CHP'li eski vekillerin kayyum korkusu!

Engin Dinç'in haberi

CHP’de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, muhaliflerin tüzük kurultayı için gerekli imzaları toplamasından sonra kendi yetkisini kullanarak partiyi kurultaya çağırmasının yankıları sürüyor. CHP lideri partiyi 26 Şubat günü Kurultay’a çağırırken, muhaliflerin istediği Kurultay için de 1 Mart tarihi verildi. Ancak bu karar tartışmaları daha da artırdı. Kurultay tartışmalarının yanı sıra CHP’li Savcı Sayan’ın eski Genel Başkan Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosuyla ilgili iddiaları da parti içinde hararetli tartışmalara yol açtı.

on5yirmi5.com bu tartışmaları eski CHP milletvekilleri Cevdet Selvi ve Onur Öymen’e sordu.

KILIÇDAROĞLU, DELEGELERİ BY PASS ETMİŞTİR

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun delegelerin tüzük kurultayı için topladığı 362 imzayı dikkate almayıp, kendi yetkisini kullanarak, partiyi gündemini kendisinin belirlediği bir tüzük kurultayına çağırmasının doğru olup olmadığını sorduğumuz Cevdet Selvi, şunları söyledi:

"Bu kurultay genel kurulu veya olağanüstü genel kurul adı altında CHP’de büyük bir tartışma başladı. Bunu doğal karşılamak lazım fakat bunu CHP’nin lehine, yararına dönüştürmek lazım. Bu tüzük kurultayı talebi bizim tüzüğümüzde açık seçik bellidir, koşulları şartları bellidir. Yasada da bunu öngören maddeler vardır. Ancak burada belirli sayıda imza toplandıktan sonra 45 gün içinde kurultay yapılacağı da açıkça ortaya çıkmıştır. Şimdi doğru olmayan, ahlaki olmayan ve etik olmayan bir şekilde bunu karıştırmak, bunu partide büyük bir sorun haline getirmektir. Bu gibi bir anlayışın ortaya çıktığını görüyoruz. Eğer bu tüzük kurultayı imza toplanarak, tüzük ve yasal çerçevede talep edilmeden önce Sayın Genel Başkan var olan yetkisini kullanarak toplasaydı, herhangi bir sorun çıkmazdı. Ama Genel Merkeze tarihi belli olan bir noktada, belirli sayıda imza verildikten sonra bunu by-pass etmek için, geçersiz hale getirmek için yasayı ve tüzüğü çiğneyerek, Genel başkanın yetkisini kullanarak partiyi kurultaya davet etmesi bir iyi niyet sonucu değildir, etik değildir. Partide sorunların çoğalmasını hızlandıran, verilen sözlerin yerine gelmediği ve gelmeyeceği bir durum anlamına gelir ki, CHP için büyük bir yanlıştır, hatadır. Ne partinin ne de Türkiye’nin içinde bulunduğu bu koşullarda böylesine doğru olmayan delegeden korkan, delegeden çekinen bir anlayışı sergilemek CHP’nin ve bugünkü yönetimin lehine olmayacak."

ÖRNEKLERİ VAR, CHP KAYYUMA DEVREDİLEBİLİR

CHP’nin muhaliflerin mahkemeye gitmesi sonucu kayyuma devredilmesinin mümkün olup olmadığını sorduğumuz Cevdet Selvi, Saadet Partisi örneğini kastederek, “Maalesef bunun örnekleri de vardır. Yasayı, tüzüğü çiğnerseniz daha önce istenmeyen olaylar başka partilerde, demokratik kuruluşlarda olduğu gibi bu da elbet söz konusu olabilecektir. Bu tehlikeli, bu yanlış, bu tartışmayı arttıran, kavgayı adeta hızlandıran yöntemler doğru değildir. Şimdiye kadar söylenenlerin hiçbirinin de doğru olmadığını, verilen sözlerin tutulmadığını ortaya koyan tehlikeli bir girişimdir. Ben yönetime böyle yollara sapmamalarını gönülden arzu ederim, temenni ederim. Bu yanlıştan vazgeçmeleri parti lehine uygun olur.” diye konuştu.

SAVCI SAYAN’IN İDDİALARI MUTLAKA DEĞERLENDİRİLMELİ

CHP’li Savcı Sayan’ın eski Genel Başkan Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosuyla ilgili iddiaları da değerlendirmesini istediğimiz Cevdet Selvi, “soruşturmanın Özel Yetkili Savcıya devredilmesinin geç kalınmış ama önemli bir gelişme olduğunu” belirterek, şöyle konuştu:

“Sayın Savcı Sayan, bugün partinin en üst düzeyinde görev almış bir arkadaşımız. Bu açıklamalarını da dolaylı, değişik biçimde, değişik yerlerde değil bir televizyon kanalının canlı yayınında yapmış. Bunlar “ufak tefek, önemli değil, doğru değil, işte yanlış yaptı” gibi değerlendirmelerle alınamaz, son derece sakıncalıdır. Savcı Sayan isim bile vermiştir. O nedenle bunun mutlak değerlendirilmesi gerekmektedir. Savcı Sayan ve vereceği, şahit göstereceği kişilerle de görüşülmesinin büyük yararı vardır. Aksi halde bu olayın bugüne kadar CHP’nin aleyhine kullanılarak, iktidar tarafından, hükümet tarafından sorumluların açıklanmaması, tespit edilmemesi büyük bir eksikliktir. Bunun mutlak aydınlanması konusunda Savcı Sayan’ın da sözlerini dikkate almak ve varsa, var görünen adaletin de yerine gelmesini de sağlamak lazımdır. Yani göz ardı edilecek konular değildir, büyük iddialardır, önemli iddialardır. Bunun aydınlanmasında yarar vardır.”

BU DELEGEGELER DAHA ÖNCE İKİ KEZ KILIÇDAROĞLU’NA OY VERDİ

CHP içinde yaşanan bu gerilimin partiyi bölünme noktasına getirmesi ihtimalini de sorduğumuz Cevdet Selvi, “Bu Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinde olan bir olaydır. Olayları, olumlu, sağlıklı sonuç alacak şekilde de yönlendirilebilir, sonuçlandırılabilir veyahut da belirli hesap yapanların istekleri doğrultusunda partiyi bir kaosa, yeni bir güvensizliğe, yeni bir çatışmaya, sürtüşmeye sürükleyebilir. Onun sonu şimdiden belli olmaz, bütün bunların çözümü sağlamak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun elindedir. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, bugünkü delegelerin hepsinin samimiyetle en kritik dönemlerde bile bir bütünlük içinde oyunu almış, güven sağlamış; delegelerin oylarıyla gelmiştir. İki defa kurultaya gitmiştir. İkisinde de bu delegeler, bir bütünlük içinde, yani bugün birtakım kişilerin korktuğu delegelerin hepsi birden partiyi dikkate alarak Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiştir. O bakımdan çözümü Sayın Kılıçdaroğlu’na kalmış bir durumdur. Ya kaosa sürükler veyahut da bu durumu olumlu bir şekilde sonuçlandırarak parti yararına dönüştürebilir.” ifadelerini kullandı.

BAYKAL YENİDEN ADAY OLMAZ

CHP’de Baykal’a yakınlığıyla bilinen Cevdet Selvi, “şayet seçimli bir genel kurula gidilmesi söz konusu olursa Deniz Baykal yeniden aday olur mu” şeklindeki sorumuza ise şu şekilde cevap verdi:

“Ben Sayın Baykal’ın aday olmayacağı açıklamalarına inanıyorum. Ama parti her geçen gün güven kaybetmeye devam etmektedir. Ve tabi ki büyük emek veren, yıllarca bu partiye inançla, samimiyetle hizmet eden bütün eski partililer yani Cumhuriyetçi, Atatürkçü, bağımsız bir Türkiye, demokrasinin, sosyal demokrasinin, özgürlüğün, insan haklarının, hukukun geçerli olduğu bir Türkiye özlemi içinde olanlara yapılan haksızlıklara tabi ki Kemal Kılıçdaroğlu karşı gelecektir. Bu olumsuzlukları önleyecektir. O nedenle de olumsuz bir sonuç çıkmayacağı kanaatindeyim.”

ÖYMEN: TÜZÜĞE AYKIRI BİR DURUM VAR

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi yetkisini kullanarak partiyi kurultaya çağırmasını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Onur Öymen, “Hukuka aykırı bir durum. Burada yapılacak yönetim imza toplayanların iradesine saygı gösterecek veya mahkemeye gidecek. Aksi takdirde bizim tüzüğümüze aykırı bir durum çıkıyor. Bunun başka çıkış yolu yok. Bir kere imzalar toplanmadan Genel Başkan çağrıda bulunabilirdi, Parti Meclisi de çağrıda bulunabilirdi. Ama ikisi de olmayıp da delegeler imza topladıktan sonra ben şimdi çağıracağım demek bizim tüzüğe aykırı. Çünkü o andan itibaren yapılabilecek tek şey var, imza toplayanların gündemi çerçevesinde kurultayı toplamak isterse Genel Başkan buna bir de seçim maddesi ekleyebiliyor. Bunun dışında başka bir şey yapması kabil değil.” diye konuştu.

CHP’Yİ KAYYUM YÖNETİRSE SORUMLUSU KILIÇDAROĞLU’DUR

Muhaliflerin CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun toplanan 362 delege imzasını dikkate almayarak mahkemeye gitmesi ve bunun sonucunda partiye bir kayyum atanması ihtimalini sorduğumuz Onur Öymen, “Olabilir, o ihtimal açık. Israr ederlerse, geri adım atmazlara o ihtimal var.” dedi.

Onur Öymen, Türkiye’nin ana muhalefet partisi olan CHP’ye kayyum atanmasının partiyi nasıl etkileyeceği yönündeki sorumuzu ise şu şekilde cevapladı:

“İyi bir şey değil. Parti zarar görür bundan. Bunun sorumlusu da tüzüğü ihlal edenlerdir. CHP zarar görmesin diyerek şimdiye kadar herkes sustu, sesini çıkartmadı. Bunun bir sınırı var. Hukuk ihlali olursa, canım sessiz kalalım varsın hukuk iptal edilsin. Kimse varsın tüzük iptal edilsin, parti zarar görmesin diyemez.”

www.on5yirmi5.com