Diyorlar ki; Atatürk Peygamberimizin türbesini kurtarmış “Yalan”…

  • GİRİŞ28.07.2017 07:24
  • GÜNCELLEME28.07.2017 23:29

Diyorlar ki; Atatürk Peygamberimizin Türbesini KurtarmışYalan”…

            Geçenlerde kendini sağda solda sanatçı diye tanıtan bir kadın yaptığı sanat ucube bir şey dedi ve tam unutulmuşken, hafızlardan silinmek üzereyken tekrar kendini hatırlattı. Tanıdınız değil mi? Gülben Ergen…

            Kendi instagram sayfasında paylaştığı saçma, sapan, garip, kuyruklu bir yalan var. efendim o paylaşım şu;

Her tarih bilmez gibi , kendini tarih uzmanı sanan Gülben Ergen güya etrafına şirin görünmek için “uyduruk” bir metne sarılmış. Şimdi biz, bu paylaşımın aslını faslını ne idüğünü anlatalım mı? Anlatalım da belki bu Gülben isimli kadın da birkaç şey öğrenir.

“Derler ki, ATATÜRK, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) kabrini yıkılmaktan kurtarmış…”

Gülben’den önce Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, çok özel eller tarafından kendisine gösterilen bir telgrafı televizyon programlarını gezerek halkla paylaştı. Ansızın gündeme bomba gibi düşen bu skandal habere göre, Hz. Muhammed’in kabrinin bulunduğu Mescidi Nebevi’nin genişletilmesi ve yıkılmak istenmesinin 1919’da da gündeme geldiğini, Atatürk’ün Suudi Kralı’na telgraf çekerek, “Vahhabiler Peygamberimizin mezarının tek bir taşına dokunurlarsa bütün orduyu güneye yığarım’’ dediğini söyledi.

Resmi haber aynen şöyle verir bu bilgiyi; Hz. Muhammed’in mezarını yıkıp yerini değiştirmek isteyen zamanın Suudi Kralı’na Atatürk’ün kendi el yazısı ve imzasıyla çektiği telgraf. Dikkatli okuyun yazıya başlarken krala sayın kelimesini kullanmıyor…

Suudi Kralı’nın dikkatine!! Tarafımıza ulaşan haberlere göre Allahın sevgili ve özel kulu, elçisi peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın kabrini yıkıp yerini değiştirecekmişsin. O Mezarın tek taşına dokunursan kurtuluş savaşını bırakır ordularımla aşağı inerim..” 26 Haziran 1919 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Sonra dendi ki, “bu Mesajın orjinali Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde saklanmaktadır.” Şimdi azıcık bir tarih bilgisine sahip olanların bile çürütebileceği bu uydurma masalın nerelerinde yanlışlık yapılmış onlara bakalım;
         1-1919 yılında ne Suudi Arabistan vardı, ne de Suudi Kralı vardı. İngilizlerin işgali sürmekteydi. Çünkü Suudi Arabistan 1932′de kuruldu.
         2-El yazısı ile telgraf çekilmez, “mors alfabesi” ile gönderilir.
         3-1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk ismini almamıştı. Daha soyadı kanunu bile çıkmamıştı. Dolayısıyla hiçbir metinde Atatürk imzası olamaz.
         4- Bu tür telgraflar hem Dışişleri Bakanlığı’nın arşivlerinde saklanır hem Cumhurbaşkanlığı hem de Dışişleri arşivi herkese açıktır. Ne ilginçtir ki şu ana kadar hiçbir araştırmacı böyle bir telgrafa rastlamamıştır.

         5-Türk birliklerinin tâââ Mekke’ye kadar nasıl gidecekleri, İngiliz idaresindeki Irak ile Fransız mandası altındaki Suriye’den nasıl geçecekleri düşünülmeden, özellikle o dönem Türkiye’sinde din ile ilgili uygulamalar bile hatıra getirilmeden ortaya atılan bu tuhaf iddia da palavradan ibarettir. Üstelik arşivlerde de bu konu hakkında tek bir belge yoktur!

Neresinden bakılırsa bakılsın, neresinden tutulursa tutulsun uydurma olduğu, düzmece olduğu belli olan bu masala gerçekmiş gibi inanan ya da inanmak isteyen o kadar çok kişi var ki…

            En başta da şu bizim tarih ve Atatürk uzmanı Gülben Ergen…

            Hazır elimiz değmişken Atatürk’ü hiç gereği olmadığı halde övmek için hakkında uydurulan yalanlardan bir kaçını da konuşalım mı? O halde buyurun;

            Yalan 2;

Hani bir resim vardır. Herkes tarafından bilinir. Bir masa etrafında yüze yakın kişi oturmaktadır ve tam ortada objektifin tam merkezinde ise elbette Atatürk bulunmaktadır. Resim şöyle servis edilmiştir halkın önüne;

“Bu masada 32 Kral 62 Cumhurbaşkanı var. Hangisi Atatürk kadar liderliği hak ediyor ve hangisi onun kadar etkileyici? Senin diğer adın da Kemal olsun…”

 Bu resmin sunuluşunda paylaşılan bilgilerin tamamı yalan ve hayal ürünüdür. Zira; 
            1- Atatürk Cumhurbaşkanlığı süresince hiç yurt dışına çıkmamıştır.

2- 94 tane dünya lideri Türkiye’ye bırakın aynı anda ayrı ayrı tarihlerde bile hiç  gelmemiştir.

3- Bu Fotoğraf 7 Kasım 1927 tarihinde Sovyetler Birliği Elçilik binasında çekilmiştir. Resimde görülenler ise elçilik binasında çalışan görevli bürokratlar ve Türk Dışişleri yetkilileridir.
            4-1927 yılında dünya üzerinde zaten yaklaşık 120 kadar devlet vardır. Fakat resmin servis bilgisinde 94 ülke liderinin aynı anda Atatürk’le aynı masada oturduğu söylenmektedir. Bu bilgi baştan sona kadar yalandır.

            Yalan 3;

Diğer fotoğraf ise bunu aratmayacak cinsten enteresan bir hikâyeye sahiptir. Bu karizma yüklemek için uydurulan fotoğrafın halka servis edilme bilgisinde ise şunlar söylenmektedir;
            “DİKKAT... Mustafa Kemal farkı. Ey millet, Eğileni merak ediyorsanız hemen söyleyelim İngiltere Kralıdır. İşte İngiltere Kralı’nın Atatürk’ün önünde eğildiği ve elini öpmek için uğraştığı sahne. İşte O AN!

Bu da koskoca bir yalandır ve çürütmek azıcık tarih bilgisi bilenler için çok kolaydır. Zira; 
            1- İngilizler’de kültür gereği saygıdan ötürü “el öpme” adeti yoktur. Sadece bayanların eli öpülür.

 2- Fotoğrafı renklendiren Ateş Akkor ve Engin Gökdeniz yaptıkları açıklamada o adamın herhangi bir adam olduğunu, vatandaş olarak meramını anlatmaya geldiğini söylemiştir.
            3- Fotoğrafın çekildiği tarih 1927 senesinin ilkbahar başlarıdır. O tarihlerde ise Türkiye’ye İngiltere kralı gelmemiştir. HATTA HİÇBİR İNGİLİZ YETKİLİ GELMEMİŞTİR

 

Yalan 4

TOKYO Camii’ni Atatürk yaptırdı.

Bu bomba ve flaş habere göre güya Atatürk Paris Camii’ne yılda 10 bin Frank para gönderiyor. Tokyo’nun merkezine de güzel bir cami yaptırıyor. Bu balonun sahibi duygusal adam Sunay Akın’mış. Haberi ise tam sanatçı gibi veriyor diyor ki;
            “Gezegenin en doğusunda sabah ezanının okunduğu ilk camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırdı.”

Başından sonuna kadar saçma ve hiçbir tarihi tutarlılığı olmayan bu habere göre Mustafa Kemal Atatürk kendi ilkelerinden birine yani “Laiklik” ilkesine aykırı davranmaktaydı. Bu saçma ve yalan haber o günleri görmüş hiçbir tarih kitabında, hiçbir hatırada, hiçbir notta yer almamıştır. Bu haberin tek kaynağı olan Sunay Bey de kaynak vermediği için nereden öğrendiğini de ne yazık ki bilemiyoruz.
Bilinen tek bir hakikat var o da; Japonya’nın başkenti Tokyo’ya Tokyo’nun merkezine yapılan tek camii Sultan Abdülhamid Han’a aittir. Gerisi ise tarihi geçerliliği olmayan yalanlardan ibarettir.

 

Yalan 5

         Bir başka yalan da ATATÜRK’ün öğretmen maaşlarının milletvekili maaşı ile eşit olmasını istemiştir.

         Güya 1930 senesinin bütçesini hesaplamak için uğraşan maliye bürokratları milletvekillerine verilmesi düşünülen maaş zammı konusunda anlaşmazlığa düşerler ve hadiseyi çözsün kendilerine akıl versin diye Cumhurbaşkanı Atatürk’e taşırlar. O da bürokratlara milletvekili maaşlarının öğretmen maaşlarını geçmemesi gerektiğini emreder.

Gerçekten böyle mi? Yani bu haber doğru mu söylüyor? Hemen araştırıp bakalım. Bu da Atatürk’ü övmek için yalanlara sığınan malum kesimin yalanlarından biri mi yoksa gerçekten doğru mu?

         1930 yılı Öğretmen maaşı 90 lira iken, aynı sene milletvekili maaşı 500 Lira Cumhurbaşkanı maaşı 1765 Reşat Altınıdır. Bir Reşat Altınının ne kadar olduğunu bulduktan sonra onu 1765 le çarparsanız Atatürk’ün bugüne göre kaç lira maaş aldığını görürsünüz ama küçük dilinizi yutmamaya ya da dudağınızı ısırırken kanatmamaya çalışın lütfen.

Not; punto özeliğinden hangi gazete olduğunu anladınız değil mi?

Yorumlar18

  • Türk oğlu Türk 2 yıl önce Şikayet Et
    Meğer içimizde ne kadar çok daha vatan haini varmış
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Trabzonlu 2 yıl önce Şikayet Et
    Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk kimlerin dedelerini asmış belli ki ondan bu kuyruk acısı çok iyi görüyoruz
    Cevapla Toplam 17 beğeni
  • Uğur 3 yıl önce Şikayet Et
    Onu yapacağına Musula gitse idi
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Faruk 4 yıl önce Şikayet Et
    Kamalistlik şekil değiştirmiş kafirliktir. Eğer bir insan arap dini arabın dini diye islamiyete hakaret ediyorsa zaten kafirdir. Çünkü islamiyet Allahın dinidir Tüm insanlığa Allah tarafından gönderilmiştir. Dolayısıyla Allah ayetinde diyor ki; "Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları veli dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostu velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." Dolayısıyla dine hakaret eden bir küffarı dost veli edimlerde onun gibi olmuş olur. Böyleleri cehennemde yanarken onu dost veli lider edinenlerde inşallah cehennem odunu olurlar
    Cevapla Toplam 19 beğeni
  • Birol 6 yıl önce Şikayet Et
    Burada yalan yaziliyor diyen arkadaslar.Dogru oldugunun ispati olarak kisaca birispat yazayim.Atatürk ün suud kralina yazdigi telgraf.1919 yilinda yazildigi söyleniyor.En basitinden telgraf mors alfabesi ile yazildigi gibi Türkce Alfabe 1919 yilinda kullanilmiyordu.1919 yilinda Atatürk de dahil Osmanlinin kullandigi Farsca alfabeyi kullaniyordu
    Cevapla Toplam 29 beğeni
  • Uğur 3 yıl önce Şikayet Et
    Öyle bir telgraf yok
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat