Müslümanlar bilimsel uykudan uyanıyor mu?

Dünya bilim tarihinde eskiden çok önemli bir yere sahip olan müslüman dünyasının bilimsel anlamda yüzyıllardır uykuda olduğu biliniyor. Peki acaba bu durum değişiyor mu?

Müslümanlar bilimsel uykudan uyanıyor mu?
Müslümanlar bilimsel uykudan uyanıyor mu?
GİRİŞ 19.02.2013 11:03 GÜNCELLEME 19.02.2013 11:39

Bu uyku çok uzun ve çok derinden. Dünyada 1.6 milyar Müslüman yaşamasına rağmen Müslümanlar 112 yıllık Nobel ödülü tarihinde sadece 10 Nobel ödülü alabildi. Bunlardan sadece 2 tanesi Bilim ödülü iken 2 tanesi de Edebiyat ödülü, 6 tanesi ise Barış ödülü.

Alanlarında ödül alabilen ilk ve tek Müslüman bilim adamı olma özelliği taşıyan Nobel Fizik ödüllü Pakistanlı Abdüsselam ile Nobel Kimya ödüllü Mısırlı Ahmed Hassan Zewail'in eğitimlerini Batı'daki üniversitelerde sürdürmeleri de İslam dünyasının üniversiteleri hakkında kısa ama öz ipucu veriyor.



Nobel bilim ödülü sahibi olup yaşayan tek Müslüman bilim adamı olan kimyacı Ahmed Hassan Zewail halen ABD'de California Institute of Technology'de öğretim görevine devam ediyor.

Müslümanların sadece yüzde 1'i kadar olmalarına karşın Yahudiler ise tam 79 defa Nobel ödülü almayı başarabildiler. Esasında bu rakamlar ülkelerin araştırma ve geliştirmeye ayırdığı bütçelere bakınca çok da sürpriz değil.

Ar-Ge'ye en fazla harcama yapan ülke olan ABD GSMH'sinin yüzde 2.9'unu bilimsel araştırmalara ayırırken bu oran İsrail'de yüzde 4.4 çıkıyor. İslam Konferansı Örgütü'ne üye olan 57 İslam ülkesinde ise bu oran ortalama yüzde 0.81 düzeyinde.

UYANMA VAKTİ GELDİ Mİ?

Mevcut durum Müslümanlar açısından pek parlak değilse de gelişmelere daha yakından bakılınca İslam coğrafyasında eskiye oranla bir bilimsel uyanış olduğu görülebiliyor. Esasında geçmişe bakılınca Müslümanlar ile bilim arasında çok sıkı bağlar olduğu, bugünkü bilim düzeyinin Müslüman bilim adamlarınca atıldığı inkar edilemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. 8. Ve 13. Yüzyıllar arasında Avrupa karanlık bir çağ yaşarken bilim Müslümanların topraklarında gelişiyordu.

Abbasi halifeleri bilgi için hesapsızca para harcıyorlardı. 11. yy.'da ‘Tıbbın Kanunu' kitabı İbn-i Sina tarafından yazılarak resimli bir şekilde hastalıkların sebebi ve teknik aletlerin özellikleri anlatılıyordu. Bu kitap Avrupa yüzyıllarca sene tıp alanında referans kitap olarak kabul edilmiştir. 9. Yüzyılda Muhammed el- Harezmi ‘Cebir Kitabı' adlı eserinde cebirin temel prensiplerini ortaya koydu.



İbn-ül Heysem ışık ve optik çalışmalarıyla tanınmış optik bilimin kurucu sayılmıştır. Biruni dünyanın döndüğünü belirtip,yüzde 1'lük bir yanılma ile dünyanın çevresini hesaplamıştır. Müslüman bilim adamları eski Yunan mirasını korumuş ve onu geliştirerek yüzyıllar sonra Avrupa'daki bilimsel devrimin kıvılcımı haline getirmişlerdir.

Bu bilimsel gelişmelerde dinin etkisi de yadsınamaz. Özellikle astronomide Ramazan aynının etkisi çok fazla olup, Hz. Muhammed'in ‘İlim Çin'de dahi olsa gidin ve alın' hadisi de inananlarını etkilemiştir. Bugünlerde bu bilim adamlarının başarıları her geçen gün İslam dünyasında daha fazla bahsedilir oldu. Katar'ın başkenti Doha'da İslam medeniyetinin dünya bilim ve teknolojisine yaptığı katkıları gösteren ‘1001 İcat' adlı sergi on binlerce insanın akınına uğruyor

Yine Suudi Arabistan'da 2009 yılında açılan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi zengin Amerikan üniversitelerini kıskandıracak şekilde 20 milyar dolar bağışa sahip. Dünyanın en önde gelen bilim adamlarını ve seçkin öğrencilerini bünyesine alan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi aynı zamanda Oxford, Cambridge ve Imperial College gibi üst düzey üniversitelerle ortak araştırma programları yapmaya başladı.



Komşusu Katar ise milli gelirin sadece 0.8'ine tekabül eden Ar-ge bütçesini ise yüzde 2.8'e yani yılda 5 milyar dolara çıkarmayı planlıyor. 2005 ve 2010 yılları arasında ise Türkiye'de Ar-ge yatırımları her yıl yüzde 10 oranında artarak yapılan harcamalar Norveç'in harcamalarının iki katına ulaştı. Sonuç olarak Türkiye'de 2000 yılından 2009 yılına kadar yayınlanan bilimsel makale sayısı 5 binden 22 bine çıkarken; daha az tutarda bütçe ayıran İran'da ise bin 300'den yaklaşık onbeş bine çıktı.

Her ne kadar nicelik nitelik anlamına gelmese de bilimsel makalelerin içeriği de her geçen gün kaliteleşmekte ve bilim dergileri bu makalelerden sık sık alıntı yapıyor. 2011 yılında araştırma şirketi sahibi Thomson Reuters tarafından yapılan bir araştırmaya göre 1990 yılların başında en üretken Müslüman ülkeler olan Türkiye,Mısır,İran,Suudi Arabistan ve Ürdün'den yapılan bilimsel alıntı oranı küresel ortalamanın 4 kat daha altındaydı. Matematik alanında en fazla bilimsel alıntı yapılan ülke İran iken bu ülkeyi Mısır ve Suudi Arabistan takip etmekte buna karşın mühendislik alanında Türkiye açık ara önde gidiyor.

Ürdün'ün başkenti Amman'da kurulumuna başlanan SESAME (Ortadoğu Deneysel Bilim ve Uygulamaları için Senkroton Işığı) Ortadoğu'nun ilk parçacık hızlandırıcı uluslar arası fizik laboratuarı olma özelliğini taşıyor. CERN modelinde yapılmış olan araştırma merkezi Mısır, İran, İsrail, Türkiye, Ürdün ve Filistin gibi birçok ülkenin bilim adamının ortak çalışma yürütmelerini de sağlayacak.

Bu gelişmelerin yanı sıra yakın zamanda yaşanan Arap Baharı sonrası yeni gelen hükümetlerin bilimsel yatırımlara önem vereceklerini açıklamaları, ayrıca Muhammed Mursi gibi aynı zamanda bilim adamı olan yöneticilerin iktidarda olup bilimi eskisi gibi ön plana çıkaracakları beyanatlarında bulunmaları ve tüm İslam ülkelerinde var olan bilimsel kıpırdanmalar yüzyıllardır bilimsel uykuda olan İslam dünyasının yeniden eskisi gibi bir altın çağa ulaşacağı hayalini canlı tutuyor.

KAYNAK: TURKARABNEWS.COM
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Demirkubbe'den eksiği yok diyerek açıkladı: işte Türkiye'nin Gökkubbesi!
Şili Meclisi'nde skandal! Türkiye'den sert tepki: Yok hükmünde!