Hayretler içinde kalmıştım..

Adamın dediği, özetle şöyle idi: 

“Halkbank, zarara uğratılmıştır. Aslında % 3 komisyon alabileceği transferler için, Reza ile % 1.5 komisyon üzerinden anlaşmışlar. Halkbank’ın kaybı var. Kamunun kaybı var!”

Rüşvet çarkı denilen..

Katrilyonluk yolsuzluk denilen şey..

Gele gele, bir komisyonun yüzde 1,5 mu, 3 mü olacağı noktasına dayanmıştı..

“Bre insafsız.. Bre akılsız..” demiştim kendi kendime..

Ne komisyonundan bahsediyorsun sen?

ABD yasak koymuş.

Sen de o yasağı uygulamak için benim vergimden aldığın maaşla, ABD menfaatlerini gözeterek, yasağı delmek isteyenlerin peşine düşmüşsün..

İran’a nakit para gönderilmesi yasak..

İran’a nakit para gönderilmesi yasak ise..

Ne komisyonundan bahsediyorsun sen?

İyi yine, % 1.5 komisyon alınmış..

Seni dinleselerdi.. ABD’nin yasağını uygulasalardı.. % 1.5 komisyonu da alamazlardı.

Çünkü nakit parayı İran’a göndermenin imkanı yoktu!..

ABD anında bloke ediyordu..

Bloke edilen paradan, Halkbank nasıl komisyon alacaktı?

Söyle de bilelim, Türkiye’den maaş alıp, ABD menfaatleri için soruşturma yapan polis müdürü!

“Polis müdür yardımcısı, belki bu işlerin inceliğini bilmiyor.. Müdürü, savcısı mutlaka, işin farkındadır” diye düşünüyordum.

Cumhuriyet’e röportaj veren Savcı Celal Kara, iyiniyetli tüm bu düşüncelerimi boşa çıkardı..

O da aynı mavalı okudu..

Fakülte mezunu değil, bir bakkal dükkanı işleten kişinin bile söylemekten kaçınacağı şu laflara bakın..

Ve nasıl kirli bir darbe sürecini atlattığımızı anlayın..

Savcı Kara anlatıyor: 

“İran açısından bir kayıp yok. Onlar bu parayı ambargodan kaçırıp ülkelerine transfer edebilmek için yüzde 10’a yakın miktarını feda ediyor. Ve bunu açıklarken ‘Burda asıl sizin ülkeniz ve bankanız zarara uğradı’ diyor. Gerçekten de bankanın kasasına girmesi gereken para, ‘komisyon’ adı altında şahısların cebine rüşvet olarak gidiyor. Uluslararası arenada da ambargoyu delmek için devlet görevlilerinin böyle yakışık almayacak metotlar kullanması da ülkenin itibarını zedeliyor.”

Şimdi gelin, bu savcının sözlerini itibar edin.

Adam durduğu yerde, bir saniye duramıyor.

Hem diyor ki: “İran açısından bir kayıp yok.” Bir cümle sonra diyor ki: “Yüzde 10’a yakın miktarını feda ediyor.”

Şimdi taa Pensilvanya’daki zattan.

Burdaki mensuplarına kadar.

Bir senedir kafamızda boza pişiren herkese soruyorum:

Sizin “Yolsuzluk” dediğiniz şey bu muydu?

Sizin kılavuzunuz bu adam mıydı?

Yazıklar olsun size..

Adama bakın.

“İran’ın kaybı yok” diyor..

Ardından “% 10’u zaten feda etmişlerdi” diyor..

Gülen grubu, ne dediğini bilmeyen bu adamın kılavuzluğunda, bu ülkede kaos oluşturmaya kalktı.

İnsanlara karalar çaldılar. 

Alnı secdeli insanlara, çamur atmaya kalkıştılar..

Sizlerde bir gram ahlak varsa, bu röportajdan sonra.. Bu itiraflardan sonra..

Ekonominin e’sinden habersiz bu savcının açıklamalarından sonra..

Haksızlık ettiğiniz Başbakan’ın, gider ayaklarını öpersiniz..

Eğer bir gram ahlakınız varsa!

Hukuk fakültesinde, iktisat dersinden nasıl geçtiğini anlayamadığım, kaç puanla geçtiğini açıklarsa, memnun olacağım bu savcı..

“Gerçekten de bankanın kasasına girmesi gereken para, ‘komisyon’ adı altında şahısların cebine rüşvet olarak gidiyor” diyor..

İnsanı resmen deli ediyor..

Bırakın fakültedeki iktisat dersini..

Bakkal hesabından haberiniz varsa söyleyin..

Bakkal hesabını bile boşverin..

Asgari ücretle evini geçindiren bir aile babasının yaptığı hesap kadar bilgi sahibi iseniz söyleyin..

ABD yasağı koymuş..

İran’a nakit para gidişi yasak.

Yollamaya kalkıldığında, bloke ediliyor.

Bu şartlar altında, “bankanın kasasına girmesi gereken para”dan neyi kastediyorsunuz siz? 

Bankanın kasasına, nasıl girecek para?..

Bir anlatın da öğrenelim..

Yoksa banka derken..

Halkbank’ı değil.. Türk bankalarını değil..

Bank of America’yı mı kastediyorsunuz..

Amerika’nın bankalarını mı kastediyorsunuz siz?

Karşısındaki sözümona 30 yıllık gazeteci.. Gazeteci ama.. Adamda kafa yok..

Soramıyor savcıya: 

“Reza olmasaydı.. Sizin yolsuzluk dediğiniz, gerçekte ise ABD’nin eşkıyalığını dolanmak için üretilen o çözüm olmasaydı.. Halkbank’ın kasasına tek kuruş girecek miydi? Girecektiyse, nasıl girecekti?”

Anlatsınlar da bilelim..

yazının devamı için tıklayınız