Cevat Öneş’in dinlenmesi

Dünkü yazıyı okumayanlar için bir tekrarla başlayalım:

  • GİRİŞ19.12.2014 10:23
  • GÜNCELLEME20.12.2014 12:44

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş cemaat kaynaklı olduğu düşünülen malum dinleme furyasına takılmış ve 2011 yılından itibaren 18 ay süreyle hakim kararıyla dinlenmişti. Durum ortaya çıkınca usulüne uydurulmuş dinlemelerin peşine düşen yargı kendisini davet ederek şikayetçi olup olmadığını sormuş. Öneş şikayetçi olmuş. Ancak savcılık mülkiye müfettişlerinin ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ön inceleme raporlarına dayanarak, Öneş’in geçerli ve gerekli nedenlerle dinlendiğine hükmetmiş. Bu geçerli neden Öneş’in bir iki sivil toplum örgütü toplantısına katılması ve buradan hareketle PKK içinde faaliyet gösterdiğinin varsayılması...

Kritik nokta şu:

“Öneş 18 ay süreyle dinlenmiş. Ne zaman? Oslo tartışmalarının yapıldığı, MİT’in cemaat tarafından sıkıştırılmaya çalışıldığı ve 7 Şubat 2012 operasyonu günlerinde... Belli ki, barış işlerine burnunu sokan emekli bir müsteşar yardımcısını operasyonla bağlantılandırmak için, malzeme toplamak için birileri 18 ay Öneş’in görüşmelerini kaydetmiş. Kendi kanısı da bu...”

Ve küçük bir hatırlatma:

Öneş’in KCK içinde faaliyet gösterdiği iddiası o tarihlerde cemaatin önde gelen sesi olan Bugün gazetesinde haber haline getirilmişti. Bu dinleme ve bu haber arasında bir ilişki olup olmadığını varsaymak elbet size kalmış. Ancak son günlerdeki basın özgürlüğü tartışmalarını yaparken (kendisine karşı yürütülen operasyonun yanlışlığına rağmen) ülkede ve yurt dışında pürü pak muhalif basın temsilcisi ilan edilen Zaman gazetesi, Bugün gazetesi ve benzerleri için bu tür organik ilişkiler boyutunu akıldan çıkarmamak gerekir.

Şimdi söz Cevat Öneş’in:

“Kürt Sorununun çözümsüzlüğünün ortaya çıkardığı PKK gerçeği ve bu konularla da bağlantılı muhtemel risklerin, ülkemiz için yaratabileceği tehditleri öngörebildiğim için, emekliliğim sonrası (Mart 2005), düşüncelerimi medya kanalıyla paylaşma ihtiyacını duydum, kaçınılmaması gereken bir sorumluluk olduğu kararını verdim.

"Çok boyutlu olan, tarihsel, sosyo-politik, psikolojik, ekonomik, diplomatik, stratejik, güvenlik gibi önemli ayakları bulunan problemin, evrensel değerlerin şekillendirdiği demokratik zihniyet, sistem, kurumsal yeniden yapılanma ile çözülebileceği değerlendirmesi çerçevesinde, görüşlerimi sistematize ederek, yazmaya ve anlatmaya çalıştım. Kasım 2010 tarihli ‘Türkiye Ekseni’ kitabımda da, bazı makalelerim topluca okuyucuya sunulmuştur.

"Objektif gözlemlerde bulunabilmek için Barış Meclisi, Demokratik Toplum Kongresi gibi, Barış İçin Çözüm arayışı içerisinde olan bazı açık toplantılara da katıldım.

"O7 Mart 2011 tarihinden itibaren 6 kez 3’er ay süre ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın talebi ve Ankara Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla dinlenilme olayını 18 Kasım 2014 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Savcılığından öğrendim.

"‘Bugün’ ve bazı Kürtçe yayın yapan gazetelerde, KCK ile bağlantı kurularak yapılan haberlerin, söz konusu kontrol süreciyle bağlantılı olarak yaptırıldığı ihtimali yüksektir.

"Barış İçin Çözüm Sürecini geliştirebilecek demokratik, şeffaf çalışmaların, engellenmesi amacıyla yürütülen örgütlü faaliyetler çerçevesinde, şahsımın da hedefler arasına alındığı anlaşılmaktadır.

"40 yılı aşan meslek hayatımın şeffaflığına rağmen, Em. Gen. Md. tarafından yapılan talebin, yargı organı tarafından da kabul edilerek, kontrol altına alınmam, hiçbir hukuk devletinde karşılaşılabilecek bir olay değildir.

"Paralel örgütlenme iddialarıyla bağlantılı olarak, olayı inceleyen Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın da, şahsımın kontrol altına alınmasını talep eden şüphelilerin isteklerini, gerçekçi bir sebebe dayandırarak, şahsımla ilgili soruşturma talep edilmemesi sebebiyle de, şüpheliler hakkında takipsizlik kararı vermesi, hukuk, insan hakları zihniyetindeki sorunun devamlılığına işaret etmektedir.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat