Fuat Oktay'dan Diyanet'e önemli çağrı! Tüm önlemleri alın

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 'Diyanet İşleri Başkanlığımız, faaliyetlerinde benzer bir fitne ve ihanetin bir daha yaşanmaması amacıyla gerekli tüm önlemleri almalı, sahada hiçbir boşluk bırakmamalıdır.' dedi.

Fuat Oktay'dan Diyanet'e önemli çağrı! Tüm önlemleri alın
Fuat Oktay'dan Diyanet'e önemli çağrı! Tüm önlemleri alın
GİRİŞ 03.03.2019 22:05 GÜNCELLEME 03.03.2019 22:05
Bu Habere 20 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat  Oktay, Kızılcahamam ilçesinde bir otelde, Diyanet İşleri Başkanlığı  tarafından düzenlenen 3. İlçe Müftüleri Kongresi'nde yaptığı konuşmada, kongre  münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarıyla bir arada olmaktan dolayı  bahtiyarlık duyduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en kalbi selam ve sevgilerini  ileten Oktay, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sunulan hizmetlerin etkin  şekilde yürütülmesi, uygulamada yöntem birliğinin sağlanması ve başkanlık  mensupları arasında iletişimin güçlendirilmesi için ülkenin her köşesinde görev  yapan müftülerle yapılan bu tür buluşmaların son derece önemli olduğunu söyledi.

Oktay, farklı temalarla 2014 yılından bu yana gerçekleştirilen ilçe  müftüleri kongrelerinin bu yıl "Değişen Dünyada, Değerlerin Korunmasında Diyanet  Hizmetleri" temasıyla gerçekleştirilmesini anlamlı bulduğunu ifade etti.

"Batı'da yükselen İslam karşıtlığı ve ırkçılık söylemleri  bulunmaktadır"

Dini, ahlaki ve kültürel değerlerin korunarak ve geliştirilerek  gelecek nesillere aktarılmasının Diyanet İşleri Başkanlığının ana gündem  maddelerinden bir tanesi olmasının geleceğe yönelik umutları artırdığına dikkati  çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Günümüzde küreselleşmenin ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle öz  değerlerimizi korumak zorlaşmakta ve kritik bir hal almaktadır. Bunun yanı sıra  dünyada 90'lı yıllardan bu yana, tüm ülkeleri etkisi altına alan paradigma  değişimleri yaşanmaktadır. Bunların arasında ne yazık ki Batı'da yükselen İslam  karşıtlığı ve ırkçılık söylemleri bulunmaktadır. Yükselen İslamofobi trendi ve  değerlerimizin kaybolma tehlikesi karşısında başta müftülerimiz olmak üzere din  görevlilerimizin tümüne önemli görevler düşmektedir. Değerlerimizin korunması  için özellikle çocuk ve gençlerimize yönelik çalışmalar yapmak birinci  önceliğimiz olmalıdır. Çocukluk ve gençlik, insanın karakterinin oluştuğu en  önemli devre. Gençliğimiz için yapacağımız çalışmalar değerlerimizin aktarımını  sağlayacak ve toplumumuzu geleceğe hazırlayacaktır. Rabbimizin gencin fıtratında  var ettiği duyguların doğru bir rehberlikle yönetilmesi, değerlerimizin gelecek  nesillere aktarımı açısından önemlidir. Gençlerimizin kimlik ve kişilikleri,  dini, ahlaki ve kültürel değerlerimizle yoğrularak şekillenmeli, nesillerimiz,  değerlerimizi tahrip edecek her türlü etmenden din görevlilerimiz vesilesiyle  korunmalıdır."

Oktay, zararlı alışkanlıklar ve tehlikeli akımlara karşı gençlerde  bilinç ve farkındalık oluşturmanın Diyanet İşleri Başkanlığının en temel  önceliklerinden birisi olması gerektiğini dile getirdi.

"Gençlere rehberlik"

"Gençlerimize sahip çıkmazsak, istikbalimizi karartmayı hedefleyenler  onları tuzaklarına çekecektir." diyen Oktay, "Kötülüklerle mücadelenin en iyi  yolu, iyilikleri çoğaltmak ve kötülüğe alan bırakmamaktır. Gençlerimize rehberlik  eder, örnek olursak, iyi örneklerin yolunu açarsak, bu ülkenin gençleri  Kandil'den, Pensilvanya'dan emir alan şer odaklarının ve geleneğimize uygun  olmayan tehlikeli akımların ağlarına düşmeyecektir." ifadelerini kullandı.

Oktay, bu bağlamda 2018 yılı Mevlid-i Nebi Haftası'nda ana tema olarak 

"Peygamberimiz ve Gençlik" konusunun belirlenmesinin önemli bir etki  oluşturduğunu söyleyerek, "Gençliğe Değer" projesinin tüm il ve ilçelerde harekete geçirilmesinin takdire şayan olduğunu aktardı. Müftülere seslen Oktay, şunları kaydetti:

"Sizlerden beklentimiz, gençliğe yönelik çalışmalara, gönüllülük  esasını dahil ederek projeleri sürdürülebilir kılmanızdır. Gençliğin heyecanı ve  enerjisiyle İslam'ın hakikatleri buluşursa dünya ne kadar güzelleşir bir düşünün.  Müftülüklerce lise ve ilköğretim öğrencilerine yönelik çeşitli yarışmalar  düzenlendiğini ve yarışmalarla genç kitlelere hızlı ve etkili bir şekilde  ulaşıldığını biliyor ve takip ediyorum. Başkanlığın gençlik çalışmalarının  programlı bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamak amacıyla, müftülükler  bünyesindeki gençlik koordinatörleri daha aktif olarak kullanılabilir. Üniversite  öğrencisi gençlerimize yönelik özel çalışmalar yapmalı, var olan yurt  çalışmalarını yaygınlaştırmalıyız. Gençlerimize doğrudan temas eden programların  yanı sıra sizleri, genç hafızlar programı, gençlik kampları gibi programları ve  bağımlılıkla mücadele çalışmalarınızı hem nitelik hem nicelik anlamında  zenginleştirmeye davet ediyorum. Gençlerin yanı sıra hanımlarımız konusunda da  son derece hassas olmalısınız. Dinimizin ve medeniyetimizin kadına bakışının,  daima kadınların saygınlığını ve haklarını korumak üzerine olduğunu hatırlayarak  görevlerinizde kadının onurunu ve toplumsal konumunu hedef alan tüm ayrımcı tutum  ve tavırlardan uzak duracağınıza inanıyorum. Unutmamalıyız ki cennet anaların  ayakları altındadır."

"Halktan kopuk bir din görevlisi düşünülemez"

Bu çerçevede müftülerin değerlerin korunması ve gelecek nesillere  aktarımı açısından bazen yazılı görevlerinin ötesinde sorumluluklar yüklenmesinin  gerekebileceğini vurgulayan Oktay, zor vazifeyi ifa eden din görevlilerinin,  içinde bulundukları çevredeki dini ve sosyal yapıyı iyi analiz etmeleri, sahanın  gerçekliğini iyi yorumlayabilmeleri ve bulundukları yörenin örf adetlerine vakıf  olmaları gerektiğini belirtti.

"Bulunduğu yörenin gönül dilini konuşamayan hiçbir müftümüz  insanımızın gönlüne de giremeyecek dolayısıyla görevini layıkıyla yerine  getiremeyecektir." ifadesini kullanan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşiniz büyük sorumluluk gerektiren, meşakkatli ancak çok yüce bir  meslektir. Halktan kopuk bir din görevlisi düşünülemez. Görev yerlerinde  vatandaşlarımızın derdiyle ilgilenen ve kalplerine dokunan bir yaklaşımı öne  çıkarmanız en temel beklentimiz. Her birinizin bulunduğunuz bölgedeki genç yaşlı  herkesle sosyal ilişki kurabilmesi, yaşadığı çevredeki sosyal hayatın içinde  olup, vatandaşımızla iç içe olması çok önemlidir. Aynı husus yurt dışında  görevlendirilen din görevlilerimiz için daha da önemlidir. Yurt dışındaki  vatandaşlarımızın asimile olmadan, kendi öz kimliklerine bağlı kalmaları  açısından Diyanet İşleri Başkanlığı yurt dışı teşkilatına önemli görevler  düşmektedir."

Oktay, 1971 yılından bu yana Almanya, Fransa, Hollanda gibi Türk  vatandaşlarının yaşadığı birçok ülkede yapılan hizmetler sayesinde bugün üçüncü  kuşağa erişen Türk diasporasının dini ve kültürel değerlerinden kopmadığını dile  getirdi.

"Bu noktada hassasiyet göstermesini bekliyorum"

Bu çerçevede, yurt dışı teşkilatına din görevlisi yetiştirmek üzere  başlatılan Uluslararası İlahiyat Programını takdirle takip ettiğini belirten  Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Uluslararası ilahiyat programının hedeflerine ulaşması için  programdan mezun olanların, Başkanlık tarafından yurt dışında istihdam edilmesine  ilişkin daha somut ve sonuç odaklı adımlar atmalıyız. Yurt dışında nerede bir  vatandaşımız varsa Diyanet İşleri Başkanlığımız orada olmalıdır. Böylece yurt  dışında yaşayan toplumumuzda, değerlerimizin ve ana dilimizin korunarak gelecek  nesillere aktarılmasının yanında, yurt dışında İslam dininin doğru anlaşılmasını  sağlamaya da katkıda bulunacaksınız. Bunun yanı sıra, dünyadaki Müslüman  topluluklara temas ederek Müslümanların arasında birlik ve beraberliğin  sağlanmasına yönelik faaliyetlerinizi artırmanız da önemlidir. Ben bu salondaki  din görevlilerimiz başta olma üzere tüm alimlerimizin, bu noktada azami  hassasiyet göstermesini bekliyorum."

"Bilgi paylaşımını yaygınlaştırması son derece  elzemdir."

Oktay, İslam dinine yönelik saldırıların arttığı bu dönemde irşat  vazifesi ifa ederken ve İslamı anlatırken çok daha dikkatli olunması gerektiğini  vurgulayarak, hayati bir ilke olarak hakikati haykırmak kadar, doğru bir  yöntemle, anlaşılır bir üslupla, zamana, mekana ve muhataba hitap edecek tarzda  konuşmanın da aynı şekilde önemli olduğunu ifade etti.

İslam dininin kısa sürede yayılmasının, yaygınlık kazanmasının en  önemli sebeplerinden birinin Hz. Muhammed'in insanlara dini anlatmada kullandığı  yöntem ve dil olduğunu dile getiren Oktay, "Kimseyi incitmeden daima güler yüzle  irşat ve tebliğ vazifenizi yerine getireceğinize canı gönülden inanıyorum. Bütün  bunları yaparken, çalışma şeklimizi içinde bulunduğumuz dijital çağın  ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde güncellemeliyiz. İlçe müftülüklerinin, il  müftülüklerinin ve taşra teşkilatınızın sahip olduğu dijital altyapıyı  güçlendirmesi ve bilgi üretimi ile bilgi paylaşımını yaygınlaştırması son derece  elzemdir." diye konuştu.

Oktay, İslam dünyasının savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk  altında zor ve sıkıntılı süreçlerden geçtiğini anımsattı.

"Diyanet gerekli tüm önlemleri almalıdır"

İslamın temel ilkeleri doğrultusunda düşünerek birliğin temini adına  gayret göstermenin herkesin vazifesi olduğunu anlatan Oktay, şunları kaydetti:

"El-Kaide, DEAŞ ve FETÖ gibi, dini kendi emellerine alet eden taşeron  örgütlerin, İslam coğrafyasını harabeye çevirmelerine ve gençlerimizi hain  emelleri için kandırmalarına engel olmak, geleceğimiz için hayati bir  sorumluluktur. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın  ülkemizdeki mültecilere ve sınır ötesindeki savaş mağdurlarına bu çerçevede   yürüttüğü faaliyetler tarihe geçecek gönül hizmetleridir. Diyanet İşleri  Başkanlığımız, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonu bölgelerinde dini eğitim,  yayın, tefrişat ve insani yardım destekleriyle savaş mağduru kardeşlerimizin  yanında olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Kardeşlerim; PKK, FETÖ gibi terör  örgütleri en büyük zararı yine Müslümanlara vermiştir. 15 Temmuz hain darbe  girişimi birlik ve bütünlüğümüzü hedef aldığı kadar milletimizin dini ve manevi  dünyasını da hedef almıştır. Diyanet İşleri Başkanlığımız, benzer bir fitne ve  ihanetin bir daha yaşanmaması için gerekli tüm önlemleri almalıdır. Başta Din  İşleri Yüksek Kurulumuz olmak üzere Türkiye’nin her bir köşesindeki diyanet  mensuplarıyla sahayı hiçbir zaman boş bırakmayacaksınız. Siz milletimizi irşat  etmezseniz, siz mahallenize, şehrinize, caminize sahip çıkmazsanız oraları gelir  başkaları sahiplenir. Ola ki boşluk oluşursa 149 bin kişilik kadrosuyla faaliyet  gösteren Diyanet İşleri Teşkilatı her iki cihanda da bu sorumluluktan kaçamaz. Bu  vesileyle, özellikle Diyanet camiamızı birlik ve beraberlik içerisind

YORUMLAR 20
  • Keriman 5 yıl önce Şikayet Et
    herkes diyanetten, imamdan ,müftüden, hocadan beklenti içinde. Önce kendimize bakalım. Kendimizi düzeltelim. Akletmeden, anlatılanı dinleyip uygulamadan kimseyi suçlamayalım.
    Cevapla
  • buluşma 5 yıl önce Şikayet Et
    müftüler ve imamlar fıkıh ilminde kendini çok iyi geliştirmek zorunda ve lütfen artık imamı müftüsü tüm diyaneti sokağa esnafın içine, insanların içine davet ediyorum, camide iki vaaz vermeyle olmuyor lütfen artık adam gibi bu milleti uyandırmaya çalışalım, yoksa milletin durumu ortada, sizlerin oradan gördüğünüzden çok daha vahim durumda milletimiz lütfen acele edin
    Cevapla
  • çaresiz 5 yıl önce Şikayet Et
    Çok yüzeysel bir konuşma acaba orada bulunan kaç müftü üzerine bir şeyler alındı.
    Cevapla
  • VATAN 5 yıl önce Şikayet Et
    yıllarca görev yapıp da bir defa olsun hacca gidemeyen binlerce görevli var. beri tarafta ise her yıl özel kontenjan, kasap, başkan yardımcısı, çok iyi ağlatanlar vs, kimseler de her yıl gidiyor. hac olmaza umre oluyor. bunun hesabı kaldı mahşere..
    Cevapla
  • Safa 5 yıl önce Şikayet Et
    Bazı tarikatlar bu açığı fazlasıyla kullanmaktalar malesef. Şayet Kuran ekseninden gitmez isek korkarım değişen fazla bir şey olmayacak. Adam hergün Peygamberlerle rüyada basım toplantısı yapıyor. Fetö bunu yıllardır kullandı. Bugün kullanmaya devam ediyorlar. Tarikatlarda aynı durumda. Allah akıl versin hepimize.
    Cevapla
  • Mustafa 5 yıl önce Şikayet Et
    sefa kardeşim yerine ben size cevap vereyim.Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.zuhruf37.
    Cevapla
  • Eren 5 yıl önce Şikayet Et
    Tarikatların "bazısı" kimse isim verin safa bey.Millet de kimin zararlı olduğunu bilsin.Türkiye de diyanet ve imamların yapamadığını yapan insanlara Allah"ı Peygamberi anlatan tarikatlar ve güzide cemaatler de var.İyi ayırt etmek gerek bu algıyı.Vesselam
    Cevapla
  • merve 5 yıl önce Şikayet Et
    yaklaşık bin yıldır islamiyete hizmet etmiş ve etmekte olan onlarca tarikat varken nadirattan ortaya çıkan islam dışı oluşumları tarikatlardan ayrı tutmak gerekir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Milli muharip uçak KAAN, ANKA-3 ve İHA’lar birlikte uçacak
Deprem uzmanından uyarı: 'Tokat'ta 6 ve üzeri deprem olabilir'