İzleyen herkes, ne kadar taraflı, hatta ne kadar HDP’li olduklarını bir dakikada anlıyor.

“HDP’li” de demeyelim buna..

Açıktan “PKK’lı” diyelim..

Kimden bahsediyorum?

CNN Türk’ten...

Pazartesi sabah, Ebru Baki’nin programında, dakikalarca şunu tartıştılar: “AK Parti, ekonomik vaadlerinde 7 Haziran’a göre değişiklik yaptı ama.. Bu değişikliğin kaynağı nerde?”

Bunlara ne denir?

Tamam küfür etmek bize yakışmaz..

Ama CHP seçim vaadi açıklarken.. Tek başına iktidara gelme ihtimali hemen hemen sıfır olan bir parti, işkembeden sallayıp.. Kat kat fazlalarını müjdelerken(!).. 

“Kaynak nerde” diye sormayanlar..

Şimdi..

Bugüne kadar vaad ettiği hemen her şeyi gerçekleştiren AK Parti’ye soruyorlar: 

“Kaynak nerde?”

Ben de bunlara soruyorum: “Sizde akıl nerde?”

O programda.. 

Deniz Zeyrek diye biri var ki.. Tam zırva!

“Daha iki ay önce asgari ücreti 1.000 TL’ye zar zor çıkarttılar. Şimdi iki ayda ne değişti” diye soruyor.. 

Aklı sıra kafa buluyor..

Bre hokkabaz..

İki ay önceki, işçi için değil, memurlar için olan toplantı idi.

İşçilere Haziran ayında verilen zam ise, 2014 Aralık ayında belirlenmişti.. 

İki ay önce değil..

Bir itirazları daha var: 

“AK Parti asgari ücreti yükseltmeyi niye vaad ediyor? Hani asgari ücretin artması, hükümeti ilgilendirmezdi.. İşverenleri ilgilendirirdi? Hükümetin de değil, işverenlerin zararına bir şeydi!”

Görüyorsunuz değil mi, dansözleri..

Ekonominin gerçeklerine göre,makul olanı söyleyeni de eleştiriyorlar..

Sonra..

Hükümeti devirmek için, kendi zararına olduğu halde.. Astronomik zam tekliflerine karşı sessiz kalan işverenleri, adeta cezalandırmak için, hükümetin “Kısmen de olsa, kabul ettim gitti” restini de eleştiriyorlar..

Şimdi; durduğu yerde durmayan bu döneklere ne denir?

“Hoştun ordan, hoştun!”

Nezaket başka bir şey..

Ali Babacan, bunların her türlü edepsizliğine karşı..

Nezaketi elden bırakmayan bir siyasetçi... 

Asgari ücretin 1.300 TL’ye çıkarılması konusunda.. Bu rüzgar güllerine kapaklık bir açıklama yapmış..

Babacan’ın açıklaması şöyle:

“Asgari ücret özel sektör ve üretim maliyetleriyle de ilgili bir konu.. ‘İşverenle işçi arasında konuşulup anlaşılıp bu şekilde ortaya çıkması gereken bir rakamdır’ demiştik. Fakat siyasi partilerden çok farklı rakamlar geldi. Baktık iş dünyasından da bir tepki yok.”

7 Haziran öncesinde de, “Asgari ücret artışı işvereni ilgilendirir.. Artması işverenin aleyhine.. Artış halinde, daha fazla vergi toplanacağı için, aslında hükümetin de işine gelir” deniliyordu..

AK Parti, asgari ücreti 1.300 TL olarak vaad ettikten sonra da.. Dün Babacan, yine aynısını söylüyor..

Ama “hav hav” zırlayanlar..

“Artırırsak, işverenler zora düşen, denge bozulur” denildiğinde de havlıyorlar..

“Rakiplerimizin söylediği kadar değil ama.. İşverenler de itiraz etmediklerine göre.. Haydi biraz artıralım..” denildiğinde de zırlıyorlar.. (“Az artırdınız” deseydiler, tutarlı olurlardı. Ama “Az artırdınız” demiyorlar. “Nereden bulacaksınız? Dün artırmadığınızı şimdi niye artırıyorsunuz” diyorlar. Yani patronların, “CHP vaad etsin. Nasıl olsa iktidar olamaz. Ama bu vaad ile kandırılan seçmen, AK Parti’yi devirirse, işimize gelir” uyanıklığı ile itiraz etmediği asgari ücretin yükseltilmesi teklifine..  AK Parti yanaşınca.. CNN Türk gibiler de.. Hemen patronların borazanlığına soyunup, “Nerde kaynak” diye soruyorlar.. İtirazım, buna!)

Aynı ikiyüzlü tavır..

Dış politikada da sergileniyor..

AK Parti, “Sıfır sorun” demişti ya..

Zır zır havlıyorlar..

“Sıfır sorun denildiği halde, Suriye ile, İran ile, şunla bunla hep kavgalıyız..”

Haydi kavgalı olduklarımızı kabul edelim..

İyi de..

Rusya ile düne kadar çok iyiydik..

Peki bu iyiliği, bu arkadaşlar övgü ile mi, yoksa yergi ile mi karşılıyorlardı?

Tabii ki yergi ile..

Hepsi havlıyordu: “Putin ile aranızda ne var? Putin ile niye bu kadar kankasınız?”

Amaçları, ilkeli bir dış siyaset değil..

Her şeye havlamak üzere kurgulu idi..

Nitekim.. Çok sürmedi..

Ciddi ve ilkeli politika izleyen.

Dürüst ve ülke menfaatini önceleyen.. 

Milli bir politika izleyen Tayyip Erdoğan..

Rusya sınır ihlali yaptığında..

Kankalığı falan hepsini rafa kaldırıp.

“Adam gibi adam” olduğunu ispatlayıp.

Anında restini çekince..

“Bir daha olmasın. Büyük zarara uğrarsınız” restini çekince..

Bakalım o havlayanlar ne yapacak?

Ben size müjdeleyelim..

Düne kadar “Putin ile niye bu kadar kankasınız” diyenler. Şimdi şunu diyecekler: “Sıfır sorun diyenler, bir tek Putin ile aralarını iyi tutabilmişlerdi. Şimdi onunla da arayı bozdular!”

yazının devamı için tıklayınız