yardımcı olabilecektir.

Artık ekonomi konusunda özellikle bankaların sağlamlığı ve ciddiyeti konusunda, öte yandan eğitim ve sağlık alanında ortalamaya baktığımız zaman Türkiye'nin Avrupa'dan pek fazla bir eksiği yok. Hatta Türkiye'nin banka sektörünü ele alırsak Avrupa'dan daha önce olabildiğini bazı verilerin bunu gösterdiğini söyleyebiliriz. Avrupa ile Türkiye arasındaki en büyük sıkıntı insan hakları konusu. Tabi Türkiye'deki herkes buna katılmayabilir.

Türkiye hakkında bir numara demokrasiyiz şeklinde yaklaşan vatandaşlar da olabilir. Ancak bir Türk olarak söylemek durumundayım ki henüz arada farklar var. Ancak biz Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğine destekçisi olarak Türkiye'nin en hızlı bir şekilde bu faslın açılıp Avrupa standartlarına ulaşabileceğine inanıyoruz.

Genç nesil zaten buna adapte olmuş durumda. Genç neslin eğitimi, bilgi tecrübesi, internet ve sosyal alanına baktığımız zaman zaten AB ile bütünleşmiş durumda. Dolayısıyla genç yeni nesillerin Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne taşıyacağına ben kesinlikle inanıyorum.

''Şiddet değil dışlamaya başvuruyoruz''

Gezi olaylarından sonra Avrupa Parlamentosunda birçok görüş oluştu şüphesiz. Nasıl yorumluyorsunuz o tartışmalı Türkiye oturumunu?

Burada her türlü özgürlük vardır herkes istediği şekild

e konuşabiliyor. Konuştuğu çok saçma sapan olunca zaten dikkate alınmıyor. Dolayısıyla bizim de burada verdiğimiz ceza bu şekilde. Yani mantıklı konuşmayan kişiler dışlanarak ceza almış oluyor.

Ancak AP'de çok gereksiz söylemler oldu özellikle İslam düşmanı aşırı sağcı gruplardan Türkiye ile ilişkilerin durdurulması gerektiği söylendi. Tabi diktatör kelimesini birkaç defa kullanan şahıslar da oldu. Ama genel olarak AP'nin tartışmasına baktığımız zaman tabi diplomasi hakimdi.

Olayların Avrupa kültürüne yakışmadığı konuşuldu. Ama genel olarak baktığımız zaman kesinlikle ve kesinlikle Türkiye ile bağların koparılmaması söylendi. Birçok vekil Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu, Türkiye'nin Avrupa için, Avrupa'nın da Türkiye için önemli olduğunu belirtti.

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Beşiktaş'ın yeni hocası belli oluyor! İşte öne çıkan isim
Selçuk Bayraktar'dan PKK destekçisi Geerdink'e iki dilde yanıt