Dinletemedik.

Ardından 17 aralık darbe girişimine imza atıldı.

Yine yalvardık bu arkadaşlara..

“Bir kendiniz akıllı, dünya-alem enayi değil. ‘Binde birini tanımıyoruz’ diye de kabullenmediğiniz şu polislerin tuzağına düşüp, 12 yıldır birlikte hareket ettiğiniz yol arkadaşlarınızı arkadan hançerlemeyin. Yapılan darbe girişimidir. ABD’nin polisliğine soyunmayın. Gülen medyası olarak darbeye destek vermeyin” dedik.

Dinletemedik.

Meydanlarda atmosfer gerilirken, Fetullah Gülen için iade kararı istenebileceği öne sürüldü. Kendilerine çok güveniyorlardı. Dalga geçtiler:“Bir kişiyi başka ülkeden geri isteyebilmek için önce ceza soruşturması açılmış olması lazım. Gülen hakkında bir ceza soruşturması yok ki!”

İster abileri olarak kabul etsinler, ister kardeşleri olarak kabul etsinler, dostça uyardık ve dedik ki: “Ceza soruşturması, iki dakikalık iş.Açılır, sonra geri dönüşü olmaz bu işin..”

Yine anlatamadık. Yine dinlemediler..

Koca Yargıtay eski Başkanı’nı bile kafakola alıp, “İsteyemezler. Bunun bir usulü var.. Uluslararası hukuku bilmiyorlar.. Yıllardır yurtdışında olan, öncesinde de zaten beraat etmiş bir insanın iadesini, nasıl isteyeceksiniz ki?” dediler.. Bizi cahillikle suçladılar.

Hukuk bilgimizle alay ettiler, dalga geçtiler.

Hukuk’un “h”sinden habersiz gazeteci kimlikli ukalalar, “Bak, 2008’de hocamız beraat etmiş. Beraat kesinleşmiş. Kesinleşmiş beraat kararına rağmen, siz nasıl tekrar aynı suçlamayı yapabilirsiniz, nasıl iadesini isteyebilirsiniz?” dediler.

Anlatmaya çalıştık, “Aldığınız beraat kararı, yıllar öncesindeki fiiller içindi. 17 Aralık ile birlikte, yeni bir suç işlenmiş oldu. Eski iddiayı da unutun, eski beraati de unutun. Şimdi bambaşka ve yepyeni bir iddia ve suç delilleri var ortada..” dedik..

Dinletemedik.

Kaba örnekler verdik.

“10 yıl önce, bir cinayetle suçlanan kişi, yargılanıp beraat etse, sonrasında bir cinayet işlese.. Yeni cinayetten dolayı yargılamayacak mıyız? Daha önce farklı bir cinayet için beraat kararı aldı diye, artık yeni cinayetten de mahkûm edemeyecek miyiz” dedik..

Anlatmakta başarılı olamadık.

Ve beklenen yaşandı..

Önceki gün, Fetullah Gülen için yakalama kararı çıkarıldı.

Adem Yavuz’lar.. Mümtazer Türköne’ler.. Gültekin Avcı’lar.. Faruk Mercan’lar ve diğerleri.

Haydi bakalım gidin şimdi mahkemeye, “2008 tarihli beraat kararı”nı gösterip, yakalama kararının kaldırılmasını isteyin bakalım..

Kaldırılacak mı o yakalama kararı?

**

Bugüne kadar dinlemediler.

Bari bugün dinlesinler.

Bundan sonrası, Gülen için çıkarılacak “îade talebi”dir, güzel kardeşlerim.

Ne kadar ABD ile kol kola olsanız da...

ABD alacağını aldı.. Ama hedefine ulaşamadı. Aynı hedefi, artık başka piyonlarla gerçekleştirmeye çalışacaktır.. Sizi de bu arada satacaktır, güzel kardeşlerim.

Ya iade edecek ya da “Gülen beyefendi, sizi bir başka ülkeye alalım”diyeceklerdir.

Değmez, güzel kardeşlerim..

Emin olun, 160 ülkede olduğunu söylediğiniz o Türk okulları da değmez, diğer çalışmalarınız da değmez..

Dersanelerin, 17 Aralık için değmeyeceği gibi..

Ne oldu, dersaneler de gitti. 17 Aralık da bitti..

Yazının devamını okumak için  tıklayınız

Ali İhsan Karahasanoğlu - Yeni Akit