AK Parti iktidarda imiş..

Hayyt, canınızı yiyeyim ben sizin..

Tayyip Erdoğan diktatör imiş..

Hayali bile bir cihana değer..

Niçin böyle söylüyorum?

İnsanlara zulmetmek, haksızlık etmek, ezmek için mi?

Hayır..

Diktatör olsun da, şu an seçimle kabul edilmeyen yöneticiliği, diktatörlüğünden korkulduğu için kabul edilsin, o da bu vesile ile “hakkı üstün tutsun” diye söylüyorum.

Başka türlü, zalimliklere son veremiyorsunuz, hakkı üstün tutamıyorsunuz çünkü..

2002’de başbakan olmuşsunuz..

İki kızınız başörtülü.. Eşiniz başörtülü. 

Ama başörtüyü; bırakın liseleri, üniversitede bile serbest yapamıyorsunuz..

GATA’da iki tane komutan, eşinizi hasta ziyaretine bile almıyor. 

Niye?

Eşiniz başörtülü diye..

Siyasi arenada, yapılan yanlışı dile getiriyorsunuz..

“Tabii kardeşim, siz bu cumhuriyeti ne zannettiniz? Sokakta mı bulduk bu cumhuriyeti? Yok öyle, kafana göre istediğin kıyafete bürünmek.. Başbakan eşi de olsan, cumhuriyet ilkelerine boyun eğeceksin” höykürüşü ile karşılaşmışsın..

Sineye çekip, oturmuşsun..

Yıllar geçmiş..

İktidarınızın 6. yılına girmişsiniz.. 2008’de başörtüyü serbest bırakmak üzere bir adım atmışsınız.

Attığınız ile kalmışsınız.

Kapatma davasına muhatap olmuşsunuz..

Yıllar sonra.. O kapatma davasının organizatörleri kısmen de olsa devredışı bırakıldıktan sonra..

2013’te başörtüyü serbest bırakıyorsunuz..

“Zıt Erenköy” diyor, birileri..

“Sen serbest bıraksan da. Bürokrasimiz direnir” diyor, birileri..

Danıştay’a müracaat edenler.. 

Anayasa Mahkemesi’ne gidenler..

“Bir yere gitmeye gerek yok, biz yasağı sürdürürüz olur biter” diyenler..

Mesela..

İskenderun’da bir öğretmen..

Belki şehit kızı olmasaydı..

Kimsenin dikkatini çekmez, yapılan haksızlık da kapanır giderdi ama.

Mavi Marmara Şehidi Cengiz Akyüz’ün kızı olması, dikkat çekiyor..

Ankara Temsilcimiz Hacı Yakışıklı, “Bari şehidin kızına yapmayın bunu” diyerek..

Kendisine ulaştırılan bilgileri araştırıp, haberleştiriyor..

Şehidin kızına başörtü yasağı Akit’te yayınlanıyor.

Öğretmenimiz dava açıyor..

Şehidin kızı Beyza Akyüz’ü, mahkemede şahit olarak dinletiyoruz..

Annesini şahit olarak dinletiyoruz.. Bilgisi olabilecek kişileri bildiriyoruz..

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, disiplin soruşturması açıp açmadıkalrını, açtılar ise ne şekilde sonuçlandığını sorduruyoruz..

Bakanlık işin üstünü kapatıyor..

Şahitler ise, “Evet, başörtü sebebi ile mağduriyet yaşadı, tam da üniversite imtihanları öncesinde kaydını başka okula aldırmak zorda kaldı” diyorlar..

Yerel mahkeme, öğretmenin talebini geri çeviriyor, tazminat davasını reddediyor...

O red kararını bile, sırf “Sen dedin, ben dedim. Sen mağdur ettin, bak mahkeme de sana dersini verdi” türünden yeni bir kavgaya sebep olmasın diye.. Nasıl olsa, artık “başörtü yasağını dayatan kimse kalmadı” düşüncesi ile.. Haber bile yapmak istemiyoruz..

Ama o ne?

Öğretmenimiz cevval.. Hem başörtülü kıza çıkışıyor.. Hem de yaptığı yanlışı haberleştiren gazeteye dava açıyor..

Avukatı ondan cevval..

Kim avukatı?

CHP’den belediye meclis üyeliği de yapan.. Kardeşi CHP ilçe sekreteri. Eş tarafından dayısı Almus Belediye başkanı.. Yani ailecek toptan CHP’liler..

Eee.. Bu kadar CHP ilişkisi olan avukat, hiç dava kaybeder mi?

Kaybetmedi zaten..

Dosyayı İstinaf’a götürdü..

“Biz bu devletin kurucusuyuz. Biz CHP’yiz. AK Parti de kim, başörtü serbestliği de ne?” atarları eşliğinde, Tuğrul Can, Kürşat Köylü ve Nurdan Kaş’dan oluşan üç kişilik İstinaf dairesine götürmüş dosyayı..

Onlar da  kararı basmış: “Bu şekilde haber yapılmasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu anlaşılmakla..”

Vay canına sayın seyirciler..

Hani şöyle deselerdi, “Çok daha net karar vermişler” der, hiç gam yemezdim: “Siz, kendinizi ne sanıyorsunuz? 2002’de % 34.5 oy alan AK Parti’ye mi güveniyorsunuz? 2007’de % 46 oy alan, 2011’de % 49 oy alan AK Parti’ye mi güveniyorsunuz? Bu ülkede başörtü öyle siz istediniz diye serbest olmayacak. Sizlerle mücadele edeceğiz. Şu an belki serbestiyet sağlanmış olabilir ama. En azından, bu yasakta mücadele eden yoldaşlarımızı yalnız bırakmamak için, açtıkları davaları tazminatla sonuçlandırıyoruz. Hele hele, bu davadaki gibi, başörtü takan öğrenciye müdahaleyi yapan öğretmen yoldaşımızın avukatlığını, devletin kurucu partisi CHP’de uzun yıllar ailecek hizmet etmiş Bülent Akbay yapıyor ise.. Davayı kabul etmek, boynumuzun borcu.. Bizim kararımıza itiraz da mümkün değil. Haydi anca gidersiniz..”

Bunu dememiş istinaf dairesi.. 

Lafı evirmiş çevirmiş, altından girmiş, üstünden çıkmış..

“Beyza Akyüz’ün beyanlarında davacı Bülent Cengiz’in sadece kendisinin başörtüsü ile neden derse girdiği hususunda sorular yönelttiği, bunun dışında..” demiş..

Evet, evet.. İstinaf dairesi de, öğretmenin, bir kız öğrenciye, “Niye başörtü takıyorsun” diye sorduğunu kabul ediyor..

Ama “Bunun dışında bir şey yapmamış ki” diyor..

Yani, “Filistin askısına almamış, tırnaklarını sökmemiş, hatta bir tokat bile atmamış. Niye haber yapıyorsunuz ki?” demeye getiriyor..

Sanki bir mini etekli kıza, “Sen niye mini etek giyiyorsun” diye sorulsa..

“Ne var ki bunda, sormuş işte, başka bir şey yapmamış ki” diyeceklermiş gibi..

Öğretmenin manevi baskısı apaçık ortada iken.. Öğrenciye mobbing uyguladığı apaçık ortada iken..

“Bir şey yapmamış” diyerek, öğretmeni haklı buluyorlar..

Bulsunlar..

Bulsunlar da..

“Çok güzel dilekçe yazmışsın Bülent Akbay..” diyerek, istinaf müracaatını kabul ettikleri Av. Bülent Akbay’ın sosyal medyadaki şu paylaşımına ne derler acaba, merak ediyorum:

“Bulent Akbay

@bulentakbays

·27 Eyl

TELEKOM’u suudilere peşkeş çekenlerin hapse atılması için ülkede yargıçlar ve savcılar olmalı. Bakanlık Angus ithal ediyor. Adalet için Angus’ların görevlendirilmesi geçici bir çözüm olabilir mi?”

Adam direkt görevdeki hakimlere savcılara, “Angus” diyor..

Heeey.. Barolar.. 

Heey.. HSK.. 

Heey.. Savcılar..

Hakimlere savcılara “Angus” diyen bu adama, yok mu edeceğiniz tek kelime?

Yoksa.. Adana 3. İstinaf Dairesi gibi, “Bir şey dememiş ki.. Angus demiş” savunması ile, kapatacak mısınız, konuyu?..

YENİ AKİT GAZETESİ