Sülün Osman’ın bugünkü versiyonu!

  • GİRİŞ20.06.2019 11:16
  • GÜNCELLEME20.06.2019 11:16

“Her seçimde olur böyle basit hatalar” derken ne kadar rahat..

Oysa “Her seçimde olur” dediği hatalar..

5 tane bir parti lehine ise..

4 tane de diğer parti lehinedir..

10 tane bir parti lehine ise.. 8 tane de diğer parti lehinedir..

Ama onlarca sandıkta, hep bir partinin oyları, 350 yerine, sıfır yazılmış ise.. 

Bir olarak yazılmış ise..

Burda bir hırsızlık olduğu açıktır..

Ama muhatabımız o kadar pişkin ki..

Hırsızlığın üstünü örtüyor, “Her seçimde olur böyle küçük hatalar” diyor..

Geçiyorsunuz, geçersiz oylara.. Sayıldıkça aradaki fark hep azaldığı halde. “Benim de oylarımın bir kısmı geçersiz sayılmış, ne var bunda?” diyor..

Yine çok rahat.. Pişkin..

Binali Yıldırım ile birlikte yapacakları canlı yayın için, önce ortaya bir şey atıyor:

“Binali Bey soruları istemiş!”

Hem istediği iddia edilen, hem istenildiği iddia edilen, iddiayı yalanlıyor..

Ne beklersiniz? birazcık utanma değil mi? Bir özür değil mi?

Muhatabımız gayet rahat., “Ha öyle mi?” modunda, iftira atmamış gibi, yalan söylememiş gibi, yoluna devam ediyor..

Aynı canlı yayın için, “Moderatörle buluştunuz mu?” sorusuna..

Bir kanala çıkıp, “İsmail Küçükkaya ile 1-2 dakika görüştüm” cevabı verirken..

Bazı görüntüler çıkıp da, görüşmenin 46 dakika olduğu ortaya çıkınca “Ne var bunda” diye, yine utanmazlığı oynuyor..

Önce, “Moderatöre söyledim.. ‘Ne sorarsan sor, benim senden ne isteğim olabilir ki’ dedim” diyor..

Ardından bazı ayrıntılar ortaya çıkıyor..

Kendisi yüzünü hiç kızartmadan itiraf ediyor:

Moderatöre “Sizin ne soracağınıza karışmam ama konunun çemberi belli. İstanbul konuşulmalı, tamam ama İstanbul’da ikinci seçime niçin gidildiği de konuşulmalı. Bu en önemli mesele” dediğini kabul ediyor..

Moderatör İsmail de bunun ayakçısı..

O da diyor ki, “Ben gazeteciyim. Benim soracağım soruyu önceden benden istemek, kimsenin haddi değil..”

Sonra bakıyoruz.

Gidip görüşmüş.. Ekrem Bey’in neler soracağı konusundaki diktelerine“Eyvallah” demiş..

Pazar günü de bunu uygulamış, iptal olan seçimleri sormuş..

Bunlar.. 

Ve daha nice yalanlar..

Ve en önemlisi, “Basit” Ekrem’in Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı nitelikli dolandırıcılık davasındaki isnatlar..

Bana..

“Sülün Osman”ı hatırlattı.

Kim bu Sülün Osman?

Sempatik birisi olarak tanınıyor.. Aynen yukarda örneklerini verdiğim yalanları söylerken, çevresine gülücükler dağıtan “Basit” Ekrem gibi..

İlk vukuatını, kiracısı olduğu evin sahibini dolandırmak olarak anlatıyorlar..

Sonrasında işi geliştirmiş..

Galata Kulesi’ni satmaya kalkmış..

Şehir hatları vapurlarını.. Tramvayları satmaya kalkmış.. 

Hatta  Dolmabahçe’deki saat kulesini, Galata Köprüsü’nü satmaya çalışmış..

Nasıl mı olmuş?

Bir tanesini anlatayım..

Sülün Osman, birkaç arkadaşıyla birlikte Dolmabahçe Sarayı’nın önüne gidip bekler. Etraf kalabalıklaşınca, arkadaşları saat kulesine bakıp, kendi saatlerini ayarlarlar.. Sonrasında da Sülün Osman’a para verip, ordan ayrılırlar..

 Ne olduğunu anlamaya çalışan saf vatandaşlar sorarlar..

“Bu insanlar sana niye para veriyorlar?” Sülün Osman rahat..

“Bu saat kulesi benim. Benim saatime bakıp, saatlerini ayarlıyorlar. Bana da ücretini veriyorlar..”

Kolay yoldan para kazanma meraklısı, bir o kadar da saf vatandaşlara olta atılmıştır bir defa..

Ardından muhabbet gelişiyor..

“Çok para kazanıyorsundur herhalde..”

Sülün Osman bu!

“Kazanıyorum ama. Artık bu işi bırakmak istiyorum. Nereye kadar gidecek ki bu iş. Emekli olmak istiyorum..”

Sonrasında.

Saat kulesi saf vatandaşlara ucuz bir fiyata satılır..

Sülün Osman, toz olur..

Olayları bu eksende değişik araçlarla tekrarlanır durur..

Öyle ki, cezaevinde olduğu bir dönemde, “Alınteri ile kazanmak” diye bir konferans verdiği bile ileri sürülüyor.

Bu kadar yani!

Günümüzün Sülün Osman’ına gelecek olursak..

O da Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, nitelikli dolandırıcılıktan, şu an yargılanıyor..

Bakmayın siz, onun, “Yargılandığınız bir dava var mı?” sorusuna verdiği, “Hiç yok.. Hiç.. Emin olun hiç yok” dediğine..

Dava şu an sürüyor.

Ekrem Bey’in Beylikdüzü’nde babası ile birlikte yaptığı “Beykonakları” diye bilinen villalar..

Vatandaşlara satılırken, inşaatın önündeki binlerce metrekarelik alan da, taşınmazın devamı diye tanıtılır..

Paralar alınır.

Villalar satılır..

Sonra anlaşılır ki, ana taşınmaza ait gibi gösterilen (Sülün Osman’ın “Benim” dediği saat kulesine uyarlarsak, Ekrem Bey de, “Önümüzdeki yeşil alan bizim” demiş, ama yalan çıkmış) taşınmaz, belediyeye ait.. O villaların kullanımında olması, kanuna aykırı..

İşte bu sebeple Ekrem Bey’e açılmış, nitelikli dolandırıcılık davası..

Ne demiş atalarımız?

“Tarih tekerrürden ibarettir..”

Tarih tekerrür ediyor..

Sülün Osman saat kulesini satıyor..

Bugünkü versiyonları da, belediyeye ait arsayı, satacağı taşınmazın zorunlu parçası imiş gibi gösteriyor..

Sonra da..

Nitelikli dolandırıcılık davasına muhatap oluyor..

Ama tarihte yaşanılanlarla, küçük küçük farklılıklar da oluyor..

Sülün Osman, bir seferinde, başkasının evini satarken, yaptığı numara anlaşılıyor. Ev sahibinden ölesiye dayak yiyor..

Görünen o ki..

Beykonakları’nda müşterilerini aldatan yeni Sülün Osman da..

Bir dayak yiyecek..

Ama belediye arsasını sattığı kişilerden değil..

Pazar günü, İstanbul’un tüm seçmeninden..

Haydi bakalım, hayırlısı..

YENİ AKİT GAZETESİ

Yorumlar2

  • Vurucu 4 yıl önce Şikayet Et
    Inşaallah basacağız tokadı, alacağız seçimi...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • ylç 4 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkürler. Allah sizden razı olsun.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat