Sıradan olayları konuşuruz..

Her gün özel aracı ile işine giden birisine..

“Şu gün niye taksi ile gittin” diye bir soru yöneltiyor oluruz..

“Sen kafayı mı yedin, adam ister özel aracı ile gider, isterse taksi ile.. Ne var ki bunda” der, geçersiniz..

Her gün Cumhuriyet gazetesi alan bir solak Kemalist, bir gün de Sözcü gazetesi alır..

“Ne var ki bunda? Ha Sözcü, ha Cumhuriyet.. Yöneticilerinin FETÖ’den yargılanmasına kadar ikiz kardeşler.. Solak adam da, ha Sözcü’yü alıp okumuş, ha da Cumhuriyet’i.. Bir şey farketmez ki!” der, konunun didiklenmesini önemsiz görebiliriz..

Ama hayatları boyunca..

Muhafazakar çizgide duran..

Özellikle de, muhafazakar çizginin, ülkücü rengine daha da yakın duran isimler..

Nasıl olmuş ise..

7 Haziran seçimleri öncesinde HDP’ye oy vermeye karar vermişler..

Dün yargılanan üç isimden örnek vereyim..

Ülkücü söyleme soyunan Turan Alkan..

Milliyetçi geçinen Nazlı Ilıcak..

Onlara kıyasla biraz daha dini söylemi baskın olan Ali Bulaç. 

Üçü de, HDP’ye oy vermeden bahsediyorlar..

Özellikle Turan Alkan ile Ali Bulaç..

Hem de FETÖ’nün Mehtap TV’sinde..

Dini konulardaki yayınları ile bilinen Mehtap TV’de..

“HDP, Altan Tan’ı İstanbul’dan aday göstersin.. Oyumuzu HDP’ye veririz” söylemi ile konuya giriyorlar..

Ardından ülkücü Turan Alkan, “Şartsız şurtsuz benim oyum HDP’ye” diyor..

Nazlı Ilıcak mı?

O da maddeler halinde gerekçelerini sıralayarak..

“7 Haziran’da oyumu HDP’ye vereceğim, çünkü..” diyerek, PKK’nın uzantısı partiye oy vereceğini deklare ediyor..

Bunun benzeri daha çok FETÖ’ye yakın isim var.

Hatta..

Doğu ve Güneydoğu’da bu yönde çok açık yapılmış propagandalar var..

Akit’te defalarca oranları yayınlandığı üzere, asker lojmanlarında, polis lojmanlarında (o tarihlerde henüz ihraçlar yapılmadığı için gerek asker ve gerekse polislerde çok yoğun olarak FETÖ’cü hakimiyeti vardı) çıkan neticeler, HDP’nin açık ara önde olduğu idi..

FETÖ’nün, bir polise, kendisine bağlı bir subaya, “HDP’ye oy vereceksiniz” demesi ve bu talimatını dinlettirmesi normal karşılanabilir ama..

Yazar seviyesinde..

Kendilerini entellektüel kişiler olarak gösteren..

Bir anlamda toplumu da yönlendiren kanaat önderleri gibi görünen isimler..

Pensilvanya’dan emredildi diye..

HDP’ye oy vereceklerini ilan ederlerse..

FETÖ’nün tabanının da..

Bu yönde oy kullanması için zemin hazırlarlarsa..

Bu çok bilmiş entellerin..

Şimdi bunu mantıklı bir şekilde izah etmeleri gerekir..

Yanlış anlaşılmasın..

Bir yazara, bir düşünüre(!) “Niye HDP’ye oy vereceğini açıklıyorsun” çıkışı yapıyor değilim..

Tabii ki istedikleri partiye oy verirler..

Tabii ki kendi özgür iradeleri ile tercihlerini yapabilirler..

Ama “özgür iradeleri” ile..

Onlar ne yapıyorlar?

O güne kadar izledikleri çizgi, PKK karşıtı, HDP karşıtı bir çizgi iken..

HDP’nin baraj geçmesi Pensilvanya’daki tereröstin işine geleceği için..

Ordan gelen talimatla..

Bu robotlar da, “Emredersiniz” deyip..

O güne kadarki tüm söylediklerini, tüm yazdıklarını inkar edercesine..

Tamamen farklı bir yönde oy kullanırlar..

Daha önemlisi bunu deklare ederlerse..

Bizim de bunu sorgulama hakkımız doğar..

Sorarız Ali Bulaç’a..

Eli kanlı terör örgütünün uzantısı olan siyasi partiye oy verme ihtimalini, dinin hangi hükmünden aldığın cevaz ile dilelndirdin?

Sorarız Turan Alkan’a..

Yıllarca HDP düşmanlığı yaparken.. Birden HDP aşkına tutulmanın sebebi ne idi?

Sorarız Nazlı Ilıcak’a..

DP, DYP çizgisinde iken.. Sonrasında FP’den milletvekili seçilmiş iken.. Bu siyasi partilere yakın durduğun her tarihte, PKK ile irtibatlı partilere uzak durduğun halde..

Ne oldu da.. 30-40 yıllık çizgini terkedip..

7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde.. HDP’ye oy verme kararı aldın?

•

Lütfen kimse aklımızla alay etmesin..

Bu kararın bireysel bir tercih olduğunu kimse iddia etmesin..

Çok açık bir gerçek ki, bunun talimatı Pensilvanya’dan geldi..

Pensilvanya’ya bağlı medyada, bu yönde oy kullanmanın altyapısı oluşturuldu..

Dindar insanlara, bunun olabilirliği yönünde fikir pompalandı..

Ve sonrasında da..

 Hayret ettiğimiz, asker lojmanında, polis lojmanında HDP’nin açık ara önde gittiği seçim sonuçları ile karşı karşıya kaldık..

Genel toplamında da..

HDP’ye baraj geçirten, AK Parti’yi ise, tek başına hükümet kurmaya yetecek milletvekilini çıkarttırmayan sonuçlarla karşı karşıya kaldık..

Hemen ardından da..

Tekrar terörist saldırılar..

Kargaşa.. Kaos.. 

Beklendi ki..

Sandık sonuçlarının devamında oluşacak istikrarsızlık ile..

Her şeye rağmen sandıktan birinci çıkan siyasi parti diskalifiye edilsin..

Hemen ardında da..

Cumhurubaşkanı makamından indirilsin..

Bu basit planı, Ali Bulaç, Turan Alkan, Nazlı lıcak göremedi ise..

Aptallıklarını ilan etsinler..

“Ben yaşlıyım. 10 tane hastalıkla mücadele ediyorum” savunması ile değil..

“Biz ne kadar aptalmışız.. Ne kadar şapşalmışız.. Bu kadar açık bir planı anlayamamışız.. Dindar görünümlü bir hareketin, ateist bir yapıya oy verme çağrısı yapmasının altındaki gizli planı kavrayamamışız.. Ne deseniz haklısınız..” diyerek savunma yapsınlar..

Biz de..

“Samimi itiraf var.. Her insan hata yapar. Bunlar da hata yapmışlar. Hatalarını da samimi şekilde itiraf ediyorlar” diyelim..

Haklarında eleştirel yazılar yerine..

Destekleyici yazılar kaleme alalım..

Ama görüyorsunuz işte..

Hâlâ burunlarının dikine dikine..

“AK Partililer anlayamamış. Biz nereden anlayacaktık” diyerek, kendilerini savunduklarını sanıyorlar..

17 Aralık’tan sonra..

Tayyip Erdoğan, seçim meydanlarında, “Bunlar haşhaşi” dedikten sonra..

“AK Partililer anlaşamamış” demenin, ne alemi var?

Erdoğan anlamış ve “Haşhaşi” diyor..

O günden sonra, siz ne yapıyorsunuz?

Haftanın beş günü Zaman’da köşe yazısı.. 

Haftanın iki günü Samanyolu Haber’de program..

Yetmedi Mehtap TV’de program..

Vur ha, vur Tayyip Erdoğan’a..

Tam 2,5 yıl boyunca..

Şimdi de kalkmışlar, “Bu örgütün gizli planını AK Parti anlayamadı, biz nasıl anlayacaktık” diyorlar.. 

Neyse ki, inanan saf hakim bulamıyorlar!

Yeniakit