Vatan Haini Kimdir? Kimler, hangi hâl ve hareketleri yaparsa, kimler kimlerle hangi ortak paydada buluşursa “vatan haini” olur.

Türk Dil Kurumu’nun resmi web sitesindeki Türkçe Sözlük kısmında vatan haini kavramı şöyle tarif edilmektedir;

Vatan Haini;

“Vatanın yüksek çıkarlarını hiçe sayarak onun aleyhinde iş gören kimse.”

Bugünlerde bu ölçülere uyan ne çok kişi, ne çok kurum, dernek, vakıf, oluşum var değil mi?

Hain ikiye ayrılır;

1-Gerçekten Hain.

Bunlar, göbeklerinden, beyinlerinden, hayallerinden, yarınlarından, ceplerinden ve her şeylerinden dışarıya, düşmanlara bağlı olan ve onlar ne isterlerse adeta bir “mankurt” gibi yapan şahsi istikballerini ülkenin helakine, alçak düşmanın galibiyetine bağlamış insanlardır.

Bu aşağılık yaratıklar hakkında çok fazla konuşmaya gerek yok. Zira, onları tarif etmek için ziyan edeceğimiz her kelime bizden şikayetçi olur ruz-i mahşerde. Onlar her çağda, her halde ve her dönemde haindir. Bu onların yaşama sebebi, ana gayesidir.

Gelelim ikinci sınıf haine;

2- Niyet itibari ile vatan sevgisinde bir sıkıntıları olmayan, fakat birine ya da bir zümreye olan öfkesini dindirmek, kendi ikbal ve yarınını kendilerinden daha çok sevilen, halk nezdinde daha çok muteber olan başka bir gurubun devrilmesinde buldukları için, meselâ kin duyduğu o zümre, eğer iktidarda ise onu iktidardan düşürmek için her türlü hainle, her türlü alçakla, iş ve niyet birliğine girendir.

Bu zavallı acizlerin niyetleri, kendilerine göre temizdir. Onlar, memlekete zarar verdiğini düşündükleri iktidarı ve başındakini alaşağı ederek ve onun yerine geçerek, güya vatana iyilik yaptıklarını düşünürler. Bu zavallılar, bu zavallı eylemi yaparken de sınır, omurga ve yiğitlik kavramlarını ayaklar altına alarak, daha önce kendileri de;

“Vatan haini bunlar”

Dediği zümrelerle işbirliğine çok rahat girebilirler.

Ancak,

Göz ardı ettikleri, görmedikleri, görmek işlerine gelmeyen bir durum var ki, İktidardan, kendi ikbal, istikbal ve dünyalık dertlerinde olduklarından dolayı kurtulmak ve hatta;

“Ülkeyi yöneten bu iktidar gitsin de ülkenin başına ne gelirse gelsin”

Şeklindeki mantıkları onları tarih önünde hain, vatan haini yapar, tarihe öyle yazılırlar.

Bugünleri yaşayan bizler, bu tür haine ve hainliklere çok denk geldik.

“Tayyip gitsin de ne olursa olsun”

Ya da

“Tayyip gitsin de bu ülke isterse bölünsün.”

Diyen bir sürü esasında hainlik vasıflarını taşımayan ama, tarih nezdinde;

“Vatan Haini” damgası yiyecek bir sürü insan, bir sürü oluşum ve dernek gördük.

Esasında Damat Ferid Paşa’nın vatanı satmak, İngilizlere vatanı peşkeş çekmek gibi bir niyeti yoktu. Onun niyeti olabildiği kadar az hasarla ülkeyi kurtarmaktı.

Ama,

Bu uğurda öylesine hain, öylesine zavallı ortaklıklar yaptı ki; tarih ona “hain” dedi.

Ya da İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurucularından Said Molla denen kişinin niyeti esasında dünya savaşından çıkmış Osmanlı’yı tekrar kurtarmaktı.

Fakat;

Kurduğu ilişkiler öylesine ihanet kokuyordu ki tarih ona da “hain” dedi.

Yani insanın hain olup olmadığını, niyeti değil, kurduğu ilişkiler, mensubu olduğu fikri koalisyonlar ve ya söylemleri belirler.

Kültürümüz ne güzel demiş;

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.