Westfalya sonrasına doğru...

Yazar Ercan Yıldırım yeni dünya düzeni ve Türkiye ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.

Westfalya sonrasına doğru...
Westfalya sonrasına doğru...
GİRİŞ 29.03.2017 12:53 GÜNCELLEME 29.03.2017 16:24
Bu Habere 34 Yorum Yapılmış

Röportaj: Serkan Üstüner / Haber7.com

Çağdaş Türk Düşüncesi, Çağdaş İslam Düşüncesi, İslamcılık Düşüncesi, Türk Siyasi Hayatı, İdeolojiler üzerine çalışmaları bulunan Ercan Yıldırım'la yakın dönemde yaşanan olaylar üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Yıldırım, yakın dönemde değişen dünya sisteminde klan ve aşiret devletlerin olacağının altını çizdi. Yıldırım, 16 Nisan'ın önemine değinirken Ortadoğu'da Başkanlık sisteminin şart olduğunu söyledi.

"ABD VE RUSYA ANINDA TÜRKİYE ALEYHİNE BİRLEŞEBİLİYOR"

Dünya sistemi yeni bir aşamaya girerken yeni savaş konseptleri de bu yönde değişti mi?

Mutlaka değişiyor. Biz bunu hendek savaşlarında çok canlı yaşadık... Sonraki süreçte çok net gördük, izledik... Şimdi Ankara Kızılay meydanında, İstanbul Vezneciler’de, Antep’de, Diyarbakır’da, arabayla, canlı bombayla saldırılar oldu. Bu bir savaş, bu terörün de artık kendini yenilediği, yeni yöntemlerle güncellediği bir savaş... Bu savaşın içinde ona her türlü desteği veren, yönlendiren batılı güçler var... Atlantik boyutu var... Asya boyutu var... Ben onun için şöyle bir yazı da yazdım; Müttefiklerimizle Savaşıyoruz diye... En son Menbiç’te ABD ve Rusya biz gelmeyelim diye “ortak bayrak çekme operasyonu” yaptılar. Yani gerektiğinde Türkiye’ye karşı anında birleşebiliyorlar...

"ZENGİN DOĞU'YA SALDIRAN BATI..."

Bazı yorumlar var, Haçlı ortaklığı diye...

Dostoyevski mesela alenen Ayasofya’da yeniden Haç görmek istediğini yazar... Avrupa’daki, batı dünyasındaki Haç fantezisi bitmez; Haçlılık da bitmez. Burada Haçlı söyleminin bir kaç boyutu var... Öncelikle Haçlı Seferleri’ni pür dinî bir huruç olarak göremeyiz, din başka amaçlar için bir gerekçe olabiliyor. Batının Ortaçağ’da yaklaşan Türk tehlikesi, ekonomik sıkıntılar, kıta Avrupasına sıkışıp kalması “zengin doğu”ya gözünü atmasına neden oldu. Yani Papalık insanları Kutsal Savaş’a çağırırken Hristiyan ideallerinden çok daha fazla zenginliklerden bahsetti. Doğudaki nehirler baldan akıyor, altın ve gümüş bardakları var gibi fanteziler kutsal amaçlarla birleşti... Bunun diğer versiyonları da yine ekonomik, sömürgeye dayalı ve güç mücadelesinin sonucu. Sonraki dönemlerde paylaşım kavgası, dünyada sömürgelerdeki iktidar çabası Haçlılığın farklı versiyonları. Unutmamak gerekir ki Haçlı seferlerinin dördüncüsünde İstanbul’daki Ortodoksluğun tahtına bir “fahişe”yi oturttu Katolikler!

"BATI YENİ BİR HURUÇ HAREKATINA BİLENİYOR"

En son Papalığın öncülüğünde bir gövde gösterisi de yapıldı, fotoğraflar servis edildi...

Doğu ve Batı Hristiyanlığı 1950’li yıllardan itibaren barışmaya, ortak hareket etmeye başladılar. Bizde dinler arası diyalog ve “iyi Hristiyanlarla konuşmalı” türü akımların başladığı yıllarda Hristiyan alemi çatışmayı kaldırma kararı da verdi. Geçtiğimiz yıllarda iki mezhebin ruhani lideri yine “uyumlu çalışma” kararı aldılar. Batı yeni bir huruç hareketine bileniyor... Avrupa yeni bir Haçlı harekatı için alt yapı oluşturuyor. Bu net; kaçınılmaz bir sıcak mücadele dönemi başlıyor.

KAPİTALİST DÜNYAYA HADDİNİ BİLDİRMEK

İslam dünyası buna hazırlıklı mı?

Tabi burada dikkat edilmesi ve sorulması gereken soru şu; İslam dünyasına karşı batı niçin bir “kalkışma” yapsın! Batının İslam aleminde isteyip de yapamadığı, elde edemediği bir şey var mı, elbette yok... Batıya karşı potansiyel bir karşı koyuşa girebilecek güç, unsur, devlet var mı, o da gözükmüyor. Burada yine gözler Türkiye’ye çevriliyor elbette. Türkiye tarihi manada, hala kapitalist dünyaya karşı çıkabilecek potansiyele sahip hemen tek ülke! Yani kapitalist dünyayı ortadan kaldırmaya Çinliler, Japonlar, Hintliler yani doğu mistisizminin kadim medeniyetleri muktedir mi, böyle bir talepleri var mı... kapitalizmin en pis, en aşağılık, en vahşi usullerini Çin büyümesinde görüyoruz. Kapitalizm artık neoliberal doktrinle birlikte kadim medeniyetlerin uhdesinde gelişiyor. Fakat Türkiye kapitalizmi dört yıl erteleyen bir nizam kurduğu, kapitalist hatta feodal tüm yapılanmaya yüz vermediği için en tehlikeli ülke. Osmanlı mirasını siz kurum olarak, bir takım devlet gelenekleri bakımından sürdürüyor olabilirsiniz ama yıllardır milletin uhdesinde yeni bir imparatorluk fikri her zaman var! Yurtta sulh, cihanda sulh derken de, savaşlardan ve çatışmalardan bıkıp yeter artık dediğimizde bile imparatorluk ufku, kapitalist batıya haddini bildirme ütopyası zihinlerde canlı.

"BİZ OLAĞANDIŞI DÖNEMLERDE KARAKTERİMİZİ, MİLLET BAĞIMIZI GÖSTEREBİLİYORUZ"

Böyle bir ihtimal var mı sizce?

Ben bizim zihnen buna hazır olmadığımızı düşünüyorum. Belki çelişkili görülecek ama evet bir imparatorluk hayalimiz, nizam-ı alem idealimiz, ila’yı kelimetullah fikrimiz var fakat öte taraftan kapitalist zenginleşmeyi batıdan daha fazla elde etme hülyamız da var! Kapitalistlere bile üretimde, zenginleşmede sorunlar yaşadığı için “verin bize sistemi biz yürütelim” diyebilecek bir kültürümüz de bilhassa neoliberalizmle yerleşti. Bu kadar tüketen, bu kadar küresel medeniyetin kültürüne teslim olan millet de dünyada azdır. Bu bizim zaafımız, dünya sistemi de bunu kullanıyor. Fakat biz Türkler olağanüstü dönemlerde karakterimizi kullanabiliyor, Anadolu irfanını açığa çıkarabiliyoruz. Maalesef bu böyle... 15 Temmuz’da “gavur memlekete çökecek” lafını duyan sokağa indi, misal iş ahlakından nefret ettiğiniz birine bakıyorsunuz tankla burun buruna! Biz olağandışı dönemlerde karakterimizi, millet bağımızı gösterebiliyoruz! Normal dönemlerde “medeniyetler” bizi kolayca teslim alabiliyor!

"BREIVIK AVRUPA'YI İKAZ ETTİ"

II. Dünya Savaşı’nda kurulan ABD dünya sistemi değişir mi?

Evet, ilk soruyu biraz atladık, oraya da dönerek konuşursak... mesele şu, dünya sistemi kendi içinde de büyük krizler yaşamaya başladı. Buradan hemen sistemin çökeceği zehabına kapılan olmasın... Kapitalist dünya sisteminin şu an karşısına çıkabilecek bir iktisadi güç yok! Sistem kendi içinde farklı coğrafi güç birimleri açısından sürekli çatışmalar da yaşıyor. Sistemin özellikle neoliberal dönem itibariyle belirgin bir coğrafi merkezi, kadrosu, ekibi, ordusu yok! ABD sistemin yürütücüsü, İmparator görevi görüyor da... NATO ordusu fakat geçenlerde Trump Avrupa’ya kızıp masrafları karşılamalarını da istedi... Neoliberalizmle sistemin kalbi coğrafi sınırları aştı, şirketler vasıtasıyla yorulan, yıpranan, ağır aksak çalışan klasik merkez yerine çevreye kaydı... Batı Avrupa Alain Tourine’nin deyimiyle “emekliler kıtası” olunca, karı, sermaye temerküzünü artıracak yeni ve canla başla merkeze sinyal gönderen çevre ülkelere bir kayma oldu. Çin, Kore hatta Japonya böyle ülkeler. Biz mesela 12 Eylül sonrasında artık merkeze yaklaşmak istediğimizi beyan ettik, beyanımız karşılığını buldu. Fakat Avrupa emekliler kıtasında Haçlı ruhu taşıyan köklerine dönmek de istiyor. Breivik o ruhu uyandırmak için Avrupa’yı ikaz etti, bir silkinin dedi, mültecilerle, ABD ile dünyanın merkezi Avrupa ruhu ölüyor dedi...

"DÜNYA ÇOK PARÇALI VE TEK MERKEZLİ DÖNEME GELEBİLİR"

Bir yankı buldu mu sizce?

Buldu tabi... Cameron gibi Avrupa liderleri 2000’lerin ortasında entegrasyonun bittiğini söylemişti, bu meyvelerini bugün veriyor. Dolayısıyla Avrupa’nın kendine gelmesi için her türlü yöntem uygulanıyor. ABD Avrupa’yı çok fena sıkıştırıyor. Tabi anglo – saksonlar yeni dünya sistemine hazırlıklarını tam manasıyla yapıyorlar. Burada dünya yeniden çok parçalı ve fakat tek merkezli bir döneme gelebilir, gelecektir de.

"POST WESTFALYA DÖNEMİ BAŞLIYOR"

Ortadoğu’da devletlerin bölünmesi mi esas alındı?

Sadece Ortadoğu’da değil... Ben klan devletlerin ortaya çıkmasıyla ilgili bir kaç yazı yazdım; dünya artık çok devletli bir yapıya doğru evriliyor. Post Westfalya dönemine hazırlıklı olalım; Westfalya sonrası çok farklı bir dünya ortaya çıkacak. Böyle bir düzen tabi ki 10-20 yılda kurulmaz, uzun bir süreyi alacak ama 1. Ve 2. Dünya Savaşları’nı hatta Afganistan ile başlayan bugün devam eden Suriye, Irak, Libya savaşlarını, dünyadaki “baharları” 30 Yıl-100 yıl savaşları gibi düşünelim. Bu çatışmaların sonrasında bir düzen tesis edilecek. Ve fakat bu düzen artık ulus devletlerin defterini dürecek! Sanayi kapitalizminden finans kapitalizmine geçiş, İngilizlerin dünya sistemi reisliğinin sona ermesi İmparatorlukların nüfustan kayıtlarının düşmesiyle gerçekleşmişti. Ulus devletler de nihayete ermeye başlayacak, bu açıdan sadece Ortadoğu değil, Avrupa, Amerika, Asya pek çok “klan devleti”ne hazır olsun. Ortadoğu’da yanan ateşin kat kat fazlası Balkanlar da kor halinde duruyor. 11 Eylül ABD’nin birliğini tesis etmesini sağlamıştı.

"İNGİLTERE KENDİNİ HAZIRLIYOR"

Çok devletli bir dünyaya geçmenin sancılarını yaşıyoruz yani...

Elbette... Kapitalizm bölünerek çoğalmayı sever, bir dönem İmparatorlukların gücü, bir dönem ulus devletlerin katı idaresi, güçlü siyasi iradesiyle kar marjını artırdı fakat kapitalizmin en büyük özelliği sürekli yenilenebilmesi. Ulus devletlerle şirketler arasındaki kavga zaman zaman ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Klan devletleri güden büyük federatif yapılara reislik yapacak bir güç mutlaka şimdiden kendini düzenliyor. Anglo-saksonlar ABD dışı bir zihinle etkili olacaklar zannediyorum, İngiltere iyiden iyiye kendini hazırlıyor.

ALMANLARIN "GÜÇ İSTENCİ" YİNE ATEŞLEYECEK

Brexit bunun göstergesi mi?

Brexit de, Ortadoğu’daki gelişmeler de, Avrupa’daki krizin derinleşmesi de, Almanya’nın agresifleşmesi de... Almanya görünürde Avrupa’nın lideri gibi duruyor. Sağlam ekonomisi, öncülüğü ile etkili figür gibi ama aslında Almanya asabileşmeye de başlıyor. Almanların “güç istenci”nden anglo-saksonlar yeni bir dünya sistemi kuracaklar anlaşılan. Almanları büyütürken, tayfını genişletirken aynı zamanda yalnızlaştırıp agresifleştirecekler de... 1. ve 2. Dünya Savaşları’nda olduğu gibi “dizginlenemeyen Alman tini” atağa geçerse, yanına başkalarını bulabilir. Rusya ve Çin “yükselen güç” olarak klan devletler için önemli bahaneler. Burada bizim tavrımız önemli...

TÜRKİYE İÇİN 16 NİSAN ÖNEMLİ

Ben de oraya gelmek istiyorum... Türkiye bu konjonktürde ne yapması gerekir, Suriye ve Irak’taki çatışmalarda tavrımız ne olmalı?

Fırat Kalkanı Harekatı çok mühim... Ortadoğu’da oluşacak yeni sistemde bizi zaafa uğratacak hiçbir güce izin vermemeliyiz. Astana’da Ruslar ve ABD’liler PKK-PYD-YPG özelinde Kürtlere özerklik vermeyi teklif etti; Esad’ın buna hiçbir itirazı olamaz. Böyle bir yapı Türkiye’nin geleceği açısından, yukarıda çizdiğimiz tablo, post Westfalya eşiğinde bizi ciddi sıkıntıya sokar. İşte Haçlılık burada devreye giriyor. Türkiye’yi Suriye’den çıkarmak, yeni Ortadoğu haritası için ABD-Avrupa-Rusya-Çin rahatlıkla ittifak edebiliyor. Bizim kararlılığımızı göstermemiz gerekir. En büyük gücümüz ülke içindeki dayanışmamız olacak. Maalesef 15 Temmuz devletin acziyet içinde olduğunu ortaya koydu; buradan cesaretlendiler. Fakat darbeyi durduran Anadolu irfanı karşısında da şok oldular... Bu birlikteliği muhafaza etmeli, güçlendirmeli, milli birlik ve beraberliği kuvvetlendirmeliyiz. Bu açıdan Almanya için söylediklerim bizim için de geçerli, agresif davranıp kontrolü kaybedersek süreci aleyhimize çeviririz. Batı biraz da bunu istiyor, o yüzden bizi kışkırtıyor. 16 Nisan süreci bu açıdan önemli...

BAŞKANLIK SİSTEMİ ORTADOĞU İÇİN GEREKLİ

Bu süreçte yeni sistem bize ne getirir?

Başkanlık sistemini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsı üzerinden değerlendirmemek milli menfaatlerimiz için önemli. Hayır diyenlere bakıyorsunuz, evet sistem değişmeli, ama Erdoğan olmasın, diyorlar. Kişiselleştirirsek mevzuyu o zaman tam da bize yükledikleri misyonu hayata geçiririz. Başkanlık sistemi bu süreçte beklediğimiz gibi; gelişen hızlı olaylara çabuk tepki verebilmeyi sağlayacak. Şimdi düşünün rehavet içinde bir devlet hiyerarşisi, ordu varken Ortadoğu’da siz nasıl inisiyatif alacaksınız, bu zaten terörle mücadelede de pek çok aksaklığı sağlıyordu. Dikkat etmemiz gereken suhuleti, itidali elden bırakmadan, rasyonel davranmak. Anadolu irfanı duygu yoğun-romantik bir tavır olduğu gibi akıllı davranmayı da gerektirir.

"KLAN DEVLETLER, AŞİRET DEVLETLER TÜRÜ YAPILANMALAR"

Ortadoğu’daki Süreci Değiştirebilir miyiz?

Şimdi tamam güçlü bir ülkeyiz ama dünya sistemine karşı imkanlarımız kısıtlı. Sadece “potansiyelimiz” var. Ekonomik dinamiklerimiz kapitalist ilişkiler biçimine bağlı ve dünya sistemi tıkır tıkır işliyor. Sadece sistem yeniden dizayn olacak. Biz gelişmeler karşısında varlığımızı koruduğumuzda zaten kazançlı çıkacağız. Döngüsel tarih işliyor, yeniden tabletler dönemine girerken klan devletler, aşiret devletler türü yapılanmalara geçecek dünya. AB bitiyor defnini kimin yapacağına bakıyorlar, Almanya’nın agresifliği buna aday! Avrupa’yı birileri gene kıyamete zorluyor, bu kıyamet bizim de kıyametimiz olmasın. Westfalya sonrasının buhranlarını yaşıyoruz, en sıcağı bizim coğrafyada sürüyor. Meseleyi sadece din-medeniyet olarak ele alırsak yanılırız, doğu-batı arasındaki paylaşım, sömürü, ekonomik zenginlik kavgası yenileniyor sadece... Neoliberal dönemde çevreye verilen haklar da geri alınacak gibi duruyor. Biz potansiyelimizi koruduğumuz, kadim millet bağımızı, aklıselimi muhafaza ettiğimiz sürece yerimizi sağlamlaştırırız!

 

 

 

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 34
  • Ozgur ata 6 yıl önce Şikayet Et
    Bizi de icine katacak bir savasin hazirliklari yapiliyor. Biz o savasa girmeden caydirici bir guc haline gelip diger devletlerin birbirini yemesini, zayiflatmasini beklemeliyiz. Bir motor, ucak, tank bile yapamazken, abd, almanya ve rusya'dan ucak, tank ve hava sistemi almaya mecburken bu guclere meydan okuyamayiz
    Cevapla
  • Murat 6 yıl önce Şikayet Et
    Kirli ittifakın canı cehenneme. Adamlar birlik olup canımıza okuyorlar. Bizim gibi saf müslümanlar da saf saf bakıyorlar. Birlik olmazsak her belaya hazır olmalıyız. Suriyeliler ıraklılar filistinliler mısır libya bize yetmedi mi ibret almaya!?!!
    Cevapla
  • Biradam 6 yıl önce Şikayet Et
    Bu çok önemli bir yazı. evet'in açıklaması, altında yatan sebepler bu kadar açık ve farkında olunarak anlatılmamıştı daha önce..
    Cevapla
  • kadir 6 yıl önce Şikayet Et
    kufur tek millettir hadis i şerif
    Cevapla
  • nnn 6 yıl önce Şikayet Et
    cok iii uzun zamandir boyle yazi yok
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Hazar Denizi'nde güvenliği sağlamak için Türkiye ile temasa geçtiler!
TUSAŞ Genel Müdürü Kotil: KAAN 2028'de yerli motorla uçmazsa başımız belaya girer