Ergenlik dönemi sorunları ve çözüm yolları

Çocuklarınız ergenlik çağına geldi ise onun kendi gözünde büyüttüğü ve bunalım nedeni yaptığı sorunları onu kırıp incitmeden, yardımcı olarak nasıl çözersiniz?

Ergenlik dönemi sorunları ve çözüm yolları
Ergenlik dönemi sorunları ve çözüm yolları
GİRİŞ 04.04.2008 13:02 GÜNCELLEME 04.04.2008 13:02
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Son günlerde yaşanan aile dramları herkesi yaraladı. Çocukluk döneminde başlayan ama ergenlik döneminde belirginleşen ailelerin kimi yanlış tutum ve davranışları beklenmeyen sonuçlara sebep olabilmektedir.


Ebeveynler ve elbette öğretmenler bu konularda daha duyarlı olmak durumundalar. Ergenlerle doğru iletişim kurmanın yolu elbette iyi bir gözlem ve onları anlama çabasıdır. Ergenlikte çözülemeyen yanlışların kişiye mutlaka önemli bir maliyeti olduğu unutulmamalıdır. Buradan hareketle yıllardır Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi’nde ergenlerle çalışan Uzman Psikolog Orhan Gümüşel ile Haber 7 için bir söyleşi gerçekleştirdik. Yararlanacağınızı umuyoruz.


> Ergenlik nedir? Kavram olarak anlatır mısınız?



> Fransız psikiyatr Dolto, ergenliği ikinci doğum olarak tanımlar. Doğum, fetus halinden bebekliğe geçişi, ergenlik de çocukluktan yetişkinliğe geçişi ifade eder. Dolto, ergenlerin tıpkı yaşamın başındaki bebekler gibi kırılgan ve dayanıksız olduklarını belirtir.


Hamack’e ( Akt: Adams, 1995 ) göre ergenlik, erinlikle başlayan, zihinsel bir durum, bir tutum, bir yaşam tarzıdır ve birey, ana-baba denetiminden bağımsızlığını kazandığında sona ermektedir.


Bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişme ve değişme süreçlerinin yaşandığı gençlik çağını kapsayan yaş dilimleri ülkeden ülkeye, yayından yayına farklıdır. UNESCO gençlik çağı olarak 12-24 yaş dilimlerini kabul etmiştir.


Tanımak ve tanımlamak, anlamak ve anlatmakla çok fazla ilgilendiğimiz  doğumdan beri getirdiklerimizi gelecekten beklentilerimizle harmanlayıp kendimizi biçimlendirdiğimiz bir köprüdür.


> Ergenlik döneminde kişide bilinen  fiziksel değişimler yaşanır. Buna paralel olarak duygu ve düşüncede ne gibi değişimler söz konusudur?


> Ergenlik döneminde önemli bir gelişme de düşünsel alanda yaşanır. Somut düşünme niteliği, soyut düşünebilmeye varmıştır. Bu da ergenin dış dünyayı algılamasında değişikliğe yol açar. Olayları daha çok sorgulamaya ve farklı açılardan olaylara bakabilmeye başlar. Yeni toplumsal çatışma ve istekler de ergenin kafasını karıştırır, onu huzursuz eder. Bu gelişmeyle duygular, arkadaş ilişkileri, aile ile kurulan iletişim ergenin kendini tanımlarken dikkat ettiği özellikler olur. Ergenlik döneminin başında ergen sorununu çözmek için gerekli ilişkileri görebilir, ancak çözüm için gerekli olan planlamayı yapmakta zorlanır. Gelişimin sonraki evrelerinde (16-18 yaş) düşünülen ve planlanan seçenek sayısı artar. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak elindekiyle mutlu olamam durumu ortaya çıkar. “Benim cep telefonum neden yok” gibi istekler zaman zaman aileyi zor duruma sokar. Ergenle ailenin koşulları ile ilgili bilginin verilmesi, onun düşüncelerinin dinlenip anlaşılması, sorumluluk duygusunun kazandırılması ile iletişim daha sağlıklı olacaktır.


Ergenlik döneminde duygularda farklılaşma, iniş çıkışlar görülür. Genç Bir anda kaygıdan mutluluğa, sevinçten sıkıntıya, kızgınlıktan sevecenliğe geçiverir. İlgi ve sevgiyle iletişim kurduğu insanlara karşı kısa bir süre sonra kin ve nefret duyabilir.


> Ergenlik çağını yaşayan gençlerin yaşadıkları çevre ve sosyoekonomik koşulların ne gibi etkileri vardır?


> İnsanoğlu diğer bütün canlılardan farklı olarak, yaşadığı yerin kendisine verdikleriyle yetinmemiş, yaşadığı yeri kendisinden bir şeyler katarak yönlendirmiştir de. Hem tabiata hem de kendi etkilerinin sonuçlarına uyum çabası insanlık tarihinin başından beri süregelmiştir. Bu yolla bilgi ve kültür gelişmiş, yüzyıllardır birbirine eklenerek bugünkü komplike halini almıştır. Yönlendirme davranışı, bu manada sadece yaşadığı yeri değil, kendini ve doğal olarak gelecek nesilleri biçimlendirmede de etkili olmuştur.


İnsanın; diğer canlıların aksine basit yaşamsal uyumlarla sınırlı olmaması, bilgiyi üretme, uygulama ve gelecek kuşaklara aktarma becerisi, gezegenin kaynaklarını yönetme hakkını da eline almasını sağlamıştır. Bununla beraber kavimler halinde yaşayan insan gruplarının birbirleriyle ilişkilerinde ve kendi içlerindeki dinamikleri de geçmiş nesillerden aktarılan bilgilerin sosyal yapılanmalarına yansıması olarak ortaya konmuştur. Yansımalar ne olursa olsun biyolojik ortaklıkların ve sosyal yapılarının etkileşimi ortak kaygıları da beraberinde getirmiştir. Dünya üzerinde sadece insanın geçmişle ve gelecekle ilgili kaygıları vardır.



> Kişilik özellikleri ergenlik döneminde nasıl kendiniz gösterir?


> Öncelikle kendini ifade ve savunma mekanizmalarının kullanımında kendini gösterir. Ergenlik dönemi sürecinde kişilik yapılanmış ve kurgusunu tamamlamış bir olgu değildir. Bütünleştirilmeye çalışılan kimlik yapılarıdır ki bunlar bütünleştiğinde kişilik kurgusu tamamlanmış olur. Temel kimlik tanımlamaları da cinsel kimlik, toplumsal kimlik, akademik kimlik ve mesleki kimliktir. Cinsel kimlik; yaşadığı sosyo kültürel yapıda kendi cinsine ait rollerin tanımlandığı ve içselleştirildiği bir yapıdır. Toplumsal kimlik kendisinin nasıl algılandığına dair yapı, akademik kimlik eğitim ve entelektüel gelişimi ile ilgilidir. Mesleki kimlik ise ergenliğin son döneminde kişisel statüsünü belirleyen ve hayatını kazanmayı sağlayan bir yapının gelişmesidir. Seçim içerir.


> Ergen çatışmalarının temelinde yatan temel dinamik nedir?


>  Ergenlik çatışmalarının temelinde yatan en önemli dinamiklerden birisi güven-güvensizliktir. Bir de bunun somutlanmaya çalışılan durumları; beğenme-beğenmeme, beğenilme-beğenilmeme, başarma- başaramama gibi. Esas olan ise tanımak ve tanımlamak süreci içinde kendini ifade başkalarını anlamaya çalışma gibi durumlardır. Değişen durumlara uyum çabası da başka önemli bir dinamiktir.


> Başkaldırı dönemi de diyebileceğimiz ergenlikte yaşanan fırtınalar nelerdir ve bu dönemin sağlıklı geçirilmesi nelere bağlıdır?


> Ergenlik döneminde kişide belirgin olarak hem fizyolojik hem de psikolojik değişmeler hızlı ve ardışık biçimde gözlenir. Dönemin temel özelliği her iki anlamda da çatışmadır. Bir başka deyişle ergenlik tam anlamıyla bir savaş dönemidir. Fizyolojik açıdan hormon savaşlarının, psikolojik açıdan da kişilik savaşlarının verildiği bir yapılanmadır. Kaçınılmaz olarak bu süreç içinde hem ergenin hem de yakın ve dolaylı sosyal çevresinin sıklıkla yaşadığı duygu ise gerginlik ve buna dayalı kaygı yaşantılarıdır. Bu kaygılarda karşımıza iki ana temelde çıkarlar. Birincisi içsel kaygılar ki bunlar ergenin kendilik ve çevre algılamalarını nasıl adlandırdığı ile şekillenir. İkincisi ise çevresel yani dışsal kaygılar. Bunlar genellikle sosyal kaygı nitelikli olup sosyal baskılar ve gelecekle ilgili yapılandırmaları ve müdahaleleri içerir. Başka bir deyişle kişi bu dönemde sürekli olarak yeni bilgiler, yeni ilişki sistemleri ve sorumluluklar gibi ilk kez karşılaştığı durumlarla yüzleşecektir.


Sürekli olarak kendisini ve çevresini anlamaya çalışan genç yargılama mekanizmasını çalıştıracaktır.


Örneğin bir genç; ani ve sonuçlarını hiç düşünmediği tepkiler verebilir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilirler.


>  Peki sözün burasında ailelere ‘Neler Yapabilir?’ konusunda ne gibi reçeteler sunabiliriz başlıklar halinde?


> Bu dönemde gençler özgür olmak istediklerini her fırsatta dile getirirler. Anne babaların dikkat etmeleri gereken nokta çatışmayı büyüten söylemlerden uzak durmak olmalı.


Karar alma ve uygulama aşamasında onun yerine kararlar almak ve uygulamasını önermek yerine karar alma sürecinde ve uygulamada yardımcı olmalı.


Söylediklerimiz ve uyguladıklarımız arasında çelişkiye yol açabilecek farklılıklar olmamalı. Unutmayalım ki genç kendilerini söylenenleri değil, gördüklerini daha çok öğrenir ve uygularlar.


Dışarıya açılmakta olan genci kısıtlamaya çalışmak daha çok dışarı itme anlamına gelir. Aile ortamını kendisini rahat ifade edebileceği bir şekilde sunmak son derece önemlidir.


Aile ile ilgili karar alma ve uygulama mekanizmasına katmak hem aidiyet duygusunun güçlenmesi hem de kendini ifade edebileceği özgür ortam yaratma anlamında verimli ve önemlidir. Değer verildiği duygusunu güçlendirir.


Ona karşı sabırlı ve sevecen davranabilin ki maksatının ne olduğunu anlayabilme ve ne düşündüğünüzü ona anlatabilme şansınız olsun.


Dışarıya açılma istekleri hiçbir zaman aileyi terk etme arzusu anlamına gelmez. Paniklemeyin ve sağlıklı sosyalleşme için karşılıklı güvene dayalı bir ortam yaratabilin.


Eleştirinin yönünü ve dozunu iyi ayarlayın. eleştiri yapılan hata ile ilgili olmalıdır. Kişiliğe müdehale anlamına gelebilecek olan “Sen dili” kullanımı suçlama gibi algılanabilir.


Sizin için bir şeyler yapması, size iyilikler yapması için fırsat tanıyın.


Özelinizden bir şeyler paylaşın ki o da sizinle paylaşabilsin.


Büyümesini destekleyin ancak otorite rekabetine girmemeyi de asla unutmayın.


Söylediklerinizde ve yaptıklarınızda mutlaka tutarlı ve adaletli davranmaya çalışın.


Sevildiği mesajını düzenli, tutarlı ve abartmadan verin.


Güçsüz yönleri üzerinden çok eleştirmeyin güçlü yönlerini beraberce tanımaya uğraşın.


Herkesin hata yapabileceği ilkesine gerçekten inanın.


Zorlamayın. İkna edin!


Emretmeyin. Rica edin!



> Ergenlik dönemini yaşayan gençte aile kavramı nasıl algılanır?


> Ergenler, anne-baba-kardeşleriyle de problemler yaşarlar. Ergen ailesiyle çatışabilir. Çatışma nedenleri genellikle arkadaşlık ilişkileri, akademik başarı, bağımsızlık istekleridir. Ailelerinin yaptıkları yönlendirmelere, uyarılara karşılık olarak tepkisel davranışlar gösterebilirler. Bu dönemde ergenler bağımsız olmak isterler. Anne babalarıyla ilişkilerinde bağımlılık giderek azalır. Ancak tümüyle bağımsız olmaya da hazır değillerdir.



> Ergenlikte aileden arkadaşlara doğru kayma eğilimi normal bir süreç midir? Bunu neler tetiklemektedir?


> Son derece doğal bir süreçtir ve yaşanması da sakıncalı değildir. Ailenin buradaki rolü güvensizlikle dışa açılımı durdurmak değil olumlu arkadaşlık ilişkilerini de desteklemek olmalıdır.


Ergenin arkadaşları ile ilişkileri hayatında çok önemli bir yer tutar. Ergenliğin ilk yıllarında kızlar kızlarla, erkeler erkeklerle iletişim kurarlar. Kızlar genellikle aynı ortak zevkleri olduğu kız arkadaşları ile uzun uzun sohbetler yaparlar. Ergenlik döneminde kızlar erkekler, erkekler de kızlar için merak konusudur. Ancak karşı cins ile iyi arkadaşlıkların gelişmesi biraz daha ileri yaşlarda gözlenir. Bu yaşlarda kızlarla erkeklerin arkadaşlıkları, kendilerini ve karşı cinsi tanımaları, olayları değerlendirirken farklı bakış açılarına sahip olmaları bakımından önemlidir.


> Ergenlerde baş gösteren marka tutkusu neyi ifade eder?


> Sosyal statü ediminin bir şekilde kişilik göstergesiymiş gibi yansıtılmasıdır. Kendisini daha kaliteli sunabilmek amaçlı ve dejenere modernitenin tüketim biçimi ile kendini ifade biçimidir.


> Ergenlikte doğru bireyselleşme nasıl yaşanmalıdır?


> Ergenlikte doğru bireyselleşme en kısa şekliyle; bir kişilik vizyonuna sahip olma, bu vizyona uygun hedef yapılandırması, hedefe yönelik strateji geliştirme ve alternatiflendirme ve son olarak da kişilik kaynaklarına yönelik farkındalığı güçlü tutarak bunları uygulamaya dökebilmektir.



> Kötü alışkanlıkları merak etme ve deneme dönemi diyebilir miyiz ergenlik dönemine?


>  Kesinlikle denebilir. Bu dönemde ergen bir çok etkiye maruz kalacak kadar korunmasız ve tecrübesizdir ve yetişkin denemeleri olarak adlandırabileceğimiz şekilde alkol, sigara hatta madde kullanımını dahi deneyebilirler.


> Ergenlik döneminde okul başarısı ne şekilde etkilenir?


>  Sıklıkla karşılaşılan ancak illaki gerçekleşecek diye genellenme yapamayacağımız bir durumdur. Çatışmaların şiddetinin artması ve çözümünün öncelik halini aldığı durumlarda ardışık ve rutin görevler ihmal edilebilmektedir bu dönemde. Sonucunda da başarıda düşüş meydana gelebilmektedir. Bazı ergenlik dönemi başlangıçlı ya da ergenlik sürecine denk gelen psikiyatrik bozukluklar da yine okul başarını negatif etkileyen etkenlerdir.



> Ergenlik dönemi kız ve erkek çocuklar bakımından farklılık gösterir mi?


> Kızlar ergenlik dönemine erkeklerden yaklaşık iki yıl önce girerler. Kızlarda kilo artar, koltuk altında ve genital bölgelerde kıllanma olur. Yumurtalıklar ve rahim oluşur. Omuzlar yuvarlaklaşır. Yağ dokusu gelişir. Bu nedenle kız ergenlerin sık sık kilo aldıklarından yakınmalarına şahit oluruz. Ancak bu normal bir gelişmedir. Deride yağlanma olabilir. Bunun sonucunda sivilceler oluşabilir. Dengeli ve sağlıklı beslenme ve spor, kilo ve ergenlik sivilceleri konusunda sorun yaşayan gencin gelişimini olumlu etkiler. Ergenlik döneminde kızlar âdet görmeye başlar. Âdet görme, vücudun normal işlevlerinden biridir.


Bu dönemde erkeklerde de boy uzaması görülür. Koltuk altında, genital bölge ve göğüs bölgesinde kıllanma olur, sakal ve bıyık çıkmaya başlar. Ses kalınlaşır. Kas dokusu gelişir. Özellikle kalın kaslarda gelişme ve güçlenme görülür. Üreme organlarında gelişme ve penis sertleşmesi başlar. Cinsel gelişmenin hızlanması nedeniyle kız ve erkek ergenlerin bilgilendirilmesi son derece önemlidir. Kendindeki değişimlerin farkında olan ergen, bu değişimi daha iyi anlayabilmek için bilgi edinmek ister. Ergenin ihtiyaç duyduğu bilginin, eksik ve yanlış bir biçimde çevreden öğrenilmesi yerine, ailede verilmesi ergenin gelişimini daha olumlu etkileyecektir.


> Evden kaçmanın yaşanması nelerin göstergesidir?


>  Daha çok genç insanların girişimi gibi görünen evden kaçma olgusuna bireysel bağlamda baktığımızda ortaya kimlik arayışında olan, sosyal yargılamaları zayıf, zorluklarla baş edebilme mekanizmaları son derece eksik, tecrübesiz ve donanımsız insanların sorunlu kişilik yapılanmalarına uygun bir zemin ve istismara açık kişilikler olabilmeleri riskleri çıkacaktır ki bu buzdağının görünen yüzüdür. Buzdağının görünmeyen yüzünde ise bu sağlıksız yapılanan ve istismara açık kişiliklerin yöneldikleri agresyon ve sınır zorlamaları nedeniyle güven duygusunun zedelendiği, kuralsız ve yıkıma dayalı tepkisel davranışların kolayca ortaya dökülebildiği ve suça karşı zaafları olan sosyal yapılanmalar vardır. Genel olarak evden kaçmanın çok yaşandığı sosyal yapılarda sosyoekonomik düzey düşük, eğitim seviyesi ise alt düzeydedir.


> Uzayan ergenliklerin nedenleri konusunda görüşleriniz nedir?


> Uzayan ergenliklerin bir çok nedeni olabilir. Fiziksel takvimdeki gecikmeler, duygusal gelişimdeki gecikmeler vs. Burada karşımıza çıkan iki ana unsur ailede çocuk yetiştirme tarzının insiyatif almasını engelleyecek ölçüde korumacı olması ve eğitim süresinin uzamış olmasıdır. Bu nedenle yetişkin tanımındaki kendi hayatının sorumluluğunu alabilme ve idame ettirebilme tanımlaması da halen aile kaynaklarını kullanıyor olması ergenliğin hem tanımsal hem de yaşamsal olarak uzaması anlamına gelir.


> Ergen döneminde ailelere düşen görevler nelerdir? Hangi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Akılda kalması bakımından maddeler halinde alabilir miyiz?


> Buradaki rehberlik sonuçlarının büyümede pozitif etkisi olabilen “Yapıcı risk”leri kullanmalarına imkan tanıyarak büyümede negatif etkisi olan “Yıkıcı risk”lerden korumaya çalışmak olarak açıklanabilir.


Risk Yönetimi olarak ele alabileceğimiz bu yaklaşımda dikkat edilmesi gereken bazı nüansları da şöyle açıklayabiliriz:


Değişime ayak uydurun. Gençlerin değişimini be büyüme arzularına uzak durmak ya da anlayamamak gencin bunları bir şekilde ifade etmesini getirecektir. Hele bir de değişime ayak uydurmaya direnmek ve bunu otorite ile sınırlama çabası gencin kendisini anlatma çabasını davranış dili ile hem de size rağmen çoğaltacaktır. Bu davranışlarda genelde kendisini ispat çabası ile engellemeye çalıştığınız şeyi yapabileceğini ve zarar görmeyeceğini ispat etme çabası olacaktır. Çocuğunuzla geliştireceğiniz empati riskleri önlemekte son derece yardımcı olacaktır.


Korumak adına boğmayın.


Kuşkusuz hiçbir anne baba çocuğunun zarar görmesini ve üzülmesini istemez. Bunun için çaba harcarlar ve korumaya çalışırlar ancak farkında olmadan bu korumanın dozunu kaçırırlarsa çocuklarının değişim ve gelişim sürecini de kendi elleriyle engellemiş olurlar. Şöyle ki; anne babalar çocukları zorlandığında önlerindeki engeli göstermek ve nasıl aşabileceği ile ilgili yönlendirmek yerine engeli ortadan kaldırırlarsa çocuklarının zorluklarla baş edebilme ve problem çözme becerilerinin sınırlı ve yetersiz kalmasına zemin hazırlamış olurlar.


Güven duyun ve insiyatif bırakabilin.


Ailesi tarafından güven duyulduğunu bilmek hem gencin sorumlu davranış geliştirmesinde en önemli unsurlardan olan süper egonun gelişmesine hem de kendine olan güveni artırmak ya da test etmek adına risk eğiliminde olmasını engelleyecektir. Özellikle aile içinde aktif rol alabilen gençler bu çatışmalı dönemi hem kendileri hem de çevreleri ile barışık geçirirler. Pratik uygulamada genci ailede karar alma ve uygulama mekanizmasına dahil etmek verimli bir yöntemdir. Bu yolla hem gencin kontrollü davranması hem güven ve özsaygı gelişimi hem de başarı motivasyonunu kuvvetlendirmiş oluruz. Kontrollü olarak insiyatif kullanabilen bir genç elde edeceği tatmin duygusu ile yıkıcı risk alma gereği hissetmeyecektir.


Bir şeyler yanlış gidene kadar beklemeyin.


Risk yönetimi adına illaki ortaya somut sorunların çıkması gerekmez. Çocuklarının genel gelişimini iyi takip eden ve onları tanıma adına tutarlı ve süreklilik kazanmış bir gözlem ve paylaşım yaşantısı olan anne babalar çocuklarını da daha iyi tanırlar. Tecrübelerinin yardımı ile riskleri önceden görebilir ve önlem alabilmede avantajlı olurlar.


Kontrollü ve sorumlu davranışın örneği olabilir. Çok önemli bir noktada gençlerin hayatı öğrenme biçimlerini anlamaktan geçer. Gençler ve çocuklar daha çok duyduklarını değil somut sonuçlarını gördükleri şeyleri daha rahat öğrenip içselleştirirler. Hele ki kendi yaşadıkları ise içselleştirme daha direkt olur. Bu yüzden sürekli öğüt veren ebeveyn olmak yerine yaşayış biçimimizle de mesaj vermek gereklidir. Ondan beklediklerimizi kendi hayatımızda da yaşıyor olursak ilke adına daha samimi ve güvenli olduğumuz mesajını fazla çabaya gerek kalmadan aktarmış oluruz.


Sizinde yanlışlarınız olabileceğini kabul edin ve kişiselleştirmeyin. Sürekli yaptığı hataları söyler duruma düşmek hiç arzu etmesek bile can acıtıcı olur. Böyle bir durumda genç kendisini aşağılanmış hisseder ve egosunu korumak adına refleks olarak savunmaya çekilir. Bu savunmaların içinde sizin yanlışlarınızı yakalama ve yüzleştirme çabası da olabilir. İlişki de doğabilecek negativizm de doğru davranışın gösterilmesinde karşılıklı haklılık savaşlarına dönüşebilir. Ayrıca değişen yaşam şekilleri ve sosyoekonomik kaynaklar uygun olanın değişmesi olarak karşımıza çıkar ki objektif kalmamızı ve değişime ayak uydurabilmemizi engeller.


Sorumlu davranış geliştirmenin saygınlık getireceğini öğretin. Çocuğunuzu en iyi tanıyan kişiler olduğunuzu aklınızdan çıkarmadan küçük yaşlardan itibaren sorumlu davranmanın özsaygı ve özgüveni artıracağı bununda sosyal beceri başarıları olarak geri döneceğini öğretin. Burada dikkat edilmesi gereken iyi bir empati, güven ortamı, sade ve net mesajların verilmesi ve yaşayarak aktarılmasıdır. Pozitif yönleri desteklenerek öğrenen bir genç kendisini de iyi tanıyacak ve limitleri aşırı zorlayacak eğilimlerden kaçınacaktır.


(Haber 7)

YORUMLAR 5
  • xdfgjgh 5 yıl önce Şikayet Et
    güzel ve saçma xd
    Cevapla
  • sertan 5 yıl önce Şikayet Et
    biz buraya ders yapmaya gelmişiz sen bana evden kaçma neyin göstergesidir diyorsun :d
    Cevapla
  • Melek 6 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkür ederim
    Cevapla
  • Ceyda 6 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkür ederim çok eğitici bir çalışma
    Cevapla
  • sema 7 yıl önce Şikayet Et
    Seni seviyorum
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Bakan Tunç'tan mülakat açıklaması: Büyük bir yalan...
Gazze’ye giden ABD gemisinde büyük şok! Geri dönmek zorunda kaldı