Cumhuriyet’çiler söylesin, utanç verici olan hangisi?

  • GİRİŞ25.07.2017 09:35
  • GÜNCELLEME25.07.2017 09:35

Cumhuriyet’çilerin yargılamaları, dün başladı..

Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ile ilk tanışmam..

İstanbul’da Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Siyasi Şube olarak hizmet verdiğini, birçok kişinin anılarından okuduğum..

Benim de..

Akit gazetesinin ilk yıllarında (1995-1997 yılları), gazeteye açılan davalar için gittiğim..

Eminönü’ndeki adliye binasında olmuştu..

Cumhuriyet gazetesi, Akit’e dava açmış..

Biz de duruşmayı beklerken..

Cumhuriyet’in hem yazı işleri müdürü, hem de avukatı olan Fikret İlkiz ile laflıyoruz..

Hiç unutamam...

Solcu söylemlere sahip kibar kibar insanların, bir anda farkına bile varmadan, nasıl despotlaşabildiklerini Fikret İlkiz’in şahsında yaşamış, görmüş, tanımıştım..

Demokrat söylemli..

Hümanist anlatımlarda bulunan..

“Despot”ça bir bakış açısına soyunacağı konusunda % 1 bile ihtimal veremeyeceğiniz bu kibar hukukçumuzla sohbetimizde..

“Başörtü yasağına siz Cumhuriyet gazetesi olarak niye destek veriyorsunuz ki.. Demokratsanız, emekçilerin yanında iseniz.. Bu yasağı savunmanızın ne gerekçesi olabilir ki? Elbirliği ile, bu yasak kaldırılamaz mı?” teklifinde bulunmuştum..

O hukukçu zatın, ne dediğini tahmin edersiniz?

“Başörtü yasağı, bugün de yarın da, öbürsü gün de kalkmaz. Kaldırılamaz..”

Karşı cevabımda, “Bugün olmasa, yarın olmasa da.. Belki birkaç yıl, ama benim tahminim en geç 10 yıl sonra da olsa, bu yasak kalkar, devam edemez.. Niye ısrar edeceksiniz ki? niye yasakçılıkta inat edersiniz ki?”

 Benim 10 yıl tahminim tutmadı..

O tarihten, yaklaşık 15 yıl sonra, başörtü yasağı kalktı..

Ama benim hafızama, sosyal demokrat da olsa, hümanist söylemler sahibi de olsa, Kemalist solculardan, özgürlük beklenmeyeceği tespiti, kalın harflerle kazındı..

Kimbilir, iddianamedeki suçlamalara karşı yaptıkları savunmalarında haklılar ise..

“Biz FETÖ ile anlaşmadık. Yaptığımız yayınlarda, FETÖ’ye yardım amacımız yok” savunmasında samimi iseler..

Emniyetin, savcının böyle bir niyeti olmasa da..

Belki ilahi adalet gereği..

Başörtülü kızların ahını aldıkları için..

Başörtülü kızların akıttıkları gözyaşları sebebi ile.. Cumhuriyet yöneticileri, yazarları, şimdi sanık sandalyesine oturmuşlardır..

Ne demiş atalarımız, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..”

Bana sorarsanız..

Cumhuriyet de..

Yazarları da..

Onlarla birlikte hareket edenler de..

Yaşanılan süreçlerde, hep aynı despot kafadalar..

20 yıl önce, “Basın özgürlüğü, basın özgürlüğü” diye tepindikleri halde..

O tarih itibari ile daha yeni yayın hayatına başlamış Akit gazetesine dava açan, onlardı.

Akit, Cumhuriyet gazetesinin onlarca hakaretine karşı, tek bir dava açmadığı halde..

Onlar; yazarları ile, gazete yönetimi ile, sayısız davalarla, Akit’i susturmayaçalıştılar..

Sadece Cumhuriyet değil.. Yazarları değil..

Dün Cumhuriyet yöneticileri ve yazarları için özgürlük isteyen yandaşları da..

Çağlayan Adliyesi önünde fotoğraf veren Sezgin Tanrıkulu da.... 

Umut Oran da.. 

Barış Yarkadaş da.. 

Hepsi, Akit’e dava açan, dolayısı ile “basın özgürlüğüne inanmayan” kimlikler..

Yanlarındaki Alman milletvekillerine kadar.

Diyeceksiniz ki, “Alman milletvekilleri de mi Akit’e dava açtı?”

Yok, onlar henüz dava açmadılar ama..

Milletvekili oldukları Almanya’nın içişleri bakanı, iki satırlık yazı ile, 2005 yılında Akit’in Almanya baskısını sonlandırdı..

Onlar, onların o tarihteki seleflerinden tek bir kişi, “Bir gazeteye böyle keyfi işlem yapılamaz” demedi..

Şimdi kalkmış gelmişler Türkiye’ye..

Cumhuriyet’in yöneticilerine karşı açılan davada, “Basın özgürlüğü” diyorlar..

Kim inanır bunlara?

Kim güvenir, bunların samimiyetlerine?

Bir somut olayı da hatırlatayım..

Tarih 1999..

Ahmet Taner Kışlalı, Ankara’da şaibeli bir bombalı saldırıda hayatını kaybetti..

Cumhuriyet gazetesi ne yaptı dersiniz?

Bombalı saldırının faili olarak, direkt Akit’i gösterdi..

Öyle teorik suçlama falan değil..

Dün hakim karşısına çıkan Hikmet Çetinkaya’nın köşesinden..

“Akit gazetesinin binasında silahlı kişiler var. Bina basılıp, herkes gözaltına alınmalıdır” diyecek kadar..

Gözü dönmüş bir saldırganlıkla...

Bir gazeteyi suçladılar..

Gerçekten de..

Bir gün sonra..

Emniyet yüzlerce polis eşliğinde..

Akit’in binasını bastı..

Bodrumundan tavan arasına kadar her yeri milim milim arandı..

Bunları “Oh olsun” mantığı ile yazmıyorum.

Vız gleri, tırıs giderler..

Ama yeni nesle, ibret olsun diye hatırlatıyorum.

Hem bilsinler..

Hem de, bunların süslü laflarına kanmasınlar..

“Biz basın özgürlüğü istiyoruz. Bizim terörle falan işimiz olmaz. Bizim yasakçılıkla işimiz olmaz” edebiyatına aldanmasınlar..

“Gazetecilerin yargılanması haberdir... Haber olarak yer almaması utanç vericidir..” yorumlarına kendilerini kaptırmasınlar..

Bunlar, başörtülü kızlara gözyaşı akıtan, yasakçılardır..

Bunlar, tek işi gazetecilik olan meslektaşlarına, durduk yerde “terörist” yaftası yapıştırmaya kalkan müfterilerdir..

Bunlar, yorumları ile susturamadıkları meslektaşlarını, dava açıp susturmak isteyen despotlardır..

Bunları iyi tanıyın..

Bunların süslü laflarına aldanmayın.

Ali Karahasanoğlu/Yeniakit

Yorumlar2

  • kaptan 6 yıl önce Şikayet Et
    yazar kardes yerden göge haklisin lakin bizde öyle bir millet varki futbol tutar yenisle yakar yikar ynese yakar yikar ortayi bulmasini bilmeyen ahmak bir tolum kalmis miars gibi parti konusu da öyle degilmi bir i bir köprü yapar muhalefet yikmaya kalkar oy verenleri meydna cikar yakar yikar demezki yahu niye yikma derdindeyiz cok mu kazik bir ihale olmus belgele carpani cirpani mahkum ettir olmazz biz laikler cumhuriyetciler sahte atatürkcüler ingiliz ve alman mandasi biz yikilacak dedikse yikilacak sokaklari atese verin talimati ile halk sokaklarda BEYINSIZ MIYIZ BIZ SATILMIS MI millet olarak bunlari irdelemk gerek bu sol neden ülkeye neden bukadar düsman lik besliyor
    Cevapla
  • vatandaş 6 yıl önce Şikayet Et
    şuç işleyen gazetecide olsa babamda olsa cezasını çekecek ....
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat