Cemaatin 'umudu'

'Nietzsche Ağladığında' kitabı beni çok etkileyen kitaplardan biridir.

  • GİRİŞ01.10.2014 09:14
  • GÜNCELLEME01.10.2014 09:14

Psikanalizin en iyi kurgusal romanıdır ve yazarı Irvin Yalom'u dünyada meşhur etmiştir.

Kitapta beni en çok etkileyen şey, Nietzsche'nin (bundan sonra 'Niçe' diye yazacağım ismi) en meşhur ve karmaşık argümanlarını çok basit ve anlaşılır bir roman diliyle anlatmasıdır. Niçe bilindiği gibi, (bize göre) insanın en iyi duygularını, en kötü ve zararlı duygular olarak tanımlar. Niçe'ye göre merhamet, şefkat, hoşgörü insana en çok zarar veren kötü duygulardır.

Bu duygulardan 'umut' için şöyle der Niçe: 'Umut insanın en büyük düşmanıdır'. Doğrusu romanda okuduğumda bu cümle beni çok sarsmıştı ve bir süre etkisinde kalmıştım.

İnsan umut ettiği için uzun süre acılara, işkencelere, sefalete katlanır. Sonunda tüm bunların biteceğini umut eder ama bitmez. 'Düzelecek' diye umut edilen ilişkilerin sonu hep hüsranla biter. Hep bir umut gösterilerek nice haksızlıklar, suiistimaller yapılır. Olmayacak ve olamayacak bir şeyi, umutla olacakmış gibi gösterip insan aldatılır. Bunları düşününce Niçe'nin tezine hak vermemek elde değil.

Ancak bizim inancımıza göre Allah'tan umut kesmek günahtır. Yeis (karamsarlık, ümidi kesmek) haramdır. Biz Müslümanlar umut etmeden yaşayamayız. Af dileriz, namaz kılarız, tövbe ederiz, dua ederiz, hep bağışlanacağımızı umut ederek yaparız bunu. Binlerce yıldır İslam'ın sancağını taşıyanlar, hep şehadet umuduyla savaştı. Müslümanlar cennetin umuduyla yaşar yeryüzünde. Bu nedenle biz Niçe'nin fikrine katılmayız.

Cemaat ile olan tartışmalarda bu konu yeniden zihnimi kurcalamaya başladı. Geminin batacağını bildiği halde yolcuları sürekli kurtulacakları umuduyla oyalayan kaptana ne demeli? Neredeyse bir yıldır sürekli umut vadederek binlerce insanı uçuruma sürüklediler. Operasyonlar, gizli ses kayıtları, yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi hep iktidarı devirme umuduyla hedef gösterildi ama hüsranla bitti.

Akıl alacak gibi değil, şakirtler tüm bunlara rağmen hala Cemaatin galip geleceğine inanıyor. İnanmasının sebebi Hocalarının ve elit yöneticilerinin sürekli umut vermesidir. Şimdi en büyük umutları HSYK seçimlerini kazanmak. Ne olacak kazanınca? Aslında bilmiyorlar ne olacağını. Kazanma ümidi onları bir süre daha yaşatıyor sadece. Tıpkı Cumhurbaşkanlığında, tıpkı yerel seçimlerde umut ettikleri gibi bir süre daha zafer hayaliyle yaşayacaklar.

Diyelim ki Cemaat HSYK'yı ele girdi. Sonra? Sonra yine hezimet olacak. Bu devlet kendisini yok etmeye yemin etmiş bir örgütün ele geçirdiği adalet sistemini öyle bırakır mı? Bunun ilk mesajlarını da verdiler ama Cemaat bunu duymazlıktan geliyor. HSYK hedefi sadece batan gemiyi biraz daha yüzdürme çabasından başka bir şey değildir. Ama bir umut işte, iktidarı devirme umudu, zafer umudu.

Bu umut nedir peki? Niçe'nin bahsettiği insana en büyük kötülüğü bu umutla yapmıyorlar mı? Cemaatin 'umudu' ile bizim umudumuz aynı olamaz. Bu vicdanları yaralayan, kalpleri sızlatan bir inanç sömürüsüdür. İnsanların tertemiz inandığı dini, imanı, inancı, sadakati suiistimaldir.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat