28 Şubat… Ah O Kahrolası 28 Şubat…

  • GİRİŞ28.02.2017 07:38
  • GÜNCELLEME02.03.2017 07:15

Kötü yıllardı. Zor yıllardı ve Müslümanlar için çile dolu yıllardı. Üzerinden 21 sene geçti. Yani o gün doğan çocuk bugün 21 yaşında ve o günleri, bizim neler çektiğimizi bilmiyor. Hatırlatmakta fayda var. Nedir bu darbe realitesi? Ve neden biz bu Allah’ın belası darbe gerçeği ile on senede bir karşılaştık?

Cumhuriyet döneminde demokrasinin işleyişi sık sık askerî darbelerle kesildi. Aslında bu eski geleneğimizden dolayı Osmanlı döneminde de asker birçok defa isyan ederek yönetime müdahale etmiştir, Osmanlı padişahlarının üçte biri askerin müdahalesi ile değiştirilmiştir.1 Bu oran öylesine rastgele söylenmiş bir oran değildir. 36 Osmanlı padişahının 12’si askerî darbelerle yani yeniçeri isyanları ile devrildi bir kısmı da canından oldu. 

İşine gelmeyen bir durumla karşılaşınca “istemezük” deyip kazan kaldırmayı bir ordu geleneği haline getiren asker, sultan İkinci Mahmud dönemine kadar onlarca kanlı ya da kansız askeri darbeye imza atmıştır. Yeniçeri Ordusunun bu disiplinsiz ve eşkıya tavrı kendi sonunu hazırlamış 1826 yılında kanlı bir karşı darbe ile tarih sahnesinden koca bir ordu kalabalığı halinde silinmesine sebep olmuştur.2

            1996 senesi Türk tarihi için bir dönüm noktasıdır. Türkiye bu tarihte bir refleks göstererek kendinden beklenmeyen bir şey yaptı. Beyaz Türk denen jakoben ve kaymak tabakanın istemediği kişilere oy vererek iktidara getirdi. Halkın iktidarı ele alması Siyonizm in ve ülke içindeki uzantılarının beklemediği bu gelişmeydi. Zira halk, vitrinde bulunan ve sermaye tarafından kendisine sunulan liderlere değil, halkın içinden çıkan alnı secde gören rahmetli Necmeddin Erbakan Hoca ve ekibine iktidar yolunu açtı.

Boğazdaki villasında şampanyasını yudumlayarak nerede olduğunu bilmediği Zap Vadisi ne ağıtlar yakan statükonun temsilcileri halkın kendilerinin istediği adaylara değil de bu memleket sevdalılarına oy vermesi kaymak tabaka için hiç hoş bir durum değildi. Kökleri dışarıya bağlı bu jakoben sermayenin tüyleri diken diken oldu.

Geceleri irtica geliyor diye kâbuslarla uyandılar. Demokrasiyi ayaklar altına alıp müslümanlara karşı açık bir savaş durumuna geçtiler. Üstelik bu duruma da eski başsavcı Vural Savaş ın tabiri ile MİLİTAN DEMOKRASİ adını verdiler. Hükümetin bir açığını aradılar ama bulamadılar. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Erbakan Hoca nın ekibi tarafından denk bütçe gerçekleştirildi.

Memura, emekliye, askere, polise, işçiye cumhuriyet tarihinin en büyük zamları verildi. Emperyalist Avrupa Hıristiyan Birliği ne karşılık Asyalı devlerden oluşan D8 projesi hazırlandı. Devlette havuz sistemi oluşturularak israfın önüne geçildi. Hükümet tarafından beklenen yanlış hareketler bir türlü yapılmayınca bu kan emen kapitalist sermayenin statükocu köşe başları, ülkenin bu güzel gidişatına ancak 11 ay dayanabildi. Peki ya Sonra Sonrası malum seçimlerle halkın isteği ile iktidardan uzaklaştıramayacaklarını anladıkları hükümete geçmişte olduğu gibi bir askeri darbe daha yapıldı. 28 Şubat askeri darbesi Bu darbeden sonra iktidara hangi zihniyetin geçtiği herkesçe malum sanırım. Cumhuriyet tarihi boyunca seçimlerle işbaşına asla geçememiş olan o zavallılar zihniyet.

Gelenek bozulmadı ve bu darbeci ruh hastaları 28 Şubat dramından 11 sene sonra 27 Nisan da 2007 de bir kez daha seçilmiş hükümete muhtıra verdi yani uyardı. Ama artık Türk demokrasisi eskisi gibi kırılgan değildi ve askeri otoriteye karşı sivil bir direniş başladı. Askeri afallatan bu sivil direniş gün geçtikçe ivmesini ve hacmini hızla arttırdı. Artık bugün teğmenlerin bile kaymakam tokatladığı, Albayların başbakan tehdit ettiği, başçavuşların üniversite sınıflarını bastığı o eski Türkiye yok. Bugün karşımızdaki Türkiye, geçmişte kuvvet komutanlığı yapmış yüzbinlerce kişiye emirler yağdırmış orgenerallerin darbe yapmaya teşebbüsten rütbeleri sökülerek erliğe indirildiği defalarca müebbet hapis cezaları verildiği bir ülkedir.

VESSSELAM…

1) Erhan Afyoncu, Askeri İsyanlar ve Darbeler, s.2, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010

2) Nıcolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 5. Cilt, s.265, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2009

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat