Ne kadar ilkesizler..

Suriye rejimi Kürtlere vatandaşlık bile tanımamış..

O rejime başkaldırmışlar..

Başkaldırının bir sebebi de, “Kimliğimiz bile yok” gerekçesi..

Ayrı bir devlet kurma niyeti ile harekete geçmişler..

“Daha aşağılarda ne halt yiyorsanız yiyin, sınırımızda istemeyiz” demişiz.

Bir senedir beklemedeyiz..

Bu süre içinde..

Bir tane Allah’ın kulu çıkıp da..

“Türkiye’nin sabrını denemeyin, isterseniz” dememiş.

Bugünlerde kafasını oradan buradan çıkarıp, “Savaş istemiyoruz” diyen bir Allah’ın kulu, PYD’ye, “Ne yapıyorsun, eceline mi susadın?.. Bak bekliyorlar.. Bir gün gelir sabır taşı çatlar” dememiş.

Uyarısını yapmamış..

“Barış istiyoruz, akan su değil, kandır” diyenlerden bir tanesi, “Türkiye bekliyorsa, kan akıtmamak içindir, fazla zorlama, bir gün bardak taşar” dememiş..

Bunları somutlaştıralım..

Soyut ifadelerle geçiştirmeyelim..

Yani..

CHP’li Sezgin Tanrıkulu, PYD’ye hitap edip, “Denemeyin yani” dememiş..

HDP’li milletvekilleri, “Bakın bekliyorlar.. Bu beklemenin sonu iyi olmayabilir.. Bir an önce, ne isteniyorsa, makul olanları yapın da, daha fazla zararla çıkmayın bu tartışmadan” dememiş..

CHP’li yöneticiler, “Sonrasında bizim de içimiz yanacak.. Sindiremeyeceğimiz şeyler olacak.. Hazır Türkiye beklerken, bir an önce şu işi çözün. Türkiye Cumhuriyeti, kendi sınırları içinde silahlı unsur istemiyor. Sınır ötesinde de, ‘Ya Suriye’nin resmi askeri olsun’ diyor, ‘Ya da şu örgüt-bu örgüt söz konusu ise, onlar biraz aşağılara ikilesinler’ diyor.. ‘Güvenli bölge 32 kilometredir’ diyor.. İnin biraz aşağılara.. Türkiye topraklarında gözünüzün olmadığını, fırsat yakaladığınızda Türkiye’ye saldırmayacağınızı ispatlayın.. Barış bozulmasın..” dememiş..

KKTC Cumhurbaşkanı, “Ben Kıbrıs Barış Harekatı’na katılmıştım. Yanıbaşımda arkadaşlarım şehit oldu.. Keşke, harekat başlamadan önce, Rumlar katliamlarına son verseydi de, Türkiye’nin sabrını taşırmasaydı. Şimdi de.. PYD’ye sesleneyim, tecrübemi aktarayım.. Bakın, Suriye rejimi o bölgeye askerini yollayamıyor diye, boşluktan yararlanıp, oraya tahakküm ederseniz. Başka etnik nufüsların hakimiyetindeki yerlerde katliam yaparsanız.. Türkiye gelir, haddinizi bildirir” dememiş..

Arap Birliği, “Suriye’nin baskın nüfusu Arap. Kürtler de var ama.. Kürtlerin içinde PKK yanlıları da var ama.. Arap köylerini, Arap ilçelerini işgal ederek PYD devleti kurmanıza izin veremeyiz. Biz de veremeyiz, kendi güvenliği açısından Türkiye de izin veremez. Bir gün gelir, o silahlarınızla birlikte, sizi oraya gömer. Şu an sessiz kalıyorlar ise, size bir fırsat vermek istedikleri içindir. Kan akıtmak istemedikleri içindir. Fazla germeyin, haddinizi bilin” dememiş..

Suudi Arabistan, “Tel Abyad Arap yoğunluklu bir ilçe. İsmi Arapça.. Re’sul Ayn, Arap yoğunluklu ilçe. İsminden belli. Buraları PYD’liler silahla ele geçirirlerse.. Bunu kabul edemeyiz. Ordaki Arap kardeşlerimize ihanet edemeyiz. Bizim belki gücümüz, oraları kurtarmaya yetmez. Ama, yüzyıllar boyunca o bölgeyi yöneten Osmanlı torunları bir gün gelir, bu işin hesabını sorar.. Gelin, şu bölgede emperyalistlerin kuklası olmayın. Başkalarının toprağını, PYD olarak işgal etmeyin” dememiş.

Almanya’sı.. Fransa’sı.. Avrupa Birliği.. 

“Hiçbir devlet, BM tarafından kabul edilmiş devletlerin resmi  makamları dışındakilere silah satmamalı, bedava hiç vermemeli.. ABD, bölgedeki PYD güçlerine silah vermemeli.. Bu silahlandırma, bölgedeki barışı bozar.. Bölgede savaş çıkartır.. Bunu kabul edemeyiz.” dememiş..

Barolarımız, mimar-mühendis odalarımız, tabipler odalarımızın temsilceleri, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur. PYD’nin işgal hareketini doğru kabul etmiyoruz. Bölge insanlarına yönelik sürgün politikalarını reddediyoruz. Arap nüfusa yapılanları yanlış buluyoruz.. Bir an önce, bulundukları bölgede DAEŞ’in gücünün artık kırıldığı gerçeğini de dikkate alarak, kendi silahlarını bırakmaları gerekir. Silah ölümdür.. Silah acıdır.. Silah gözyaşıdır.. Barışa çağırıyoruz.. Herkesin barıştan beslenmesini istiyoruz” dememişler.

Kendi içimizdeki ulusalcı amirallerimiz, generallerimiz..

“Bakmayın TSK’nın sabırlı olduğuna.. Bakmayın, ABD’nin ‘Birlikte devriye atıyoruz’ açıklamalarına inanıyor gibi yapmasına..  Bakmayın, Münbiç’te aylardır oyalandığına.. Bir gün gelir, TSK ansızın tepenize iner.. ABD’ye de güvenmeyin. Rusya’ya da güvenmeyin. Suriye rejimine de güvenmeyin..” dememiş..

Ve sabır taşı çatlamış..

Bardak taşmış.

Türkiye kararını vermiş.

PYD’nin tepesine binmek üzere yola çıkmış..

Şimdi bunların hepsi birlikte..

“Savaşa karşıyız” diye naralar atmaya başlamışlar..

“Barış istiyoruz” diye yola çıkmışlar..

 “Akan kandır, su değil” demeye başlamışlar..

“Operasyonu kınıyoruz” demişler.

“Silah ambargosu geliyor, harekat durdurulmazsa, devamı da gelir” demişler..

Demişler ha demişler..

İlkesizliklerini tescillemişler..

Zirveye taşımışlar..

Barıştan yana imişler gibi algı oluştururken, “Dün durduğumuz konumu bir sorgulayan çıkar mı?” diye hiç düşünmemişler.. 

Düne kadar Türkiye içinde sahneye konulan oyun..

Düne kadar sadece HDP’lilerin sahneledikleri oyun..

Şimdi, Dünya genelinde oynanır olmuş.

Sadece PKK severlerin “Barış istiyoruz” diye attıkları çığlıklar..

Şimdi tüm dünya genelinde ikircikli ahlaksızların dilinden atılmaya başlanmış.. 

Ama filmin artık sonuna gelindi..

Kimin barıştan yana olduğu..

Kimin savaştan yana olduğu ortaya çıktı.

Barıştan yana gibi görünüp, kendi askeri gücünü acımasız gösterenlerin, savaşı fiilen yürütenlerin, yenilme ihtimali ufukta belirince, nasıl “Barış barış” diye ciyaklamaya başladıkları ortaya çıktı..

Bu gerçek, sadece bölgedeki teröristlere, savaş severlere değil.

Tüm dünya devletlerine de bir ders olacak.

ABD de bundan sonra, istediği zaman “Savaş”, istediği zaman “Barış” diyemeyecek.

Rusya da, istediği zaman “Savaş”, istediği zaman “Barış” diyemeyecek..

Türkiye, bu riyakarlığa son verecek..

İnşaallah..

 Yeniakit