Erez'in Erbakan'ı uyardığı iki konu

Eski bakanlardan Yalım Erez, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda, tanık olduğu 28 Şubat sürecine ilişkin detaylı bilgi verdi. İşte tutanaklara yansıyan açıklamalar:

Erez'in Erbakan'ı uyardığı iki konu
Erez'in Erbakan'ı uyardığı iki konu
GİRİŞ 16.07.2012 11:31 GÜNCELLEME 16.07.2012 12:59
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

Şebnem Hoşgör'ün haberi

İKİ LİDERİN ÇEKİŞMESİ: Anayol Hükümeti kuruldu ama iki liderin çekişmesi yüzünden başarılı bir çalışma yapamaz hale geldi ve RP'nin Anayasa Mahkemesi'nde açmış olduğu usulsüzlük davası sonucu güvenoyu almamış sayıldı. Öyle olunca da hükümet kendiliğinden düşmüş oldu.

İLK GÖRÜŞMEYİ GÜL'LE YAPTIK: Tekrar yeni hükümet görüşmeleri başladığında, Ecevit'in partisi DSP'yle, ANAP beraber hareket ediyordu. Yani DYP'nin başka bir hükümet kurma şansı yoktu. Bana görev verildi Çiller tarafından. Sayın Abdullah Gül'le ilk görüşmeyi yaptım. Sonra, merhum Erbakan'la görüştük.

ERBAKAN'I UYARDIM: Koalisyon görüşmeleri sürerken Çiller ve Erbakan'ı hiç bir araya getirmedim. Hükümet listesi Cumhurbaşkanı'na takdim edilmeden 1 saat evvel bir araya geldiler. Merhum Erbakan'a "Bu akşam Başbakan olacağını ama ülkede bir rahatsızlık olduğunu, o nedenle dikkat edilmesi gerektiğini, bizim parti içinde de bir rahatsızlık olduğunu, bazı istifaların olacağını, önleyemezsek güvenoyu almanın bile tehlikeye gireceğini" söyledim. Rica ettim, "Başbakan oluyorsunuz ilk defa, yılların beklentisi, partilileriniz gösteri yapmaya kalkarlar, Türkiye'nin bugünkü durumu buna müsait değil, buna müsaade etmeyin" dedim. O akşam RP en ufak kutlama bile yapmadı.

ÇİLLER'İ ULUDAĞ'A BEN GÖNDERDİM: (Niye Tansu Çiller'le Erbakan'ı bir araya getirmediniz? sorusuna): Ana-Yol Hükümeti kurulurken de bir araya getirmedim. Tansu Hanım biraz telaşlıdır, insanın iki elini bir şeye sokar, çalışmanızı engeller. Ana-Yol Hükümetini de kurarken Tansu Hanım'a "bir şartla görüşürüm" dedim; "Sen Uludağ'a git", eşiyle oğlu Uludağ'daydı, bayram tatiliydi. Gitti Uludağ'a, "Ben Ankara'da bu işi bitireyim" dedim. Karadayı, Uludağ'da değildi.

SUSURLUK MİHENK NOKTASI: Kasım ayında Susurluk olayı meydana geldi. RP'ye olan tepkinin mihenk noktası oldu. Susurluk olayını iktidar olarak iyi yönetemedik. Üzerine tam manasıyla gidilmedi, merhum Başbakan 'gulu gulu dansı' dedi, zamanın Adalet Bakanı Şevket Kazan 'Mum söndü yapıyorlar' dedi. Bir iktidarın böyle şeyleri kullanmaması lazım. Kamuoyundaki tepki giderek yükselmeye ve organize bir hâl almaya başladı.

İFTAR YEMEĞİ, KUDÜS GECESİ TEPKİ ÇEKTİ: Erbakan'ın Başbakanlık Konutu'nda bir iftar yemeği oldu. Sonra, meşhur, Sincan'daki Kudüs Gecesi ve akabinde Sincan Belediye Başkanı tutuklandı. Zamanın Adalet Bakanı hapishanede Belediye Başkanını ziyarete gitti. Bunlar kamuoyunun tepkisini çeken hususlar oldu. Ben bir Adalet Bakanının bir suçlu, sanık -suçlu da değil çünkü daha hakkında karar verilmemiş- hapishanede ziyaret etmesini doğru bulmam.

İKTİDAR ÜZERİNE GİTMELİYDİ: Kudüs Gecesi'nin ne olduğunu tam anlayamadık... Tiyatro ama iktidarın görevi, o gün bu tiyatroya meyletmek isteyenlerin oyununa gelmeyip, bunların üzerine gitmesi lazımdı. Maalesef biz bunu yapamadık, yapamayınca da ülkeyi idare etme imkânını yavaş yavaş elimizden kaçırmaya başladık.

O PAŞA ERZURUM'DA OTURMAMALI: İstifamı Başbakanlığa yolladığımda Erbakan davet etti. Görüşmede Fehim Adak ve şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül vardı. Ben orada da kendisine, bu hükümetin bu şekilde gidemeyeceğini söyledim. "Erzurum'da bir paşa kalkıyor size küfrediyor, hâlen o paşa görevinde oturuyor, siz burada Ben Başbakanım diyorsunuz. Siz Başbakansanız o paşa Erzurum'da oturmamalı, o paşa Erzurum'da oturuyorsa siz burada Başbakan değilsiniz" dedim. İki tane şahit ismi de veriyorum yani...

ÇİLLER "ABD İHTİLALE MÜSAADE ETMEZ" DİYORDU: Ben hükümetin istifa etmesi, geniş tabanlı bir hükümet kurulup, erken seçime gidilmesi gerektiğini söylüyordum. Çiller bana Amerika'nın bir ihtilale müsaade etmeyeceğini söyledi. Ben de kendisine, ihtilalden bir korkum olmadığını, zaten siyaseti bırakacağımı, "ihtilal olsa ben çeker işimin gücümün başına giderim, siz düşünün" demiştim yani.

İMZA SAHTE OLMASIN: Tansu Hanım bir gün beni Dışişleri Konutu'na çağırdı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri İlhan Kılıç Paşa da orada. İçeri girdim. Elinde bir sarı zarf, "Al bak" dedi. Baktım, MGK kararları ve Erbakan'ın imzası. Hiç unutmuyorum, "Bu imza sahte olmasın" dedim."Olur mu ya benim önümde imzaladı" dedi.

28 ŞUBAT DARBE DEĞİL: Ben de Karadayı ile aynı görüşteyim, bu bir darbe değil 28 Şubat. MGK diye bir Anayasal kuruluş var. Asker kanadı toplantıya bazı sıkıntılarını, şikâyetlerini getiriyor. Karşısında, hükümet kanadı var. Mesele orada tartışılıyor ve Başbakan da, Başbakan Yardımcısı da, hükümetin iki bakanı da imza atmış. Başbakanın imzasıyla bütün bakanlara yollanmış yerine getirilmesi için.

Ecevit, 'CHP'yi hükümette istemiyorum, RP'yi al' dedi

CHP GEN SORU VERİNCE:1997 23 Nisanı'nda, o zamanki hükümeti dışarıdan destekleyen CHP Genel Başkanı'yla Mesut Yılmaz bir toplantı yaptılar ve 1999 Nisan ayında erken seçime gitme kararı aldılar. 1998 Kasım sonu, Türkbank davası nedeniyle CHP gensoru verdi, kabul edilince hükümet düştü. Cumhurbaşkanı, Ecevit'e verdi hükümeti kurma görevini. Ecevit RP'yle görüşmedi, ANAP ve DYP ile yaptı. 20-21 gün sürdü o görüşmeler, hükümeti kurma şansını bulamadılar. Görevi iade etti. Başbakan Yılmaz beni resmi konutuna çağırdı akşam. Ecevit de yanındaydı. Merhumun, bana dedikleri şuydu: Biz iki parti, Sayın Cindoruk'la da konuştuk, o da kabul etti, Cumhurbaşkanına, "Başbakanlık sana verilirse destekleyeceğimizi" söyleyeceğiz. Bana daha Cumhurbaşkanı görevi vermeden evvel bir nevi göreve beni iten nedenler, merhum Ecevit'le Mesut Bey oldu. Ben o hükümetin kurulmayacağını o görüşmede biliyordum, çünkü rahmetli Ecevit, "Nasıl bir Hükümet kuracaksın" dedi. Dedim ki, "en ideali, DYP, ANAP, DSP'den oluşacak bir hükümet, ama Tansu Çiller böyle bir hükümeti kabul etmez, desteklemez. Biz de CHP'nin katılacağı bir hükümeti kurarız". Bana, "ben CHP'yi hükümette istemiyorum" dedi. "Sayın Ecevit" dedim, "yani CHP'yi istemiyorsun da hükümet nasıl kurulacak onu bana söyle." dedi ki, "RP'yi al".

TÜRKİYE SENDEN DE BENDEN DE KURTULSUN: Yargılanmasını istemiyordum. Siyaseti bırakmasını önerdim, "Genel başkanlığı ve siyaseti bırak artık, bu parti seni kaldıramıyor" dedim. Aramızdaki soğukluk öyle başladı. Hatta ben kendisine, "Şüphen olursa, yani senin yerinde gözüm var diye, ben milletvekilliğinden istifa dilekçemi sana vereyim, ondan sonra sen de git kendi dilekçeni ver. Bu parti de, Türkiye de, senden de benden de kurtulsun" dedim.

VATAN

YORUMLAR 7
  • Bülent Demirel 11 yıl önce Şikayet Et
    erbakan ı uyaracak bir kapasite var mı? acaba. uyarıcının seviyesine bakar mısınız. yalım erez, yandaşları ile erbakan ı da, çilleride hükümeti yıkmakla tehdit edip, medya karşısında sürekli hükümeti küçük düşürücü beyanatlarla yıpratan biriydi.. çiller bakanlık verdi de sakinleşti. muazzam bir hükümeti yıktınız. vebalini ödeyemeyeceksiniz.
    Cevapla
  • osman kartal 11 yıl önce Şikayet Et
    80 yil sonra tr nin baas rejimi sona erdi. gecis yumusak oldu rte sayesinde. artik 2. cumhuriyet yururluktedir. artik geriye donus soz konusu olamaz. geriye donusun (gercek irtica) olmamasi icin emniyet subabi olarak baskanlik sisteminin derhal hayata gecmesi gerekir. koalisyon konusu sonsuza kadar tarihe gomulmeden rahat uyuyamayiz. terorden sonraki en buyuk sorun oligarsik burokrasi. siyasi iktidar hala burokratlari asip kendi projelerini tam hayata geciremiyor. ıstenen her proje "mumkun degil" dipnotu ile geri cevriliyor. yeni isbasi yapan gencler henuz karar koltuguna gelemedi. ılerde bu da asilacak.
    Cevapla
  • ersin 11 yıl önce Şikayet Et
    allah rahmet eylesin ama. erbakan hoca saolsun 28 şubata imza atarak içinden çıkılmaz bir duruma soktu herkesi. sonra da kenara çekilip imza atmadım havası verdi. israille yapılan anlaşmalar, birleşik faizle iç borçlanmalar ise unutulmazları arasında...
    Cevapla
  • Rıza Üsküdar 11 yıl önce Şikayet Et
    gerçek şu ki. 28 şubat’ın hazırlıkları 1984 yılına kadar geri gitmektedir. bu, son yıllarda bilinen bir gerçektir. anayol hükümetinin kısa sürmesi ve onun yerine refahyol hükümetinin kurulması, süreci başlatmak için bir gerekçe üretmekten başka bir şey değildir. yalım erez doğruyu söylemiyor, doğru söyleseydi refahyol hükümetinin yıkılmasından sonra, kendisine neden hükümeti kurma görevi verildiğini ve dahası neden hükümeti kuramadığını da söylerdi… bu ülke küresel senaryoların, kolay uygulandığı bir labirent gibidir, bakalım önümüzdeki günlerde ‘the and’ bölümünü nasıl atlatacağız?
    Cevapla
  • Emir Selman 11 yıl önce Şikayet Et
    hala aynı terane. erbakanı uyarmışlar da hoca çok iler gitmiş de felan da filan, kurt kuzuyu yemeyi kafasına koymuş gerisi bahane.. çok biliyorsunuz sanki hoca sizin kadar bilmiyordu bu işi, tabi hoca rahmetli olunca meydan size kaldı...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
İBB'de seçimin ardından dev borçlanma! Söz konusu rakam şaşkına çevirdi
Son dakika: Bakan Fidan, Batı'ya tarihi uyarıyı yapıp ekledi: Dünyayı bekleyen asıl kriz..