İçmeden sarhoş

  • GİRİŞ26.03.2015 10:50
  • GÜNCELLEME26.03.2015 10:50

İki anahtar bekleyen halk, Cumhuriyet tarihinin en acımasız devalüasyonlarından biriyle karşılaştı. 

Ekonomi battı, işsizlik tavan yaptı...

Çiller’in “ustası” konumundaki zat, yani Süleyman Demirel de, seçim kampanyasına, “Kim ne veriyorsa, benden beş fazlası...” sloganıyla başlamıştı. Turgut Özal nefreti iliklerine işlemişti. “Dünün çırağı” Özal sırasıyla önce Başbakan Yardımcısı, sonra Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı olmuştu... Bu, Demirel açısından tahammül edilebilir bir görüntü değildi. Ne pahasına olursa olsun seçimi kazanmalı, Çankaya’daki zatı da rezil rüsva ederek oradan indirmeliydi.  

Bu motivasyonla girdiği seçimi kazandı.

Parlamentoda gerekli çoğunluğu bulamadığı için SHP’yle (dönemin CHP’siyle) koalisyon yapmak zorunda kaldı ve batırdı...

Halka döner ekmek dağıtma fikri sonranın işidir...

Öncesinde, “Bir ekmek, bir şişe süt” promosyonu vardı.

Bir Ali Taran icadı olan “ekmek arası döner” Cem Uzan’a 7 puan kazandırdı ama “bir ekmek, bir şişe süt” promosyonu Türk siyasi tarihinin en dramatik yıkımına yol açtı.

SHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Profesör Nurettin Sözen, “Beni seçerseniz, her sabah kapınızda bir ekmek ve bir şişe süt bulacaksınız” diyordu.

Seçimi kazandı...

Hatırı sayılır bir oy da aldı...

Her sabah kapımızda bir ekmek ve bir şişe süt beklerken, her sabah evden çıkarken burnumuzun direğini sızlatan çöp dağlarıyla karşılaştık. Susuzluk, hava kirliliği, trafik keşmekeşi ve İSKİ rezaleti ha keza... Nispeten temiz bir İstanbul devralan Nurettin Sözen, arkasından tarihinin en kirli, en kokuşmuş ve en sefil İstanbul’unu bırakıp gitti.

Bir “eski Türkiye hastalığı” olan “kim ne veriyorsa, benden beş fazlası” uygulaması yeniden dirilmiş görünüyor...

İmza: Ekmek arası dönerin mucidi Ali Taran...

Uygulayıcı: Halktan “dört yıl”, ama sadece “dört yıl” isteyen Kemal Kılıçdaroğlu.

Kemal Bey müjdeyi partisinin grup toplantısında verdi.

Bir de taahhütname gösterdi.

Noter’de imzalamış...

Başbakan olursa, her yıl Ramazan ve Kurban bayramında emekliye birer maaş ikramiye verecekmiş... Sözünü yerine getirmezse, hem Başbakanlıktan, hem genel başkanlıktan istifa edecekmiş.

Hayır, “Kaynağın ne?” diye sormayacağım. Bunu muarızları sorar.

Şunu sormak istiyorum:

Hesabınızı iyi yaptınız mı Kemal Bey? “Hesap uzmanı” olduğunuzu söyleyip duruyorsunuz...

Noter’de imzaladığınız taahhütnamede üç madde var. Üç “iyileştirme” maddesi...

Birinci maddede “Emeklilere dini bayramlarda birer maaş verilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve bunun 1 ay içinde sağlanması” ifadesine yer veriyorsunuz.

İkinci maddede dini bayramların isimlerini zikrederek “birer maaş ikramiye” sözünü tekrarlıyorsunuz.

Üçüncü maddede, “Başbakanlık görevinde bulunduğum her yıl” ifadesini kullanarak “ve yılda iki maaş ikramiye” diyorsunuz.

Bu taahhütnameyi okuyan saf emekli, yılda “altı ikramiye” verileceğini düşünecek ama vaat ettiğiniz ikramiyenin sayısı 2, yazıyla iki...

Bu durumda ya sayı saymayı bilmiyorsunuz, ya da pazarlamacı ağzı kullanarak ucuz reklâm yapıyorsunuz.

İkincisine bir şey demem...

Sonuçta bu akılları bir reklâmcıdan (Ali Taran’dan) alıyorsunuz.

İkincisi geçerliyse, yani sayı saymayı bilmiyorsanız, daha kötü...

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat