Kitaplardan okuduğumuz kadar biliyorum.

Said Nursi için avukat bulmakta zorluk çekildiğini..

Bir Medeni Berk varmış. Türkiye’nin dört bir yanına koşan..

Ankara, Kayseri, Manisa, Kütahya..

Said Nursi talebelerinin hepsine, Medeni Berk koşarmış, savunma için..

•

O günlerden, şimdi nerelere geldik.

Said-iNursi’nin bire bir bugünkü devamı olmasa da..

Kendisini o yolda gösterdiği için söylüyorum.

Bugün Fetullah Gülen’in avukatları kaç tane, bileniniz var mı?

Günahına girmeyelim.

O da, 1980’li yıllara bir Orhan Erdemli ile mahkemelerde temsil ediliyordu.

Orhan Erdemli İstanbul Adliyesi’ne.. Orhan Erdemli Bakırköy Adliyesi’ne.. Orhan Erdemli Şişli Adliyesi’ne..

•

Ya şimdi nasıl?

Türkiye’nin her yanında, onlarca, yüzlerce avukat..

“Pensilvanya’daki zat” diyorsunuz..

Sadece illerde değil..

Karasu’dan tutun, Havza’ya kadar birçok ilçede, “Müvekkilime hakaret edilmiştir. Müvekkilim Fetullah Gülen sevdalısıdır” diyerek dava açan avukat arkadaşlarla tanışmaya başladık. 

Bir yerde paralel olma iddiası ile bir polis gözaltına alınıyor..

Bir bakıyorsunuz 4-5 avukat birden orda bitiyor. Bir başka ilde, bir başka ilçede bir gözaltı oluyor. Anında 3-4 avukat da orada..

Eskisi gibi tek kişi değil..

Aynı büroda çalışan avukatlar bile değil..

Birbirlerini sadece cemaat evlerinde gören, birbirinden kopuk bambaşka bürolarda avukatlık yapan arkadaşlar..

Onlarca.. Yüzlerce.. Belki binlerce..

•

Rahatsız mıyım bu gelişmeden?

Niye rahatsız olayım ki?

Kemalist kafalı avukat olacağına.

Başörtü yasakçısı avukat olacağına..

Ateist kafalı avukat olacağına..

Dünyaya “menfaat penceresi”nden bakan kapitalist avukat olacağına..

Fetullahçı avukat olsun..

Varsınlar, bize dava üstüne dava açsınlar..

•

Fetullahçı avukatlarımız bu kadar çoğaldığına göre..

Beklerdim ki, belediye seçimlerinde kendilerini cemaat olarak gösterdikleri gibi..

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gösterdikleri gibi.

HSYK seçimlerinde gösterdikleri gibi.

Baro seçimlerinde de göstersinler..

Ama bakıyorum..

Tartışmalarda hiç isimleri geçmiyor..

Ne o adayı, ne bu adayı desteklediklerine dair, hiçbir açıklama yok..

Böyle olunca, ben de meraklandım..

Niye ki acaba?

•

Kimse hakkında suizanda bulunmadan, bir çağrı yapalım..

Cemaatçi kardeşlerimiz, bugünkü İstanbul Barosu seçimlerinde, tek muhafazakar adaya topluca oylarını versinler..

Solcu aday var. Kürt ırkçısı var.. Sosyal demokratı var..

Bir de muhafazakar adayımız var..

Hakim ve savcılar arasında, 4 bin 500 oy alacak kadar geniş bir kitleye sahip olduklarına göre..

Avukatlar içinde de, benzer bir güçlerinin olması, çok doğaldır.

14 bin hakim,savcı arasında 4 bin 500 cemaatçi varsa..

İstanbul Barosu’na bağlı 32 bin avukat içinde de, şöyle böyle 10 bin avukat olmalı..

10 bin avukatla, kendileri bile aday çıkarabilirlerdi..

Haydi aday çıkarmadılar..

Bari, muhafazakar adayı desteklesinler. 

Hepsi değil, 5-6 bini desteklese, o da yeter.

•

Bugün gözlerimiz, İstanbul Baro Başkanlığı seçimlerinde..

2010 seçimlerinde, rakibi Muammer Aydın’ı, “iki cemaatçi üyeyi listesine almak”la suçlayan Ümit Kocasakal, 2012 seçimlerinde, Muammer Aydın’ın oylarını da kendisinde toplamıştı..

Şimdi soru şu:

Cemaat, 2012 seçimlerinde Kocasakal’ı mı desteklemişti?

% 80 oranındaki oy artışı, bu yolla mı sağlanmıştı?

Ve bugün cemaat, yine Kocasakal’ı mı destekliyor?

Muhafazakar adaya oy vermeyip..

Baro’da; utangaç tavırlarla da olsa başörtü yasakçılığı yapan Ümit Kocasakal’ı mı destekleyecekler..

Yazının devamı için tıklayın...