Osmanlı, kan kusan Ortadoğu'yu bir vali ile yönetti

Bu aralar sadece Türkiye’nin değil bütün dünyanın dikkat ettiği ilgilendiği toprak parçası maalesef ukala İngiliz kadını Gethrut Bell’in Ortadoğu diye isimlendirdiği Mezopotamya topraklarıdır. Musul ise, maalesef bu bölgenin can damarı ana arteridir.

  • GİRİŞ20.10.2016 15:38
  • GÜNCELLEME22.10.2016 09:27

“Tarihi çarpıtarak başka bir süreç inşa etmek” işi ile meşgul olanlar, Osmanlı’nın yaklaşık 300 küsur sene süren Ortadoğu coğrafyasındaki varlığı ve misyonu ile “Tanrıyı kıyamete zorlama” senaryosu gereği İnsanları kan denizlerinde yüzdürmek pahasına Ortadoğu bölgesini işgal eden, Hıristiyan neo-conlar ve evangelistlistlerle, bölgenin tüm zenginlik kaynaklarını vicdansızca ve hayvani bir dürtüyle sömüren Siyonist emperyalistlerin varlık ve misyonunun aynı olduğunu ifade etmektedirler. 

İşte tarihi hiçbir mesnedi olmayan bu çarpıtma, ihanetin en büyüğü ve hatta ta kendisidir. Üstad Cemil Meriç; “Önce kaybolan hafızamızı yeniden inşa etmek zorundayız. Kimiz, neyiz, nasıl bir tarihin çocuklarıyız” der ve devam eder; “Türkiye Osmanlının varisidir. Ve hiçbir devletin ve ulusun sahip olamayacağı bir tarihi mirasa sahiptir. Ancak Türkiye, babasından kendisine kalan mirası çarçur eden mirasyedi evlat gibi tarihi misyonunu tüketiyor. Tam bir tarihyedi edasıyla…” 

Osmanlı Ortadoğu’da neler yapmıştı? O İlay-ı Kelimetullah aşkına çağlar kapayıp, çağlar açan cihangir insanların yaptıklarını tek tek anlatmaya imkan var mı? Yalnız şu kadarla ifade etmek gerekirse eğer, Onlar her şeyden önce adildiler. Kapitalist Avrupa gibi herhangi bir bölgeye askerle, topla, silahla, gözyaşlarına ve akıtılan kanlara rağmen girmezdi, sadece selam verip girerdi.  Nitekim Bosna savaşında bir Boşnak Milletvekili bölgeyi denetlemeye gelen Türk heyetine;

“Sizi neden seviyoruz biliyor musunuz? Siz bu bölgeye onlar gibi silahla bizleri öldürmek için girmediniz, Selam verip soframıza oturdunuz ve kardeşliğimize talip oldunuz. Sizi bu yüzden seviyoruz” demişti.            
Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’daki varlığı, 16. yüzyılın başlarındaki Yavuz Sultan Selim’in bölge üzerinde sürdürdüğü “İslam Birliği” siyaseti ile başlamış, 20. yüzyılın başlarına kadar kesintisiz 400 sene devam etmiştir. 

Osmanlı Devleti, Arabistan’ı 401 yıl, Suriye’yi 404 yıl, Irak’ı 386 yıl, Mısır’ı ise 365 yıl sadece birer vali ile idare etmeyi başarmıştır. Neydi Osmanlı’nın elde ettiği bu başarının sırrı? Nitekim asırlar boyu birer vali ile idare edilen bu sıkıntılı bölge bugün, kapitalist ve emperyalist Avrupa tarafından cetvelle bin parçaya bölünmüş, tarihi hiçbir dayanağı olmayan ve sonradan oluşturulan bir sürü yapay devletçiklerle doldurulmuştur. Bu sonradan oluşturulan devletçiklerle birlikte bölgede bulunan ve binlerce yıllık tarihe sahip olan, Mısır ve Suriye gibi devletlerin her birinin birer meclisleri, onlarca bakanları, komisyonları, başbakanları, cumhurbaşkanları bulunmaktadır. Fakat kan, gözyaşı, darbe, haksızlık, zulüm bölgeden eksik olmamaktadır. Bu yüzler ve hatta binlerle ifade edilen devlet adamları nasıl oluyor da, Osmanlı’nın bir tek vali ile bölgede tesis ettiği huzur ve güven ortamını sağlayamamaktadır. Bunun sırrı gayet açıktır. Osmanlı merkeze maddeyi ve parayı değil, insanı oturtmuş ve halka yapılan hizmeti hakka yapılan hizmet gibi görmüş, devleti yaşatmak için insanı yaşatmanın elzem olduğunu kabul etmiş ve politikalarını da bunun üzerine inşa etmiştir.

Osmanlı, hüküm sürdüğü bu dört asırlık zaman diliminde, uyguladığı millet sistemi çerçevesinde ırk ayrımı yapmamış, ve zekası nispetince herkesin yolunu açmıştır. Lübnan dağlarında koyun otlatan bir çoban çocuk eğer zeki ise, dünyaya hükmeden Osmanlı devlet mekanizmasında iki numaraya kadar yükselebiliyor ve sadrazamlık makamına oturabiliyordu. Bu durum insanlar içinde hak arama mücadelesini gereksiz hale getiriyordu. Lübnan bölgesi sadece Müslümanların yaşadığı bir bölge değildir. Ülkenin yarıya yakını Hıristiyanlardan oluşur. Dikkat edilirse Lübnan’daki bu Müslim- Hıristiyan nüfus dengesi bölgede 400 sene ordularının atlarını sulayan Müslümanlığın halifelik makamını uhdesinde bulunduran Osmanlıya rağmen değişmemiştir. Sanırım bu durum bile bölgedeki Osmanlı huzurunun bir göstergesi bir belgesi olma özelliğindedir. Nitekim bu barışı bizzat yaşamış bir Lübnanlı Maruni liderin şu açıklaması dikkat çekicidir.

“Eğer Osmanlı Sultanının yarın bize bağımsızlık vereceğini öğrensem, diz üstü huzuruna çıkar bunu yapmaması ricasında bulunurum. Çünkü bizim güvenliğimiz ve hürriyetimiz onun himayesine bağlıdır.”   
ABD’nin 1991’de körfezi işgali üzerine, dönemin Mısır Dışişleri Bakanı’nın; “Osmanlı gitti, Ortadoğu bitti” sözü aslında bölgede Osmanlı’ya duyulan özlem ve hasreti dile getiriyor. Osmanlı’nın çekilmesiyle birlikte bölgede bıraktığı boşluk, bu gün doldurulamamıştır. Meşhur İngiliz ajanı Albay Lawrence, 20. yy. başında şu kehanette bulunmuştur: “Osmanlıyı yıkacağız, ama Ortadoğu’da O’nun boşluğunu asla dolduramayacağız.”  

Vesselâm.

Yorumlar5

  • mardinli ali 7 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkürler ahmet hocam. sizi ekrandan da takip ediyorum. Allah razi olsun. Selamlar
    Cevapla
  • Mehmed KETMEN 7 yıl önce Şikayet Et
    Tarihimizi Cüneyt Arkın'ın Malkoçoğlu filmleri ile merak ettik, Mustafa MÜFTÜOĞLU, Ahmet KABAKLI gibi cesur ve yerli tarihçilerin ışık tutması ile hafızamızın bir kısmı geri geldi, Ahmet ŞİMŞİRGİL, Ahmet ANAPALI gibi araştırmacı tarihçilerimiz ile, ingilizce çevirisinden değilde bizzat membaından gerçek tarihimizi okuyarak, dinleyerek hafızamızı geri getiriyoruz. Şükür Hükümetimiz tarafından açılan Osmanlı Türkçesi kursları ile de bizzat okuma fırsatı bularak, şanlı tarihimizi ve en önemlisi ÜMMET BİRLİĞİ MİSYONUMUZU yeniden kazanıyoruz. Emeği geçen herkesden Allah razı olsun.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • habil 7 yıl önce Şikayet Et
    orada yaşayan halkın tarihine bakıp bunu gördüğü an işte o zaman bu topraklara bir daimde olsa huzur gelecektir.yoksa oradaki halkların uzun sürecek bu sürgünü devam edecektir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • doktor 7 yıl önce Şikayet Et
    bunları her müslüman yada ortadoğulu başka dinlerden insanların öğrenmesi gerekiyor.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • murat acar 7 yıl önce Şikayet Et
    hocam öyle mükemmel yazıyorsunuz ki her yazınız kısa geliyor bana. elinize yüreğinize sağlık
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat