Hepimiz insanız..

Hata yapmış isek eğer..

Biraz mahcubiyet duymamız, biraz geri adım atmamız lazım..

İşin kuralı bu..

İslamiyetin de tavsiyesi bu..

Mantığın da emri bu!

Cemaate mensup karı koca, AK Parti Samsun Teşkilatı’na sızmışlar.

Sızın..

Hiç itirazım yok..

Hayatımda hiçbir partiye üye olmadım.

Ama ben olmazsam, o olmazsa, şu olmazsa.. Siyaseti kim yapacak?..

Girin; siyaset yapın.. Eyvallah!

Ama lütfen yani..

2012 yılında, iki bine yakın avukat, hakimlik-savcılık imtihanına giriyor. 

O kadar avukat içinden..

AK Parti Samsun Teşkilatı’ndaki “koca” birinci olmuş.

Karısı da ikinci olmuş.

Sonra?

Hani bir mahcubiyet..

Bir özür.. Bir “hata ettik” beyanı..

Hiçbir şey yok..

Kendilerinin çaktırmadan ellerinde tuttukları (Taraf vb.) medya grupları da dahil olmak üzere..

Pişkin bir şekilde..

“Vay canına.. AK Partili yöneticiler, hakimlik sınavında ful çektiler” haberi yapıyorlar..

La havle vela kuvvete!

Bre insafsızlar..

Maharet, “AK Parti yöneticiliği”nden kaynaklanıyor olsa.. 

AK Parti yöneticisi olan, daha başka onlarca avukat, hiç sektirmeden o imtihanda aynı başarıyı gösterirlerdi..

Tılsım; AK Parti yöneticiliği değil ki..

Ya ne? Maharet nerde?

“Gülen grubuna bağlı olma”da..

Gülen grubuna bağlı iseniz.. Puanınız zirve yapıyor..

Gülen grubundan değilseniz, AK Parti yöneticisi de olsanız, başarınız kendi becerinize kalıyor..

(Samsun’daki kardeşlerimizin haklarını yemeyelim.. Medyada bu üstün başarıları haber olunca.. Ne olur olmaz diye düşünerek olsa gerek, yazılıda ikinci olan Atanur bacımız sözlüye katılmamış. Yazılıda birinci olan, kocası Ahmet kardeşimiz de, sözlüde başarılı olamamış.. Veya işin cılkı çıkacak düşüncesi ile, başarılı sayılmamış! Ve hakimlik-savcılığa geçememişler!)

“İki isimle, Gülen grubunun sınavda bir şaibe oluşturduğu sonucuna nasıl varabilirsiniz? Haksızlık etmeyin” diyeceksiniz.

Haksızlık tabii ki etmeyelim..

Etmeyiz de..

Onun içindir ki, bu kardeşlerimizin yaptıkları apaçık yanlış hareketi, onları rencide etmeden nasıl yazalım diye, ne kadar düşündüğümüzü bir bilseniz..

Düşündük ama..

Çıkamadık işin içinden..

“Olur mu, bu kadar da olur mu?” diyerek, hayretler içinde kaldık..

İki bin civarındaki avukattan üçüncü sırada başarılı olan kardeşimize baktık..

O da, İzmirli bir avukat kardeşimiz.

İsmet Ünsal..

O kardeşimiz ne yapmış?

93.5 puan alan Ahmet ve 93.2 puan alan Atanur’dan sonra 93.1 puanla üçüncü olmuş ama..

O da mülakatta başarısız olmuş..

“Bu kardeşimizin Gülen grubu ile ilgisi ne ki?” diyeceksiniz.

Peki, onu da söyleyelim..

30 Mart belediye seçimlerinden hemen dört gün önce..

İzmir’de bir grup Gülen grubuna bağlı işadamı, Tayyip Erdoğan’a tazminat davası açmış.

Demişler ki, “Başbakan Erdoğan’ın, Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi’ne yönelik sözleri, bu davaya gönül vermiş kişileri incitmiştir. Her birimize 3’er bin lira tazminat ödenmelidir.”

Avukatları kim?

Bildiniz değil mi?

Binlerce avukatın içinden 3. olup, sonra mülakatta başarısız olan İsmet Ünsal kardeşimiz!.

Sınavın dördüncüsü ile beşincisi kim?

Tesadüf bu ya..

İkisi de Kahramanmaraş Barosu’ndan..

Hatta bir tanesi, AK Parti ilçe teşkilatına da girmiş..

Ancak, bu iki kardeşimiz şu an yargı mensubu..

Görev yapıyorlar..

Her ne kadar sınavın iptali için soruşturma devam ediyorsa da..

Yargı mensupluğu görevlerini sürdürenlerle ilgili olarak, sadece “tesadüf”ü hatırlatalım, aynı ilden iki avukattan birisinin 93, diğerinin 92,8 puan alarak dördüncü ve beşinciliğe yerleştiklerini belirtelim..

Sadece bu değil tabii. Daha çok bilgi var da.. Yazamıyoruz..

Kısacık bir bilgi verelim: Bu iki avukat kardeşimiz, yerel basına intikal eden haberlere göre, aynı kişilerin avukatlıklarını yapıyorlarmış.. “Tesadüfün böylesi, ne yaparsınız” deyip, geçelim..

92.5 puanla altıncı sırada başarılı olan Tülay Ardıç kardeşimiz ne yapmış?

Mülakatta başarısız olmuş..

Niye ki acaba?

(Bodoslamadan konuya girdim.. Aslında yazılıda çok başarılı oldukları halde, mülakatta başarısız olmalarının sebebi, planın deşifre olmasından kaynaklanıyor. Yazılı imtihan yapılıyor. Ardından karı kocaların benzer puan aldıkları medyada yer alıyor... Mülakatta da; ister istemez, tedbir alınıyor.. “Yazılıda medyanın diline düştük. Sözlüde de aynısı olmasın” diye, bazı işleri göstere göstere yapma cesaretinden vazgeçiliyor. Onun içindir ki, yazılıda yüksek puan alanların birçoğu, ya sözlüye girmiyor ya da başarısız oluyor.) 

yazının devamı için tıklayınız