Ayşe tatile çıkabilir

Londra’dan gelen telefondaki ses, “Ayşe tatile çıkabilir” diyordu..

  • GİRİŞ22.12.2014 09:37
  • GÜNCELLEME23.12.2014 09:42

Kıbrıs harekatı bu telefonla başladı. Donanmaya hareket emri verilmişti. Gemilerimiz Kıbrıs’a doğru yola çıktı.. Kıbrıs önlerine gelindiğinde komutanların kulakları TRT’deydi. Her şey olağandı. Olağan olmayan tek şey, donanmada yankılanan TRT radyodan yapılan müzik yayını idi.. Kahramanlık türküleri çalınıyordu.

Tam da Kıbrıs önlerine geldiklerinde Ayten Alpman’ın, “Bir başkadır benim memleketim” çalmaya başladı.. Ve hemen ardından da çıkartma..

Şimdi Tahşiye olayını düşünün. Burada Tahşiye operasyonu için “Ayşe tatile çıkabilir”in karşılığını düşünün, o ses Gülen’in sesidir. TRT’nin yerine Samanyolu tv’nin o malum dizisini koyun bakalım nasıl bir sonuç çıkıyor. Demek ki, basın her zaman sadece basın değildir.

Cemaat büyük ölçüde deşifre olmuş durumda.. Yargı süreci henüz tam olarak başlamadı.

Derin devletin “örtülü KİT”leri var. Paralel devletin de örtülü KİT’leri var. Daha sıra onlara gelmedi. Media ayağı Zaman ve Samanyolu’ndan ibaret değil.

Bugün paralel medianın yöneticilerinin Balyoz ve Ergenekon davası ile ilgili yazdıklarını bir kez daha gözden geçirsinler. Çünkü bu hep önlerine konacak.

Gülen’in avukatları da bugün başka basın mensuplarını suçlamak için ileri sürdükleri argümanların aksini isbat için yarın zor durumda kalabilirler.

Akılsızca işler yapıyorlar. Sosyal mediada bana yapılan hakaretlere dava açacak olsam 40 avukatın 40 gün çalışması gerekir. Sırf o hakaretler yüzünden yüzlerce kişi hapse girebilir ve ağır tazminat ödemek zorunda kalabilirler. O zaman kendilerine yardım edecek kimseyi de bulamazlar çevrelerinde.

Rahle Yayınevi’ni ziyaret ettim. Yayınevinin sahibi Mustafa Kaplan aynı gazetede yıllarca yazarlık yapan bir arkadaşım. Ziyaretin muhtevasını hem sosyal mediada ve kendi köşemde görüşmeyi anlattım. Bizim paralelciler, bu ziyareti, bugünkü davayı başlatan sürecin başlangıcı olarak anlatıyorlar. Oysa suç duyurusu, Nevzat Çiçek ve daha sonra Hasan Karakaya’nın açıkladığı gibi çok önceden olmuş. Kaldı ki, bu konuda “niye size yapılan haksızlıklar konusunda şikayetçi olmuyorsunuz” desem ne olur ki!

Bunların korkuları akıllarını zail etmiş. Ayak seslerini duydukları büyük davanın korkusu ile, bugünden, eski bir davaya ilişkin mağdurların kişisel hak arayışlarını vesile ederek topyekun bir saldırı başlatıyorlar.. Olayı basın özgürlüğü ile ilişkilendirerek dünyayı ayağa kaldırmaya çalışıyorlar.

Paralelciler önleyebiliyorlarsa, kırmızı bülteni değil, ABD’de bu paralel yapının arkasındaki CIA ve RAND corp.’un sorumluluklarının masaya gelmesini önlesinler. Bu proje sadece Türkiye’nin, AK Parti’nin ya da müslümanların başının belası değil. Oliver North olayı gibi, 25 yılda 100 milyar dolara malolan, 140 ülkeye yayılan ve gelecekte ABD’nin başını ciddi bir şekilde ağrıtabilir. İç politikada ve uluslararası ilişkilerde sorunlara sebeb olabilir.. Bu olay yeni bir IRANGATE’e dönüşebilir. Adı ISLAMGATE mi olur TURKGATE mi bilmem. O zaman Gülen’i ortadan kaybetmek isteyebilirler. Öldü, öldürüldü ya da “ülkeden ayrıldı, nereye gitti bilmiyoruz, hatta ne zaman ayrıldı, havayoluyla mı, karayolu ile mi, denizyoluyla mı ayrıldığını bilmiyoruz” diyebilirler. Bu konunun kongrede gündeme gelmesi uzak bir ihtimal değil. Vatikan bu işe müdahil olabilir. Olay yeni bir P2 vakasına, Licio Gelli vakasına dönüşebilir..

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat