Behey adam! Senin, aklın yok mudur?

Halka zulmedenleri yakalamaya gönderilen kuvvetler halkın eşyalarını yağmalarlar. Sadrazamın, bu harekete karşı tavrı, padişahı öyle bir kızdırır ki bu fermanı yazar:

Behey adam! Senin, aklın yok mudur?
Behey adam! Senin, aklın yok mudur?
GİRİŞ 03.03.2012 11:27 GÜNCELLEME 03.03.2012 11:27
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Osmanlı sultanları her dâim halkın refah ve huzurunu her Şeyin üstünde tutarak, halkı şefkat kanatları altına almışlardır.

Tebaasına zulmeden kim olursa olsun onlara karşı çok sert olmuşlardır.

Sultan Üçüncü Selim Han devrinde meydana gelen bir hadise bıına güzel bir numune teşkil etmektedir.

Hadisenin geçtiği yer İstanbul'a çok yakın olan Kocaeli Sancağına bağlı Karamürsel kasabasıdır. Bu civarda âyânlık iddiasıyla halka zulmeden Hamîd Bey, Koca Mehmed ve Tombazoglu İbrahim adlı kişileri yakalamak için gönderilen kuvvetle, bu sakileri cezalandırmak yerine halkın "emval ve eşyalarım" yağma ederler.

Sadrazam ise kendi gönderdiği adamların böyle bir kabahat islemesi üzerine onlara, azarı ihtiva eden yeni bir emir gönderip eşkıyanın ele geçirilmesi vazifesini yapmalarını ister.

Durumu bu şekilde padişaha arz ettiğinde ise Sultan Üçüncü Selim Han'ın canı sıkılmış, gazaplanarak sadrazama 'Senin, aklın yok mudur? Niçin böyle yapıyorsun.

Memleket düzeninin bozulmasına sebep mi olmak istiyorsun!?' sözleriyle çok sert serzenişte bulunmuş ve bu meseleyi biran evvel neticeye ulaştırmasını istemiştir.

(Hatt-ı Hümâyûn 209-11138)

Vesikanın Çevirisi

Sübhânallâh! Memur ittiğin adamlar cürmü olmayan fukara ve zu'afânın emvâlini yağma ve gâret ideler. Anların hakkından gelmeyüp ve ruesâsını böyle etdirdikleri içün tertîb-i

cezâ eylemeyüp bir sitem ile iktifa eylemek... Aferin pasa! Güzel mülâhaza eylemişsin! Behey adamlar! Sizin aklınız yok mııdur? Niçin böyle idersin? Mülkün ihtilâline mi bâ'is olacaksın? Me'mfır olanlar evlâdın dahi olur ise böyle yağma fesâd eyledikden sonra niçün kati etmezsin? Memurlar malûm elbette götürdükleri askeri bilürler. Bu isi ideııleri tertîb-i cezâ olunmak iktizâ idenlere fermânlar yazasın. Ve ruesâda dahi kabahat olanları tertîb-i cezâ idesin.

Vesikanın Sadeleştirmesi

Sübhânallah! Görevlendirdiğin adamlar, suçsuz fakir ve gariplerin mallarını yağmalıyorlar, sen ise onların haklarından gelmeyip reislerini de buna müsaade ettikleri için cezaya çarptırmayıp birazcık azar ile yetinmişsin! Aferin sana! Ne güzel düşünmüşsün! Behey adam! Senin, aklın yok mudur? Niçin böyle yapıyorsun. Memleket düzeninin bozulmasına sebep mi olmak istiyorsun!? Görevlendirdiğin kişiler, isterse senin evladın olsun, böyle yağmalayıp bozgunculuk yaptığında neden öldürmezsin? Görevliler, malumdur ki elbette kendi getirdikleri askeri bilirler. Bu zulmü yapanların cezalandırılması için gerekli fermanları yaz. Ve reislerden de kabahati olanları cezalandır.

YediKıta dergisinin Mart 2012 Tarihli 43. sayısından alıntılanmıştır

YORUMLAR 1
  • Sultan-ı Yegah 12 yıl önce Şikayet Et
    Tarih 1914, Yer Erzurum. 3. Ordu mensuplarından bir tabur komutanı, ki sanırım Hafız Hakkı Paşa idi, orduya şehre dağılıp istirahat etme emri verir.. Erat da şehri yağmaya girişir.. O esnada zabitlerden birisi, yaşlı bir zatın çevresindeki 3-5 ere şunları söylediğini işitir: "Be evladım, sizden evvel Ruslar burada idi. Onlar bile her aldıkları malın parasını öderdiler ve bize nezaketle muamele ederdiler. Sizler bizim evladımızsınız, yediğiniz içtiğiniz helal olsun. Ama şu ak sakalıma bari hürmet edin de bize de yiyecek birşeyler bırakın".. Tarih 1914 Aralık.. Yer Erzurum.. Ruslar öyle iken Osmanlı askeri böyle.. Bilmiyorum kanımıza nerden girmiş idi bu serserilik..
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Türkiye için önemli fırsat! Gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretine çevrildi
Türkiye'den tarihi İncirlik hamlesi! Stratejik adım! Kürecik iddialarına yanıt