'Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu'

Eski Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana, kürtlerin 'kılıç zoruyla ve yanlışlıkla' Müslüman olduğunu savundu. Zana, kürtlerin asıl dinlerinin ise Zerdüştlük olduğunu söyledi.

'Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu'
'Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu'
GİRİŞ 03.04.2007 04:34 GÜNCELLEME 03.04.2007 04:34
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Mehdi Zana, geçtiğimiz ay Tempo Dergisi'ne verdiği mülakatta, 'Kürtler İslamiyet'i kabul ettiklerinde kaybetti.' ifadelerini kullanmıştı. Kürt aydınlardan gelen tepki üzerine yanlış anlaşıldığını savunarak, kökeninin Silvan şeyhlerine dayandığını belirtmiş ve 'Ben de Müslüman'ım.' açıklamasını yapmıştı.

Mehdi Zana, Aksiyon Dergisi'ne ilginç değerlendirmeler yaptı. Sümerlerin Kürt olduğunu ileri süren Zana, Türklerin Anadolu'ya girişinin Kürtlerin yardımı ile gerçekleştiğini savundu: 'Kürtler, Selçuklulara yardım olsun diye 14 bin askeri Türk ordusuna veriyor. Bunlar birlikte savaşıp Malazgirt'te kazanıyor.'

Zana, Kürtlerin nasıl Müslüman olduğunu ise şöyle anlattı: 'Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu. Kılıçla, tüfekle üstümüze geldiler, 'kelime-i şehadet getir' dediler, dedelerimiz de şehadet getirerek Müslüman oldular.'

Kürtlerin asıl dininin Zerdüştlük olduğunu ifade eden Mehdi Zana, sonradan Yezidi, Yahudi, Keldani ve Hıristiyanlığı kabul edenlerin olduğunu kaydetti. Zana'ya göre, İslamiyet'ten sonra zorla Müslüman yapıldıkları için şu anda en fazla Müslüman Kürt var.

Zerdüştlük, İranlı Zerdüşt tarafından kurulan tek tanrılı bir inanç sistemi. Ateşe tapıyorlar. İçinde sürekli ateş yanan tapınakları var. Kutsal kitapları, hikmet ve bilgi anlamına gelen Avesta.


İşte Aksiyon dergisinde Mehdi Zana ile yapılan röportajın tamamı:


Devrimci Doğu Kültür Ocakları ile başlayan siyasi hayatı, Mehmet Mehdi Zana’yı bir kısım Kürtler arasında popüler hâle getirdi. Uzun süre ‘Kürtçülük’ suçundan cezaevinde yattı. Diyarbakır Cezaevi’nde kaldığı sırada kendisine takılan Halo (dayı) lakabı daha sonra yaygınlaştı. Şimdi birçok Kürt onu ‘Halo Mehdi’ diye anıyor. Bir dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini de yürüten Mehdi Zana, 10 yıl boyunca İsveç’te yaşadıktan sonra Diyarbakır’a gelip yerleşti.

Eski DEP milletvekili eşi Leyla Zana ile birlikte bu şehirde yaşayan Mehdi Zana, sivri söylemleri ve tartışmalı tezleriyle gündemde kalmayı başarıyor. Diyarbakır’daki ofisinde Aksiyon’un sorularını cevaplayan Zana, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) Kürtlerin esas sorunlarına eğilmeyerek siyaseti ön plana çıkardığını vurguluyor. Nevruz etkinliklerinde “Kürtlerin üç lideri var: Talabani, Barzani, Öcalan.” diyen eşi Leyla Zana’nın da kendi izni ve desteğiyle siyaset yaptığını, Talabani ve Barzani isminin zikredilmesinde geç bile kalındığını söylüyor. Bazı “tarihî tezler” de ortaya atan Mehdi Zana, Kürtlerin Türklerle birlikte Anadolu’ya girdiğini, ayrıca Sümerlerin Kürt olduğunu ileri sürüyor.

NEVRUZ’U SİYASALLAŞTIRMAK YANLIŞTI

-Nevruzda birtakım olaylar bekleniyordu; ancak sağduyu galip geldi. Sizce bu yılki nevruzu nasıl geçti?

Çok güzel ve iyi geçti. Bizim dileğimiz, temennimiz de buydu. Kavganın, herhangi bir olayın çıkmaması sevindirici. Nevruz mutluluk, eğlence, huzur, sevinç demektir. Kavga etmek ve huzuru bozmak değildir. Aşırı derecede siyasallaştırılması doğru değildir. Çünkü bu halkın coşkusunu ifade ettiği bir zamandır. Bunun için siyaset karıştırılıp ortam gerilmez. Bu zamana kadar çok yanlış yapıldı. Medenice kutlamak en doğrusu.

-Bu yılki kutlamalara eşiniz Leyla Zana’nın konuşması damgasını vurdu. Siz Zana’nın bu çıkışını nasıl buldunuz?

Leyla kendi bildiğini, düşüncesini söylemiştir. İnsanların görüşlerine, düşüncelerine saygı göstermek gerekir. Kürtçe konuşması da hoşuma gitti. Her zaman destekliyorum. Aslında halkın ne istediğine, nasıl değerlendirdiğine bakmak lâzım. Halk Leyla’yı seviyor. O da onlarla olmaya çalışıyor.

-Mesud Barzani’yi, Celal Talabani’yi, Öcalan’ı Kürtlerin yol gösterici büyükleri olarak zikretti. Bunu nasıl anlamak gerekir?

Doğru bir şeydir. Söylemeleri gerekirdi. Ama diğer bütün partiler için de söylenmeliydi. Kürtler arasında ayrılık, nifak olmamalı. Birini diğerinden ayırmamalı. Hatta Leyla, Mesut Barzani ve Celal Talabani için söylediklerinde geç kalmıştır. Bunları desteklediğini daha önceden açıklamalıydı. Kürtler artık devlet kuruyor. Onları destelemek, onlarla olmak Türkiye’deki Kürtler için önemli. Kürtlerin geçmişten kalan hayallerini bugün bu Kürtler gerçekleştirmiştir. Gün gelecek Türkiye Kürtlerinin onlara ihtiyacı olacaktır. Zaten bölgede onlara olan sempati artmıştır. Ama birileri bundan rahatsız.

-Rahatsız olan Kürtler mi var?

Bunlar hırsızlık yapan, kendi çıkarı için Kürtleri kullanan Kürt siyasetçilerdir. Halkın bunlara teveccühünü istemiyorlar. Halkın hep kendi peşlerinden gitmesini ve kendilerini lider olarak görmelerini istiyorlar.

-Leyla Zana’nın böyle bir konuşama yapacağından haberiniz var mıydı?

Hayır… Bilmiyordum. Oğlum, kızım ve Leyla var. Ben onlardan bu zamana kadar bir bardak su bile istemedim. Leyla bu zamana kadar bana bir bardak su vermemiştir. Onlara karışmadım, onları özgür bıraktım. Ama bir problem varsa o zaman rahatsız olurum. Ben Leyla’dan memnunum. Kitaplarımda anlattığım gibi bu yolun bir bedeli var; ölüm var, zindan var. Leyla benim iznimle çıkıp siyaset yapıyor ve ben her zaman Leyla’nın yanındayım. O dışarıda güçlüdür. Halkın dilinden anlıyor, onların derdini biliyor. Ama evde evinin kadınıdır. Yemek yapar, çocuklarına ve kocasına bakar. Ben de bazen ona yemek yaparım.

DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLEYENLER

-Leyla Zana nevruz etkinliğinde Kürtlerin Çanakkale ve Kıbrıs’ta kendilerini ispatladıklarını söyledi. Ne diyorsunuz?

Doğrudur bu. Kürtler insanlıklarından dolayı kaybettiler. Acımış, hürmet etmiş, saygı duymuş ve bu yüzden kaybetmiştir. “En iyi Kürt, ölü Kürt” diyorlar. Kürtler Türkler hakkında ne kötülük yapmış? Bütün Türkleri bu konuda ispata davet ediyorum. Kürtler ile Türklerin aslında birbirleriyle sorunları yok. Kim haksızlık yapmak, menfaat sağlamak istiyorsa problem çıkarmış. Sorunlar buradan ortaya çıkmış. Kavgalar birtakım çıkarlar için ortaya atılıyor ve düşmanlıklar oluşturuluyor. Bunu Türkler de Kürtler de yapıyor.

BEN DE ÇOK YANLIŞ YAPTIM

-Bahsettiğiniz “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” sözünü söyleyen çok az kişi var.

Bütün Türkler böyle değil tabii. Suçlamak çok zordur. Liderler ve kadrolar düşmanlık oluşturuyor. Kürtlerle Türkler arasında bu zemini sağlayanlar var. Türk halkını suçlamak yanlış. Onların suçu yok. Boston’da bir konuşmamda bunu söyledim. Yabancı bir kadın “Sizi katleden Türkleri niye suçlamıyor da savunuyorsunuz?” diye bana sordu, ben de bu düşüncenin yanlış olduğunu ona söyledim. “Liderler ve kadrolar her şeyi bozuyor, her türlü olayı onlar yapıyor, Türk halkının bunda suçu yok.” deyip suçlamanın doğru olmayacağını söyledim.

-PKK’nın yaptığı eylemler halkta bir nefret uyandırıyor. Sizce Kürtlerle Türklerin arasının bozulmasında PKK etkili bir sebep değil mi?

Ben bu yolun doğru olduğunu söylemiyorum. Ama detaylara bakmak lâzım. Görünürdeki mesele bize çok şey anlatmayacaktır. Kürtler de yanlışlar yapmıştır. Ben de çok yanlış yaptım; ama ben bilmediğim için yaptım. Niyete bakmak lâzım. İyi mi kötü mü? Kötü niyet varsa her şey biter. PKK Kürtlerin hakkı, hukuku için mi çabalıyor, başka bir şey için mi onu bilemem.

-Bazı Kürtleri çok masum göstermiyor musunuz?

Kürtlerin geçmişinde bir başkasına saldırmak yoktur. Mervaniler en güçlü olduğu dönemde bile başkasının topraklarına gidip saldırmamıştı. Konstantin, Gürcistan hediyeler gönderiyor, onun güçlü olduğunu kabul ediyorlardı. Ama yine de bir saldırı, topraklarını alma olayı yaşanmamıştır. Ben bu konuyu herkesle tartışmaya hazırım. Kürtlerin bir tarihi var ve bu bilinçli olarak çarpıtılıyor. Oysa Türklerin Anadolu’ya girişi Kürtlerin yardımıyla olmuştur.

ALPARSLAN ORDUSUNDA 14 BİN KÜRT VARDI

-Alparslan’ın ordusunda Kürtler mi vardı?

Kürtler Selçuklulara yardım olsun diye 14 bin askeri Türk ordusuna veriyorlar. Bunlar birlikte savaşıp Malazgirt’te kazanıyorlar. Anadolu’nun kapılarını Kürtler ve Türkler birlikte açıyor. Bu, İbnu’l Ezrak’ın Mervani Kürtleri Tarihi’nde yazılıdır. Merak edenler gidip bunu okusun. Orijinali Londra Müzesi’ndedir. Bu tarihte Kürtlerin geleceği ve geçmişi var. O dönemde 14 bin asker çok büyük bir rakam demektir. Ordunun neredeyse yarısına tekabül etmektedir. Bir diğer konu ise Sümerler ile ilgili.

-Yoksa Sümerler de Kürt mü?

Evet… Sümerler Kürt’tür. Türk değildir. Ama bu konuyu da çarpıtmışlar ve yanlış bilgilendirmeye gitmişler. Dünyada aşiretten devlete ilk geçen Sümerlerdir. Mezopotamya boşuna medeniyetlerin beşiği olmamıştır. Mezopotamya’da da Kürtler her zaman önemli bir halk olmuşlardır. Büyük bir tarih oluşturup yaşamışlar. Bu yüzden Mezopotamya’da etkili olan Sümerler Kürt’tür.

-Daha sonra Kürtler nasıl bir duruma geldiler?

Osmanlılar, İranlılar ve Arapların fetihleri Kürtlere çok zarar verdi. Bir bütün hâlinde yaşayan Kürtler dağınık hâle geldi. Ondan sonra da doğru düzgün bir devlet olamadılar. Ben bu yüzden Irak Kürdistan’ındaki Kürt devletini çok anlamlı buluyorum. Bu, Kürtlerin yeniden dirilişi ve zafer kazanması demektir. Ve Kürtler bu zaferi sonuna getirmeyi başarmışlardır. Artık orada bir Kürt devleti var.

-Bir söyleşinizde ‘Kürtler İslamiyet’i kabul ettiklerinde kaybettiler’ dediniz. Bu söylediğinizi nasıl anlamak gerekir?

Aslında tam olarak öyle demek istemedim. Doğrudur, Kürtlerin İslamiyet’e geçmesiyle birlikte önemli kayıpları oldu. Ama bunun sebebi dinde değildi. Dini yozlaştıran kişilerin Kürtleri kullanmasındaydı. Müslüman bir aileden geliyorum, Silvan şeyhlerinin torunuyum. Ama öncesinde benim de dedelerim Müslüman değildi. Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu. Kılıçla, tüfekle üstümüze geldiler, ‘kelime-i şehadet getir’ dediler, dedelerimiz de şehadet getirerek Müslüman oldu. Kürtlerin Müslümanlığı böyledir.

-Kürt olduğu söylenen Salahaddin Eyyubi de kılıç zoruyla mı Müslüman oldu?

O kendisini delice İslamiyet’e adamış biriydi. Kürt ve adil bir hükümdardı. Ordusunda her dinden ve milletten insanlar vardı. Avrupa onun fetihlerinden rahatsız oldu. Hâlâ rahatsızlar. Ama o öldüğünde cebinde çok az bir parası vardı. Halkına hizmet etmişti.

-Kürtler en çok hangi dine mensuplar?

Din sonradan gelmiş. İnsanlar birbirinden ayrılmış. İnsanları din ayırdı; Ermenileri, Hıristiyanları, Yahudileri. İnsan olana hürmet etmek lâzım. Dinine saygı duymak gerekir. Kürtler önceden en çok Zerdüşt’tü. Yezidi, Yahudi, Keldani, Hıristiyan olanları da vardı. Ama İslamiyet’le Müslüman oldular ve şu anda en çok Müslüman Kürt var. Yalnız şunu da söylemek gerekir; Kürtlerin asıl dinleri Zerdüşt’tür.

-Kürtlerde siyasi anlamda bir bölünmüşlük var. Ve her fraksiyon farklı bir görüşü savunuyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ne kadar çok parti olursa o kadar iyidir. İnsanın özgürce siyaset yapması, aralarında tatlı rekabet yapmaları çok güzel olur. Ancak kavim, ırk anlamında ortak hareket etmeleri gerekir. Bu şekilde çok daha iyi. Ben Diyarbakır belediye başkanıydım, halka hizmet etmek istedim; bunda da öteki arkadaşlarımın etkisi oldu. Onlar hizmet edince ben de hizmet etmek zorunda kaldım. Bir rekabetin içine girdik; ama onlar çok iyi şeyler yaptı, ben yapamadım.

DTP, KÜRTLERİN SORUNLARINA EĞİLMİYOR

-Bölgede kullanılan oylar DTP’nin seçim barajını aşmasına yetmiyor. Halkın tercihi çok farklı partilere dağılmış durumda. Bu neden kaynaklanıyor?

Bu bizim yanlışımız. Bu nüfusa rağmen Meclis’e girilemiyorsa bunu bölge siyasetçilerinin oturup düşünmesi gerekir. Halkın çektiği sefaleti görmüyor, onun sorunlarına eğilmiyorlar. Ama çok iyi siyaset yapıyorlar. DTP de bunu yapıyor, ötekiler de… Halkın karşısına çıkıp ‘iyi günler, nasılsınız’ diye sormakla mesele çözülmüyor. İnsanlar orada onları alkışlıyor; ama sonradan lanet okuyor. Çünkü herkesin sorunu var.

-Bahsettiğiniz siyasetçiler halkın sorunlarını bilmiyor mu?

Halkın ekonomik, sosyal sorunları nedir bilmiyorlar. Sadece siyaset yapıyorlar. Orda halka hizmet için olduklarını unutuyorlar. Kendi halkına hizmet etmeyi çok görüyorlar. Aynı hatayı ben de yaptım. Halkın karşısına çıkıp ‘ben Kürdüm’ dedim, halk beni alkışladı, destekledi. Öteki arkadaşlarım iş yaptılar, ben baktım. Ama her sabah çıkıp ‘Ben Kürdüm’ diyordum. Kürtçe konuştuğum için insanlar beni desteklediler.

-Tekrar siyasete girecek misiniz?

Devlet beni sevmez. Siyasetçiler de. Siyasete girsem gelip liderliğimizi elimizden alacak diye korkarlar. Eğer siyasete girersem halkın lider olarak beni görmek isteyeceğinden eminim. Bu yüzden ben huzur bozulmasın diye siyasete girmeyi düşünmüyorum. Leyla benim adıma siyaseti yapıyor ve benim iznimle benim desteğimle.

YORUMLAR 1
  • yasemin beyoğlu 16 yıl önce Şikayet Et
    işte bu!. bizi birlik içinde tutacak anlayış budur hepimiz kardeşiz biz böyle düşündükçe el ele oldukça onlar kendileri konuşur kendileri dinler böyle şahsiyetsiz kişileri ve onlara takılıp gidenleri Allah ıslah etsin ve günün doğru sözü ne mutlu müslümanım diyene...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Emekli imam kurduğu sistemle elektrik faturasını 3'te 1 oranında düşürdü
Merkez Bankası anketi açıkladı: İşte yıl sonu dolar ve enflasyon tahmini