Numan Kurtulmuş: Türkiye oyun oynamıyor!

AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş bu hafta 'Haber 7 Gündem Masası'nın konuğu oldu ve gündeme dair birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.

GİRİŞ 15.01.2019 09:48 GÜNCELLEME 15.01.2019 10:57
Bu Habere 6 Yorum Yapılmış

Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli, Haber Şefi İbrahim Günay, Ekonomi sorumlusu Fuat Öner ve Siyaset Editörü Birsen Ateş, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş ile yaklaşan yerel seçimleri, ABD Başkanı Trump'ın Suriye politikasını ve Türkiye'nin Münbiç'i terör örgütü PYD'den arındırmak için yapmayı planladığı operasyonu konuştu.

İşte Kurtulmuş'un Haber7'ye özel açıklamaları...

ABD Başkanı Trump, Türkiye'nin Suriye'deki terör örgütü PKK/PYD unsurlarına müdahale etmesi halinde Türkiye'yi ekonomik olarak mahvedeceklerini söyledi. Trump ayrıca 20 millik bir güvenli bölgeden bahsetti. Hafta sonu "Suriye'deki oyun, oyun içinde oyun" şeklinde bir yorumunuz oldu. Bu açıklamaları oyunun hangi aşaması olarak yorumlayabiliriz?

 

 

- Bu açıklama her türlü nezaketten akıldan uzak, son derece cahilce, pervasız, kötülük dolu bir açıklama. Bunu kabul etmek mümkün değil. Türkiye’nin PYD/YPG konusundaki tavrı başından beri belli. Münbiç ve Fırat’ın Doğusu ile ilgili ABD ile yapılan müzakereler ortada. PKK ,ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edilmiş bir örgüt. Burada bizim başından beri söylediğimiz, hem Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması, hem Türkiye’ye terör örgütlerinin zarar vermesini önlemesi için Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridorunun oluşmasına izin müsaade etmeyeceğimizi , bunun ulusal güvenliğimizin en hayati unsurlarından biri olduğunu ABD de biliyor.

Başından itibaren Münbiç’i YPG’den temizledik, temizliyoruz diye bir oyalama taktiği içerisindeler. Türkiye’nin kendi göbeğini kendi kesme kararını vermesi ve buna sahaya yansıtması sonrası ABD’de  daha doğrusu Sayın Trump’ta bir telaş ortaya çıkmış görünüyor. Sayın Trump fikirlerini çok rahat değiştiriyor. Bu anlamda ABD’de devlet içerisinde farklı kanaatlere sahip olanların var olduğunu da olduğunu biliyoruz. Pentagon’un başka, Beyaz Saray’ın başka FBI’ın başka telden çaldığı zaman zaman ortaya çıkıyor. Öyle anlaşılıyor ki, Trump’ın özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmesinden sonra ‘ABD askerlerini Suriye’den çekeceğiz’ açıklamasına ABD devleti içindeki bazı kesimlerden çok ciddi eleştiriler, reaksiyonlar geldi.

TÜRKİYE'NİN KARARLILIĞINI GÖREN ABD, PANİKLEDİ

Biliyorsunuz ki , Trump Hükümeti kapanmış bir devlet başkanı oradan da zor durumda kalmış vaziyette. Kaldı ki, Suriye’de bulunmasının karşılığını alabilmiş bir ülke değil, daha da geriye gidin Irak işgali ile birlikte elde edeceğini umduğu hiç bir kazanımı neredeyse elde edememiş bir ülke. Ve şimdi burada Türkiye’nin bu konudaki kararlığını da net bir şekilde gördüler ve çok talihsiz bir açıklamada bulundular. Bir kere şunu çok net görmeleri lazım, eğer Kürtlerden kasıt gerçekten Suriye’deki Kürt kardeşlerimizse hiç endişeleri olmasın onlar için kürdün kanının beş para değeri yoktur ama bizim için Kürtler can kardeşlerimizdir.

Suriye’deki de, Irak’taki de, Türkiye’deki de hepsi bu bölgenin insanlarıdır ve yüzyıllardır biz Kürt kardeşlerimizle bu bölgenin asli unsurları olarak bir arada yaşadık. Eğer Kürtlerden kastettikleri YPG/PYD ise adını açık koysunlar.  Türkiye PYD ve YPG’yi kendi varlığının birliğinin tehdidi olarak ortaya çıkmış, eli silahlandırılmış, sırtı sıvazlanmış, diplomatik, askeri, lojistik  hatta istihbari destek sağlanmış bir terör örgütü olarak görmektedir. Türkiye Kürt kardeşlerimizin hamisidir. Amerika’nın öyle 10 bin km öteden kalkıp hamilik taslamasına gerek yok. Ama Türkiye aynı zamanda başta Kürt kardeşlerimiz  olmak üzere bölge halkları için bir tehdit oluşturan PYD’nin karşısında olan ve onu etkisiz hale getirmeyi amaçlayan bir iradeye sahiptir.

Son gelişmeler ve açıklamalar Türkiye'nin Münbiç'e ve Fırat'ın Doğusu'ndaki terör unsurlarına yönelik yapmayı planladığı operasyon sürecini etkiler mi?

Bunun için oyun içinde oyun diyoruz, matruşka bebeği gibi kutuyu açıyorsunuz içinden başka bir şey çıkıyor. Dünyada ne kadar eli silahlı güç var, Ortadoğu’da var. Bunlar için Suriye’deki oyun kendi güçlerini en çoğa çıkarmak için uğraştıkları bir satranç oyunu. Ortadoğu’nun labirentlerinde kendileri için bir menfaat oyununu sürdürmeye çalışıyorlar. Ama Suriye’deki her gelişme Türkiye için hayati önemde takip edilmesi gereken bir varlık sorunu. Dolayısıyla biz bunları çok yakından takip ediyoruz. Türkiye’nin şöyle bir becerisi var; mesela İdlib konusunu Ruslarla müzakere ederken, Münbiç konusunu da ABD ile müzakere edebiliyor. Biz tüm görüş farklılıklarımıza rağmen müzakere kanallarının tamamını açık tutmaya gayret ediyoruz ve diplomasi dili ile konuşmayı biliyoruz.

Onun için Trump’ın bu açıklamasını diplomatik nezaketin çok uzağında buluyoruz. İstiyoruz ki zaten karmakarışık olan bu denklemi daha zor hale getirmeyelim ama burada biz kendi güvenliğimizi korurken aynı zamanda demokratik Suriye’nin inşaası için bölgeyi terör örgütlerinden temizleyelim. Ruslarla görüşülmesi gerekiyorsa Ruslarla görüşüyoruz, Amerikalılarla görüşülmesi gerekiyorsa onlarla görüşüyoruz. Bu operasyonu Türkiye eninde sonunda yapacaktır, zaten verilmiş olan söz de budur. Bu bölgede PYD ve YPG’nin uzaklaştırılması. Şimdi problem şu; başta kendilerini şu şekilde yönlendirdiler. DAEŞ, ABD’nin ulusal menfaatlerine aykırı büyük bir terör örgütü. DAEŞ’le kim mücadele ediyorsa ona destek olalım. PYD ve YPG’yi bu şekilde silahlandırdılar, bunu bir mazeret olarak kullandılar. Bizim için DAEŞ neyse PYD ve YPG de odur, El Kaide de odur. Hiç birinin birbirinden farkı yoktur.

Biz burada rahatız ülkeler üzerinden siyaset yapmıyoruz, terörün her türlüsüne karşı çıkıyoruz ve o bölgenin terör koridoru haline gelmesine hem kendi ulusal güvenliğimiz açısından hem Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından sonuna kadar karşı çıkıyoruz, karşı çıkmaya devam edeceğiz.

TÜRKİYE OYUN OYNAMIYOR, ENİNDE SONUNDA...

Bu Türkler lafları söylerler ama sahada bunu gerçekleştiremezler gibi bir inanç vardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerde söylediği çok önemli bir söz var. Diyor ki, “Eğer eski Türkiye olsaydı şimdiye bu terör koridoru devletleşmişti” Zeytin Dalı Operasyonu’nda da, Fırat Kalkanı Operasyonu’nda da operasyon başlamadan önce bazı uluslararası çevrelerin Türkiye’nin bu operasyonu yapamayacağını düşündüklerini gördük. Halbuki Türkiye oyun oynamıyor, güvenlik söylemleri üzerinden siyaset yapmıyor. Kendi bekasını toprak bütünlüğünü korumaya gayret ediyor. Eninde sonunda bu bölgenin YPG’den temizlenmesi için sonuç alıcı hamlelerimizi yapacağız ama bunu yaparken de müzakerelerimizi yaparak bölgede istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasını önleyecek adımlar atarak bu harekatı planlayacağız. Zaten bir taraftan diplomasi kendi kurallarıyla çalışıyor,  diğer taraftan Türk Silahlı Kuvvetleri de bir harekatın bütün gereklerini tamamlamış vaziyette emir verildiği anda harekete başlayabilecek bir noktada. Zamanlamasını, ne şekilde olacağını söylemek doğru değil ama Türkiye’nin aynen Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı’nda olduğu gibi Fırat’ın doğusu konusunda da kararlı olduğu aşikardır.

 

 

Önümüzde yerel seçimler var. Partilerin adayları büyük ölçüde netleşmeye başladı. Seçimlerden nasıl bir tablo öngörüyorsunuz. AK Parti olarak elinize ulaşmış bir anket sonucu var mı? Özellikle 3 büyük ilin sonuçları merak ediliyor...

AK Parti tüm seçim çevrelerinin favori partisidir. Her yerde başa güreşecek olan partidir. Adaylarımızı titizlikle seçmeye gayret ettik, inşallah isabet edilmiştir. Şimdi adaylarımızın gayretle, tevazu ile samimiyetle halkın gönlünü alacak çalışmaları yapmaları, projelerini anlatmaları ve halkın oyları ile şehirlerinin emanetlerinin kendilerine teslim edilmesini talep edecekleri bir kampanya dönemindeyiz. AK Parti kampanya yürütme bakımından da çok tecrübeli bir partidir. Bu anlamda AK Parti Türkiye genelinde favori partidir. İnşallah seçimden yine açık ara  birinci parti olarak çıkacaktır. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere şehirlerimizin bir çoğunda da AK Partinin seçimi önde bitireceğine inanıyorum.

CHP'de Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun  hakaret ve iftiralarından dolayı açılan davaların tazminatlarını ödemek için  CHP'li vekillerden 5'er bin TL toplanarak bir fon oluşturulmasına karar verildi. Bu konudaki yorumunuzu merak ediyoruz

CHP'YE TEMİZ SİYASET ÇAĞRISI

Öyle görünüyor ki CHP daha çok tazminat ödeyeceğini hesap ediyor. Belki önümüzdeki günlerde bu fonlar daha da artar. Böyle bir fon oluşturmak kendi bilecekleri iş ona bir şey diyemem. Ama belki yapacakları daha doğru bir yol, insanlara hakaret etmeden, karşı tarafı küçük görmeden, siyaseten insanları bir şekilde taciz etmeden konuşabilme becerisini kazanabilmektir. İnsan en aykırı sözü karşı tarafa hakaret etmeden anlatabilecek bir beceriye sahip değilse zaten siyasette eksik demektir. Biz CHP’yi karşı tarafa hakaret etmeden, aşağılamadan konuşabilme becerisini kazanmaya davet ederiz. Bununla ilgili bir hazırlık yaparlarsa herhalde daha doğru olur.

Zaman zaman toplumun sinir uçlarıyla oynandığı kışkırtma ve tahriklere şahit oluyoruz. Sosyal medyada da provokasyona zemin hazırlanıyor. Bu bazen sanatçıların açıklama ve çıkışları ile yürütülüyor. Bazen de toplumun  bazı kesinleri ve Suriyeliler üzerinden planlanıyor. Bu çabalarla ne yapılmaya çalışılıyor?

Türkiye’nin en büyük özelliği ve en büyük gücü çok büyük farklılıkların hepsini bir arada yaşatmayı başarabilen bir geçmişe, geleneğe ve bir tecrübeye sahip olmasıdır. Türkiye dediğiniz bu coğrafya 780 bin kilometre kare ama Osman’nın en büyük haritası 20 milyon kilometrekare. O 20 milyon kilometre karde ne varsa hepsi bugünkü 780 bin kilometre karelik Türkiye’de var. Balkan kökenliler var, Kafkas kökenliler var, Arap kökenliler var, dünyanın dört bir tarafından onlarca farklı ırk şuan Türkiye’de yaşıyor.

Farklı mezhepler,meşrepler, gayrimüslim unsurlar var. Hayat tarzı olarak gerçekten kendini farklı hayat tarzları ile tanımlayan insanlar var. Bunların her biri Türkiye için bir zenginlik. Bu zenginliği iyi görmemiz ve bunun değerini bilmemiz lazım. Ama aynı zamanda bu zenginlikler üzerinden art niyetli bazı çevrelerin toplumsal çatışmaların fitilini yakacak  zemine doğru kayma ihtimali de var. Türkiye bunun ağır faturalarını ödedi. Kahramanmaraş olaylarında bir gün içerisinde ‘Sunnilerin camisine bomba atıldı’, ‘Alevilerin cemevine bomba atıldı’ diye insanlar provoke edildi ve onlarca insan maalesef katledildi. 

Türkiye’de fikirleri dolayısıyla sağ-sol diye insanlar bölündü, 12 Eylül öncesinde 5 bin insan toprağa girdi, gencecik yaşta. Aynı şekilde laik bir hayat tarzı, dindar bir hayat tarzı, başörtülü, başörtüsüz, şu ırktan, bu ırktan diye insanları bölüp parçalamak kolaydır. Zor olan bu farklılıklar bir bütünün parçası olarak  bir arada zenginlik alametimiz olarak taşıyabilmektir. Son dönemlerde maalesef Suriyeli mülteciler üzerinden de provokasyon yapılıyor. Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapmak  bu aziz milletin tarihe taşıyabileceği en büyük iftihar madalyalarından biridir. Çok net söylüyorum, dünya üstünde başka hiç bir millet bunu yapamaz. 3.5 milyon insanı siz alacaksınız, bir kaç yıl içerisinde bu ülkenin insanı gibi onlarla hayatı paylaşacaksınız, yarım ekmeğiniz varsa onlarla paylaşacaksınız ve bu insanları hiç rencide etmeden misafiriniz olarak  bir ensar ruhu ile kabul edebileceksiniz. Bu dünyada başka bir millete nasip olmaz.

Dolayısıyla bu millete her zaman şükran borçluyuz. Sadece bu özelliğinden olayı ne kadar büyük millet olduğunu ortaya koyuyor. Birileri de bundan rahatsız oluyor. Suriyeliler üzerinden provokasyonlar yapılıyor. Suriyeli iki genç kavga ediyor, hemen konu Suriyeli -Türk kavgasına dönüştürülmeye çalışılıyor. Sanki Suriyeliler Türkiye’de suça bulaşma oranı yüksek bir topluluk gibi lanse ediliyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suç rakamları var. Türkiye’de Suriyeli mültecilerin karıştığı suç oranları Türkiye ortalamasının çok çok altında. Zaten insanlar çok çok zor şartlar altında ayakta kalmaya çalışıyorlar, iyi kötü evlerde kendilerine bir mesken bulmaya çalışıyorlar. Bütün bunların hepsine karşı uyanık olmamız lazım.  Bu farklılıklarımız bizim zenginliklerimizdir. Suriyeliler şuan bizim misafirlerimiz. İnşallah Türkiye tüm bu operasyonlarla güvenli bir Suriye oluşmasına yardımcı olur, Türkiye’de bulunan Suriyeli kardeşlerimiz de ülkelerine dönerler. Türkçe’de güzel bir laf var: Bülbülü altın kafese koydum, illa vatanım, illa vatanım dedi. Suriyeli kardeşlerimizin de büyük bir çoğunluğu dört gözle ülkelerine dönmeyi bekliyorlar. Ve inşallah geri dönecekleri bir imkan sağlanır.

Cumhurbaşkanlığı sistemi sonrası siyasette Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı şeklinde zorunlu bir bloklaşma oldu. Bu bloklaşmayı nasıl okumak lazım? Millet ittifakı içinde olduklarını deklare etmeseler de HDP'yi bu oluşumun neresinde görüyorsunuz?

Cumhurbaşkanılığı yönetim sistemi doğası gereki yüzde 50+1 oy almayı gerektiriyor. Türkiye’de şu anda var olan bir çok parti var, bu seçime 13 parti girecek mesela. Bir kısmı çok oy alıyor, bir kısmı daha az oy alıyor. Ama sonuçta bu partilerin her biri Türkiye siyasetinin bir zenginliği. Ama sistem belki iki partili bir yapıya doğru değil ama ki aksa doğru toparlanıyor. Bunlardan birinin öncülüğünü AK Parti diğerinin öncülüğünü de CHP’nin yapacağı açık görünüyor.

Önümüzdeki belki bir kaç parlamento döneminin siyasal tablosu bu şekilde cereyan edecek gibi görünüyor. Bu işin doğal seyri, sonunda bu iki partili bir sisteme döner mi bunu bugünden söylemek çok zor ama iki aksın olacağı açık. Siyasette ittifaklar masa başında olmaz. Masadaki ittifakın sahada birebir aynısını görmek mümkün değil. Cumhur ittifakının avantajı, Cumhur ittifakı 15 Temmuz gecesinde insanların milli dayanışma ruhu ile birlikte tanklara tüfeklere karşı mücadele verirken ‘Ya Allah Bismillah’ diyerek yan yana,  omuz omuza selaların eşliğinde oluşturduğu bir ittifaktır ve gönüllerde yer etmiştir.

CHP'LİLERE ZOR SORU...

Sonra bunun Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş oylaması ve 24 Haziran seçimlerinde pratik uygulaması olmuştur. Karşı taraftaki ittifak için benzer bir zeminin olduğunu söylemek mümkün değil. Henüz karşıdaki ittifakı oluşturan partilerin ortak noktası nedir bunu bilmiyoruz. Mesela CHP ve HDP’yi hangi ortak noktada buluşturacağız. Bir CHP’li, HDP’nin ayrılıkçı fikirlerini ne kadar tolere edebilecek. Ya da bir HDP’li, CHP’nin esas çekirdeğinin katı Kemalist düşüncesini nasıl tolere edebilecek?

Dolayısıyla bunları bilemiyoruz, bunlar henüz test edilmedi. Bunlar nasıl bir araya gelebilecek, nasıl ayn hedef, aynı amaç, aynı gelecek tasavvurunda birleşecek, bütünleşecek? Türkiye’nin hangi mevzularını ortak meseleleri olarak görüyorlar, bunlara karşı oluşturacakları refleksleri de bilmiyoruz. Dolayısıyla Cumhur ittifakı test edilmiş, ortak noktalarını belirlemiş, milletin gönlünde oluşmuş bir ittifak Buna rağmen AK Parti ve MHP iki farklı siyasal kimlik. Yüzde yüz aynı olsa zaten tek bir  parti olurdu. İki farklı parti, stratejileri farklı, belki bazı öncelikleri farklı ama Türkiye’nin milli meselelerinde, terörle mücadelede,  ortak gelecek zeminin oluşması konusunda müşterek görüşleri var.

Mesela CHP ve HDP’nin ortak 2023 hedefi nedir. Mesela YPG konusunda CHP ve HDP’nin ortak kanaatleri nedir? HDP samimi CHP’li yurttaşlarımız gibi PYD’yi bir terör örgütü olarak kabul ediyor mu etmiyor mu? Çok stratejik bir konudan bahsediyorum. Kemalist, kendini vatansever olarak gören bir CHP’linin zihninde herhalde PYD terör örgütünün bir koludur ama HDP bunu nasıl kabul edecek? Ya da diyelim İYİ Parti PYD/ YPG’yi bir terör örgütü olmaktan uzak mı görüyor? Çok temel sorularda farklı görüşler var.

Dolayısıyla kolay değil. 24 Haziran seçimlerinde şunu gördük, bunu da siyasi rakiplerimiz olduğu için söylemiyorum açık bir tespit olarak söylüyorum. Siyasette karşıtlık üzerinden partilerin kendini ifade etmesi mümkün değildir. Karşı taraftaki ittifak Tayyip Erdoğan karşıtlığı, düşmanlığı üzerinden kendini  tanımlıyor. Karşıtlık bir şeydir ama bir tanım değildir. Yani Tayyip Erdoğan’a karşısın peki neye taraftarsın, AK Parti iktidarını istemiyorsun, ne istiyorsun? O istediği şeyi söyleyemiyor. 24 Haziran’da şunu da gördük, Recep Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin. Darbeyle mi gitsin, halk oyuyla mı gitsin, sokaka kargaşasıyla mı gitsin. Bütün bunların demokrasi içerisinde yeri yoktur. Karşıtlık üzerinden siyaset geliştirmek çok tutarlı bir iş değildir. Cumhur ittifakının karşısındaki ittifakın temel sıkıntısı burasıdır.

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 6
  • terspit 5 yıl önce Şikayet Et
    kararlılığı görüp panikleyen abd nasıl çark edip alelacele 30 km gerilemeyi kabul etti ama. ABD daha çok dize geleceksin bekle..
    Cevapla
  • büyükdoğu 5 yıl önce Şikayet Et
    doğu türkistandaki kardeşlerimizin akıbetini, kafir çin ile olan ilişkilerimizi neden sormadınız?
    Cevapla
  • Mert 5 yıl önce Şikayet Et
    PKK kürtlerin ismini kullanıp onları telef eden, Ama aslında Kürtler ile ilgili bir örgüt değildir.. PKK terör devleti Amerikanın Terör örgütüdür..
    Cevapla
  • Yasin 5 yıl önce Şikayet Et
    Adamsın adam sen konuş haysiyetsizler titresin.
    Cevapla
  • aynen 5 yıl önce Şikayet Et
    chp sehirlere zaman kaybetiriyor kalkindirmiyor eritiyor hizmet yok ama parada yetmiyor ne yapiyorlar miletin paradini merak konusu
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Fitch Ratings'den Türkiye açıklaması: 'Atılması gereken adımlar var'
Ankara'daki kritik ziyaret sonrası MSB kaynaklarından dikkat çeken Eurofighter açıklaması!