Kirli hesaplar

  • GİRİŞ02.09.2020 11:33
  • GÜNCELLEME02.09.2020 11:33

Yeniden doğuşun, milletçe varoluşumuzun ümit ve heyecanıyla hemhal olduğumuz bugünlerde yeni bir “haçlı” kuşatmasıyla karşı karşıyayız. 

Türkiye çetin bir mücadelenin, meşakkatli, zorlu bir yolun henüz başında. Bugün batıdan doğuya bütün İslam coğrafyasını yangın yerine çeviren “küresel şer ittifakı”na karşı Ege’de ve Doğu Akdeniz’de var oluş mücadelesi veriyor. 

Türkiye’yi kuşatmaya, coğrafyasında yalnızlaştırmaya, hareketsiz bırakmaya dönük ittifaklar kurmaya başladılar. Hepsinin hedefinde Türkiye var.

Haçlı dünyası geçmişte olduğu gibi şimdilerde de kalleşlikte ve kirli hesaplarda sınır tanımıyor.

Ülkemize karşı Libya’da, Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de, Irak’ta sınırlarımızın dibinde hatta birtakım uzantılarıyla içeride ortak cephe kuruluyor, kurulmaya çalışılıyor.

Türkiye’ye karşı AB ülkeleri Yunanistan’ın önünde adeta bir Haçlı duvarı oluşturmaya çalışıyorlar.

Türklerin yeniden dirilişini, tarihe dönüşünü engellemeye çalışıyorlar. Bunun için de kukla Arap rejimlerini, Yunanlıları sahaya sürüyorlar.

Türkiye; Ege’de, Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde, coğrafyanın tamamında dünya ile mücadele ediyor. Bütün bu saldırılar, kuşatmalar uyuyan devi uyandırmama gayretidir.

Yüz yıl önce bizi bu toprakların ve tarihin dışına atmaya çalışan kirli ittifaklar bunu yeniden deniyorlar. Dün başaramadıkları gibi bugün de başaramayacaklar.

Dışarıda birbiriyle düşman ülkeler Türkiye’ye karşı birleşiyor. İçeride asla aynı ortamda olmayacak siyasi çevreler tek çatı altında toplanıyor. Ama olmuyor, durduramıyorlar. Kontrol altına alamıyorlar. Eskisi gibi diz çöktüremiyorlar.

Çünkü Türkiye yüzlerce yıllık coğrafya algısıyla, binlerce yıllık devlet aklıyla, küresel güç haritasındaki değişimin en dinamik duruşuyla hareket ediyor. Sadece haklı olmanın yetmediği gerçeğiyle, olağanüstü bir güç sıçramasına yatırım yapıyor.

Bu olan bitenlerin hiçbiri sürpriz değildir. Bunlar, Türkiye’nin büyümesini hazmedememe sancılarıdır.

Avrupa, Yunanistan’a işgallerini hatırlatacağına, gayri hukuki tasarruflardan vazgeçmesine dair nasihat vereceğine destek mesajları veriyor.

Bu da şaşırtıcı değildir. Zira ortaya çıkan yüz, Avrupa’nın gerçek yüzü, haçlı yüzüdür.

Oyunlarla elimizden alınanları yeniden kazanabileceğimiz, bizimle birlikte bütün İslam dünyasının da kazanacağına inandığımız maddi/manevi imkân ve şartları elde edebilmek için oyunu kuralına göre oynuyoruz. Çünkü artık kaybetmeye tahammülümüz yoktur. 

Çöküşün eşiğindeki AB neyin peşinde olursa olsun, pişman olacak olan bu ikiyüzlüler ve güdülen, kullanılan Yunanistan olacaktır.

Yunanistan arkasına aldığı güçlerle Türkiye’nin karşısına sorun olarak çıkıyor, tansiyonu artırmak istiyor. Bundan da geri duracak gibi görünmüyor. 

Türkiye’nin rotasının değişmesi için ekonomik baskılar artacak, içeride siyaset gerilecek, dışarıdan gelen basınç yoğunlaşacak gibi.

Çözüm ise çok basit… 

Almanya’da yaşayan 2 milyon Türk, Fransa’da yaşayan 1 milyon dokuz yüz bin Türk bankalarda bulunan mevduatlarını çekerse, AB ekonomisini silkeler. Bu kararla Almanlar ve Fransızlar Türk gücünü derinden hissetmiş olur. 

AB ekonomisinde 200 milyar euroluk bir paraya hükmeden gurbetçi Türkler Erdoğan’ın bir işaretiyle paralarını bir anda çekip Türkiye’ye gönderirlerse AB ekonomisi yerle bir olur. Böyle bir organizeyi Avrupa’daki Türk dernekleri dahi eyleme dönüştürebilir. 

Yurtdışında yaşayan Türklerin mevduatlarını kendi ülkelerinde değerlendirmesini istemek ve sağlamak çok küçük bir siyasi hamle olup Avrupa’yı önümüzde diz çöktürecek bir etkiye sahiptir.

Bu mevduatın ülkemize gelmesi hem Türk ekonomisindeki sıkıntıların aşılmasına katkı sağlar hem de Avrupa’ya anladığı dilden bir ders vermiş oluruz. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Malazgirt’te dünyaya mesajını verdi: “Türkiye’nin artık sabrı sınanacak, kararlılığı, imkânları ve cesareti test edilecek bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini öderiz. Karşımıza çıkmak isteyen varsa buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden.”

Erdoğan, Türk devlet aklı, bölgesel siyasi doktrini ile kara ve deniz üstleriyle Batı’nın Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hayati çıkarlarını ve güvenlik kaygılarını görmemezlikten gelişine meydan okumaktadır.

Kimse Türkiye’yi egemenlik haklarıyla, Mavi Vatan’ıyla sınamamalı. Türkiye kararlı duruşuyla oyun bozucu bir noktadan oyun kuruculuğa doğru yol almaya devam ediyor. Türkiye güçlendikçe mücadelenin boyutları da artıyor.

Bu dik duruş sadece Türk tarihinde dönüm noktası değil, hem İslam tarihinde hem de insanlık tarihinde tarihin akışının, yönünün, yörüngesinin belirlendiği bir büyük dönüşümün miladı olacaktır.

Erdoğan’ın ezber bozan hamleleri sadece İslam dünyasına değil vesayet altındaki diğer milletlere de ilham verecek dünya milletleri huzuru bulacak diye korkuyorlar.

Korkmakta da haklılar…

 

Yeniakit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat