İtirazlara pratik çözümler:Uyum yasalarında neler olmalı?

  • GİRİŞ24.04.2017 10:04
  • GÜNCELLEME24.04.2017 10:04

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başlayalım..

Dünkü TBMM konuşmasında da tartışmalara sebeb olan sözler sarfetmiş. 

TBMM Başkanı’na dönerek, Kemal bey şu cümleyi kullanmış:

“Sayın Başkan, siz yeni rejimde sayın cumhurbaşkanına vekalet edemeyeceksiniz. Yeni sistemde sayın cumhurbaşkanına seçilen değil atanan biri vekalet edecektir.”

Yıllardır ülke siyasetini yakından takip ediyoruz.

AK Parti’yi de, iyi-kötü tanıdığımı sanıyorum.

Kılıçdaroğlu’nun kastettiği tarzda bir icraatı, AK Partililerin aklından bile geçirmediklerinden eminim.

Hayatı “atanmışlar yerine seçilmişleri tercih” ile geçen bir siyasi çizgiye, bu isnat çok haksız bir suçlamadır.

Suçlama şu: Milletvekili adayı olsa, seçilemeyecek birisini, Cumhurbaşkanı kendisine yardımcı yaparak, duruma göre cumhurbaşkanlığına vekalet de ettirecek.. 

Cumhurbaşkanı’nda da, AK Parti’de de böyle bir planın olmadığına eminim..

Öyle ise; şu yapılsa, bu eleştirinin önü kapansa, kötü mü olur?

Nasıl olsa önümüzdeki aylarda yoğun çalışmalarla, uyum yasaları çıkartılacak.

Bu kapsamda, “Cumhurbaşkanı kendisine 1500 tane yardımcı seçebilir” eleştirisini de dikkate alarak..

Uyum yasalarında “Cumhurbaşkanı yardımcıları” için sayı belirlense..

“En fazla 4 tane olacak” gibisinden..

Bir de, “Cumhurbaşkanı’na vekalet edecek yardımcı, TBMM üyelerinden seçilir” diye bir ekleme yapılsa..

Sakıncası ne olabilir?

Tek sakıncası olabilir..

TBMM üye sayısı 600’den 599’a düşer..

Ama CHP’lilerin önemli itirazlarından birisi, kıvrak bir çalım ile ekarte edilmiş olur..

Zaten mevcut anayasa değişikliğine göre, yardımcıların ve bakanların bir kısmının veya tamamının TBMM’den seçilme imkanı var..

Bu imkanın; vekalet edecek yardımcı için uyum yasaları ile zorunlu hale getirilmesi çok mu zordur?

Hiç sanmıyorum..

Çünkü AK Parti’nin bu konuda, gizli bir ajandası olmadığına inanıyorum..

Böyle bir adım ile, CHP’nin ne kadar anlamsız konuları kendisine devasa sorun yaptığı da, ispatlanmış olacaktır.  

CHP’nin bir itirazı da..

Anayasa değişikliği ile, bakanlara sadece yazılı soru yöneltilmesi..

Sözlü sorunun kaldırılmış olması..

Aslında sözlü soru kaldırılmış değil.

Sadece anayasada düzenlenmemiş..

Her şeyin anayasada düzenlenmesi diye bir zorunluluk olmadığına göre..

Uyum yasalarına, buna yönelik bir madde konulabilir. 

Arzu eden bakanların, sözlü sorulara da cevap vermek üzere meclise gelebileceklerine yönelik bir düzenleme yapılabilir..

“Sözlü soru” hakkının anayasaya konulmamasının büyük bir yanlışlık olmadığına (çoğu defa zaten bakanlar, ‘Yazılı cevaplayacağım’ diye geçiştiriyordu) inanıyorum ama..

Hani Mimar Sinan’ın Selimiye Camii minaresi için bir kıssası vardır ya.

Çocuklar gelmişler, “Bu minare eğik” demişler..

Gereksiz tartışmayı bitirmek için, Mimar Sinan bir halat ile, minarenin çekilerek düzeltilmesini önermiş..

Çocukların itirazı böyle çözüme kavuşturulmuş ya..

Aynı şekilde, CHP’lilerin, “TBMM, bakanları denetleyemeyecek” şeklindeki itirazları da karşılanmış olur.. 

Yazılı soru anayasada düzenlenmiş..

Sözlü soru imkanı da, uyum yasalarında düzenlensin..

Zararı yok, haksız ve mesnetsiz bir itirazı deşifre edeceği için, faydası bile var..

Laikçi kesimin Kutlu Doğum Haftası’na yönelik itirazlarına pratik bir çözüm teklifi ile devam edelim.

Emin Çölaşan’ından tutun, Sözcü’nün diğer yazarları... Maocu Aydınlıkçılar.. Kemalist Cumhuriyet yazarlarına kadar..

Ve daha nice niceleri..

Hayatlarında bir defa bile olsa, “Mirac Kandili’nde iki rekat namaz kılayım” dememiş olsalar da..

Mevlid kandilinde, “Bugün olsun, ahiret için bir şey yapayım” diye düşünmeyenler..

“Kutlu Doğum Haftası’nın nisan ayına sabitlenmesinin arkasında FETÖ vardır. Bu değiştirilsin” diyorlar ya..

FETÖ’nün bu konuda bir dahli olduğuna inanmıyorum ama..

Kutlu Doğum Haftası’nın nisan ayında sabitlenmesinin arka planında dini bir zorunluluk da olmadığına göre..

Bu arkadaşların teklifini kabul edelim..

Kameri ay esası ile, Kutlu Doğum Haftası’nı ilan edelim..

Ama..

Nisan ayına sabitlenmesine itiraz edenler de..

Bu kutlamalara katılma sözü versinler..

“Size ne, ister katılırız, istersek katılmayız.. Bize zor mu kullanacaksınız” diyorlarsa..

O zaman bıraksınlar, istediğimizi yapalım.

Biz neyi ne zaman kutlayacağımızı, laikçilere mi soracağız?

Yanlış anlaşılmasın..

Önerilerim, karşı taleplerin haklılığından, benim korkaklığımdan veya yan çizmemden kaynaklanmıyor..

Muhataplarımızın, “itiraz etmiş olmak için” itiraz ettiklerini ispatlama babında öneriyorum..

Dahası, itirazların bizlere de bir zararı olmadığına inanıyorum.

Haksız mıyım?

Yorumlar3

  • aslanbey 6 yıl önce Şikayet Et
    1- cb yardımcısının meclisten olması hiç iyi olmaz. o zaman parti teşkilatının talepleri bitmez 2- sözlü soru önergesini yasaya koymak yerine. uygulamaya koymak daha mantıklı. nasılsa mecbur diyerek saçma sapan alakasız sorular yöneltilmez. 3- Kutlu doğum fikri hoşuma gitti
    Cevapla
  • Mehmet Yucesoy 6 yıl önce Şikayet Et
    Guzel fikir. CB yardimcisi bakanlar kurulunun icinde olmali, sayisi belli olmali, iclerinden herhangi biri CB'nin onayi ile vekalet edebilmeli, her seferinde iclerinden farkli birisini secebilmeli, bu yardimcilar aile uyelerinden secilmemeli.
    Cevapla
  • Duyarlı Vatandaş 6 yıl önce Şikayet Et
    Bence fikirler güzel,amaç üzüm yemek.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat