Küçükyılmaz'dan çok sert Fuat Avni yorumu

Cumhurbaşkanlığı İnternet Yayın Müdürü Mücahit Küçükyılmaz, Gülen hareketinin 2007 yılı sonrasında siyasal bir harekete dönüştüğünü söyledi.

 Küçükyılmaz'dan çok sert Fuat Avni yorumu
Küçükyılmaz'dan çok sert Fuat Avni yorumu
GİRİŞ 27.12.2014 19:02 GÜNCELLEME 27.12.2014 19:02

Antalya Büyükşehir Belediyesince Antalya Kültür Merkezi'nde düzenlenen Yeni Türkiye Buluşmaları kapsamında "17 Aralık Süreci ve Demokrasi" konferansı gerçekleştirildi. Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz'ın moderatörlüğündeki konferansta konuşan Küçükyılmaz, 17 Aralık'ın siyasal İslam'a yapılmış üçüncü darbe girişimi olduğunu dile getirdi.

Bir süredir "Fethullah Gülen hareketini" 17 Aralık'taki cesareti sergilemeye iten nedenleri anlamaya çalıştığını ifade eden Küçükyılmaz, bugüne kadar hep hoşgörü ve diyalogdan yana olmuş hareketin, bir sabah aniden Türkiye ile kendi kendini infilak etmeye karar verdiğini kaydetti.

"Gülen hareketinin" 2004 yılı sonrasında genel karakteristik özelliğinin güçlü iktidar ile yakın pozisyonda olma şeklinde olduğuna işaret eden Küçükyılmaz, şöyle konuştu:

"İktidar bu yıldan sonra güçlü bir iktidara dönüşmüştü. Ekonomik olarak ülkenin iyileştiğini görebiliyorduk. Gülen hareketinin de AK Parti iktidarına dümen kırdığını görmeye başladık. Burada devlet içinde ciddi bir kadrolaşma ve bir yerlere gelme imkanı elde ettiler. 2007 sonrasında agresiflik içinde Ergenekon davaları sırasında görmeye başladık. Davos önemli bir kırılma noktasıydı. Gülen hareketine mensup insanlar 'Erdoğan büyük yanlış yaptı. Dünya sistemine karşı gelmek ona ödetilecektir' diyorlardı."

"Fethullah Gülen hareketinin" Uludere ve Oslo konusunda hükümete karşı tavır aldığının anlaşıldığını belirten Mücahit Küçükyılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tabanda sevgi ve kardeşlik, yukarıda iktidar kavgası yürümekteydi. MİT Müsteşarının tutuklanmak üzere ifadeye çağrıldığını gördük. Gezi olaylarında Gülen cemaatini temsil eden figürlerin ön planda olduğunu ve hükümeti eleştirmeye başladığını gördük. 2013 yılının sonunda dershane kriziyle uğraşırken bir sabah 17 Aralık hadisesi vuku buldu. Bu, Gülen grubunun Türkiye'de tedbiri elden bıraktığı, bizim bakışımıza göre takiyyeyi elden bıraktığı en köklü ve ciddi olay oldu."

"GÜLEN HAREKETİNİN" SİYASAL BİR HAREKETE DÖNÜŞMESİ

Küçükyılmaz, Gülen grubunun sürekli kabuk değiştirdiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Gülen grubunun izah edeceği şeyler epey birikmiş durumda. İzah edilebilecek gibi de görünmüyor. 2007 sonrasında Gülen grubu siyasal bir harekete dönüştü. Devlet içinde güce dönüştü. Seçim sistemine tabi olmadan, herhangi bir sandığa gitmeden iktidarın kazanımlarından istifade ederek devam etmeye çalışan bir hareket. Gülen cemaatini başlangıçta dini bir hareket olarak kodlayacak olursak bir dünyevileşme sürecinin yaşandığı ortadadır. Gülen grubu giderek sekülerleşen, laikleşen ve dünyevileşen bir hareket. İslami retorikte araçsal olarak giderek de baskınlaşıyor. Gülen grubunun temsilcilerinin dönüşümü de dikkatimizi çekiyor. İlk başlarda Hacı Kemal Erimezler, Latif Erdoğanlar, Hüseyin Gülerceler ile bir anlamda karakterize olan hareket daha sonra Ekrem Dumanlılar ile topsakallılar dediğimiz Mehmet Baransu, Emre Uslu ve Önder Aytaç ile karşımıza çıkmaya başladı. Hareket 'onların bizle alakası yok' diyordu. Bugün geldiğimiz noktada Gülen ile Emre Uslu arasında fark olmadığını görmüş bulunmaktayız."

"DİNDARLARIN KENDİLERİNİ İZAH ETMELERİ ZORLAŞTI"

17 Aralık'ta karşılarında "Gülen grubu" denilen dini bir cemaat yerine uluslararası bir güç olduğunu farkettiklerini, grubun tabanından tavanına ayrı ayrı motivasyonlar yayan bir güç olduğunu anlatan Küçükyılmaz, şöyle devam etti:

"17 Aralık'tan sonra ciddi bir kirlenmişlik duygusuna kapıldık. İnsanların mahremleri, özel hayatları, kasetler, komplolar, tezgahlar, tapeler sosyal medya üzerinden saçıldı. Artık belki de dindarların kendilerini dindar olarak toplumun geri kalanına izah etmelerinin çok zorlaştığı sürece girdik maalesef. Dindar deyince artık birbirinin gizli ayıbını kameraya alan, kayda alan insanlar olarak da maalesef anlaşılmaya başlandı. Bu ciddi bir risk olarak Türkiye'deki siyasal İslamın, tabandaki cemaat hareketlerinin sırtına yüklenmiş oldu."

Gülen grubunun dini söylemi araç olarak kullanan uluslararası siyasal bir yapı olduğuna dikkati çeken Küçükyılmaz, şunları kaydetti:

"FUAT AVNİ GİBİ BİR TWİTTER MAYMUNU..."
"Fuat Avni gibi twitter maymunu bir karakteri bile tutup da Hızır Aleyhisselam diye yutturmaya çalışan bir hareket var. İçlerinden bir tanesi de 'yahu kardeşim ne alakası var. Fuat Avni Hızır Aleyhisselam olur mu?' diye sormuyor. Çünkü herhangi bir zeka pırıltısı ile düşünerek, akıl ederek ulaşılan sonuçlar değil bunlar. Bunlar talimat ile merkezden gelmiş, sorgulanamaz bilgiler olarak karşımıza çıkıyor. Cemaatin yerli dilden uzaklaştığını görüyoruz. Başka başkentler üzerinden Türkiye'ye çeki düzen vermek gibi bir sonuç ortaya çıktı. Artık okullar açan, güzel hizmetler yapan bir yapı değil maalesef. Bu bir bakımdan hüzün verici bir şey. Bu kadar emek, gayret bunun için miydi? Tabanda samimi insanların, mallarıyla, canlarıyla fedakarlık yapıp bu hareketi bir yerlere getirmeye çalıştığını görüyoruz."

Küçükyılmaz, beddua, MİT tırlarının durdurulması, Selam örgütü davası ve Süleyman Şah Türbesiyle ilgili konuşmaların dinlenip sosyal medyada yayınlaması olaylarının cemaati bitirdiğini dile getirdi.

KAYNAK: AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İstanbul'dan 11 kat daha büyük! Tarih verdiler: Şeytan lakaplı kuyruklu yıldız yaklaşıyor!
AK Parti teşkilatı İstanbul’da milyonlarca seçmene nasıl dokunabiliyor?