Husiler Sisi’nin izinden gidiyor

  • GİRİŞ30.01.2015 09:20
  • GÜNCELLEME30.01.2015 09:20

 Buna rağmen insanlar yine zalim cuntayı tanımadıklarını 25 Ocak 2011 zaferinin ellerinden alınmasını asla onaylamayacaklarını ortaya koymak için sadece başkent Kahire’de değil ülkenin değişik şehirlerinde gösteriler düzenleyerek devrime sahip çıkma kararlılıklarını ortaya koymaya çalıştılar. 

Katil cunta yine tepki gösteren halka silahla karşılık verdi ve katliamlar gerçekleştirdi. Yine onlarca insan cunta canavarlarının attığı mermilerle hayatını kaybetti. Bunun amacı ise gayrimeşru saltanatı sürdürebilmek için silahın gücüne dayandığını göstermekti. Halkın desteğinden yoksun olan bir saltanatın hâkimiyetini sürdürebilmesi korkunun hüküm sürmesini sağlamaya bağlıdır. Bu da ancak şiddete başvurmakla, insanları hunharca katletmekle oluyor. Sisi cuntasının gerçekleştirdiği vahşi katliamlarla yapmak istediği de budur. 

Yemen’de uluslararası güçlerin, bölgesel güçlerin ve içerideki ihanetçilerin desteğiyle darbe gerçekleştiren Husilerin yapmak istediği de budur. Husi fitneciler Yemen’de, Sisi’nin Mısır’da kurmuş olduğu cuntaya benzer bir cunta oluşturmaya çalıştıklarını gösteriyorlar. Bu amaçla kontrolü ele geçirdikleri bölgelerde sivil tepkilere ve gösterilere de fırsat vermemeye, tepki gösterenleri derhal susturmaya çalışıyorlar. 

Konu hakkında daha önce yayınlanan yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere Husilerin böyle hızlıca ülkede köşe başlarını tutmaları sadece İran desteğiyle olmadı. İran’ın yardım ve desteği basite alınamaz. Ama bu darbe bir ittifakın ve karanlık iş birliğinin ürünüdür. Bunu belgeleyen yeni bilgiler de ortaya çıkıyor. Daha önce eski diktatör Ali Abdullah Salih’in Husilerin lideriyle görüşmesini belgeleyen kayıt medyaya yansımıştı. 

İhanetçi cumhurbaşkanı Abdurabbih Mansur el-Hadi’ye yakın bir gazeteci olarak tanınan Nebil es-Sufi de geçtiğimiz günlerde kendi kişisel facebook sayfasında yayınladığı bir açıklamasında başkanlık sarayının Husi isyancılara teslim edilmesini cumhurbaşkanının bizzat kendisinin istediğini dile getirdi. Bu kişi söz konusu açıklamasında el-Hadi’nin Cumhurbaşkanlığı Koruma Birliği komutanı Tuğgeneral Salih el-Caimlani’yi arayarak karşı direniş göstermeden sarayı teslim etmesini istediğini ifade etti. Nebil es-Sufi, kendisinin yanında el-Hadi’nin telefonuna cevap veren Tuğgeneral Caimlani’nin onu böyle bir kararın felaket getireceğine ikna için dakikalarca uğraştığını ama sonuç elde edemeyince telefonu kapattığını belirtti. Gerçi olayların akışı bu bilgiyi zaten ortaya koyuyordu. Ama gelişmelerin ortaya koyduğunun cumhurbaşkanına yakın bir gazetecinin kalemiyle dile getirilmesi herhangi bir tereddüde mahal kalmayacak derece konunun açıklık kazanmasını sağladı. 

El-Hadi’nin böyle bir ihaneti neden yaptığı hakkında farklı yorumlar var. Bazıları tehlikenin büyümekte olduğunu gördüğü için kendi canını kurtarmak amacıyla makamını feda ettiğini, bazıları Husi oyununun arkasındaki uluslararası ve bölgesel işbirliğine itiraz edemediğini, bazıları da koruyamayacağını düşündüğü bir makamı bazı vaatler karşılığında sattığını ileri sürüyor. Henüz hangi tespitin isabetli olduğunu belirlemeye yetecek kadar elimizde bilgi yok. 

Görünüşte Husi darbesine itiraz eden ABD’nin uçaklarının Husilerle çatışma halindeki aşiretleri bombalaması ve bu yolla darbenin aynen Mısır’daki gibi bir cunta hâkimiyeti oluşturmasının önünü açmaya çalışması perdeye yansıyan görüntüyle perde arkasında oynanan oyunun aynı olmadığını, görünen elle gizli elin aynı telden çalmadığını ortaya koyuyor. 

Yazının tamamı için tıklayın...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat