Kafayı kuma gömmemek için...

Üç araştırma şirketi kendi yeni araştırma sonuçlarını açıkladılar: Konda, Metropoll, ORC Araştırma ve Sonar...

  • GİRİŞ31.07.2014 10:46
  • GÜNCELLEME31.07.2014 10:46

Bazıları da rakamlarını revize etti. Konda seçimlere bir hafta kala son bir araştırma sonucu daha açıklayacakmış. Onu ve olursa diğerlerini de yazarız...

30 Mart seçimleri öncesi ve sonrası yaptığımız gibi seçim öncesi ve sonrası kim ne demiş göreceğiz... Kim subjektif, hüsnü kuruntu içinde yol almış; kim gerçekleri yansıtabilmiş...

Örneğin, 30 Mart seçimleri öncesi 'CHP 40'lara doğru yaklaşıyor. AK Parti 30'lara doğru geriliyor' diyen CHP üst düzey yöneticilerinden Sayın Umut Oran gibi... O haklı çıkmamıştı...

Ya da geçenlerde TV'lerden birinde Altan Öymen'in, 'AK Parti son yerel seçimlerde 43 (!) aldı. Aynı seçimlerde CHP ve MHP'nin oylarının toplamı ise 43 ediyordu. Demek ki, (araştırmalar yanılıyor) Ekmeleddin bey ile Tayyip Erdoğan'ın oyları eşit, başabaş bir mücadele olacak.' demesi gibi...

Omurilikten CHP'li arkadaşlar Başbakan'ın ilk turda 43'de kalacağına, ikinci turda da Ekmel Bey'in (kendisi, kendisine öyle hitap edilmesini istiyormuş) seçimi alacağına hem kendilerini hem de çevrelerini inandırmışa benziyorlar...

Bunda bir beis yok. Beis, iletişim stratejisini gerçekler üzerine değil, bu temenni üzerine kuran deve kuşu misali kafayı kuma gömmüş CHP yönetimindeki 'Türk Büyükleri'nin yaklaşımında...

Arkadaşlar keşke 'Bu konjonktürde Erdoğan'ın katıldığı herhangi bir seçimi kaybetmesi mümkün gözükmüyor' diyen Serdar Turgut'un Salı günkü makalesini ve aynı gazetede yayınlanmış röportajında 'CHP'nin meselesi Bebek'te oturanı değil, Bağcılar'da oturanı ikna etmektir' tespitini yapan CHP milletvekili Hurşit Güneş'in dediklerini, hemen onlara karşı bireysel saldırıya geçmeden okuyup anlamaya, içselleştirmeye çalışsalar...

64 yıldır süren tek başına iktidar özlemlerini 'Sindire sindire' gidereceklerini söyleyen, AK Parti'ye karşı bütün seçimleri kaybeden, son yerel seçimleri oyları kıyılarda artırdıklarını iddia ederek başarıyla geçtikleri algısını yaratmaya çalışan Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşları belki de, demokrasinin bir numaralı başarı kriteri olan 'güçlü ve her an alternatif olabilecek, bu nedenle de iktidarın hata yapma marjını azaltabileecek bir muhalefet'le demokrasimizin daha diri kalmasını sağlayabilirlerdi...

Pelin Hanım mı, muhalefet mi daha etkili?

Pet şişe suları satın alırken kapaklarında yazan dolum tarihini kontrol ederek satın alanlara hiç şaşırmamak lazım. Doğrusunu yapıyorlar. Dünyada da bizde de bu konuda durum vahim çünkü. Damacanaların ise ne kadar süre ve kaç defa kullanıldığını firması dahil, bilenimiz yok.

11 Temmuz'da Pelin Çift hanımın sunduğu ve 'Sessiz tehlike su' başlığıyla da sonradan internetten tamamını seyredebileceğiniz 'Öteki Gündem' adlı programda uzmanlar, damacana ve pet şişe sulardan musluğumuzdan akanına kadar her çeşidi için alarm çanlarını çalmışlardı. 'Hangi Suyu İçmeli?' adlı kitabın ve pek çok eserin sahibi olan Kemal Özer bey, hazır ambalajlı ve belediyelerin evlere gönderdiği musluk sularının 30 parametrede incelendiğinde tek bir içilecek su bulmanın mümkün olmadığını söylemişti de, hayret etmiştim. (29 parametrede inceleme yapıldığında da bir tek suyun içilecek su olduğunu tespit etmişler.)

Suyun ambalajlanması ise başlıbaşına bir problemmiş. Pet şişelerin 3 bin yılda toprağa karıştığı, daha kolay çözünebilirliği olan ambalajların ise insanlığa gıda olarak geri dönme tehlikesinden söz ettiklerinde, ekrandan işittiğimiz tüm bu çarpıcı gerçeklerin 'çevrecilik'le insan sağlığı arasında kısa vadedeki direkt bağı çok açık gösterdiğini düşündük.

Ben de bu konuyu yazmakta gecikiyor muyum acaba derken, Sağlık Bakanlığı'ndan o önemli haber geldi. 'Önemli' diyebilmek için durumun vehametini bilmek gerekiyormuş.

Bakanlık, damacana suların üretimden bizlere ulaşana kadar tüm süreçlerde kontrolü için düzenlemeler üzerine çalışıyormuş. Firmalara görüş için gönderdiği taslaktan görülebilenler şöyle:

Damacana suyun yaşam döngüsündeki tüm süreçler online denetim altına alınacak ve 75 seferden fazla kullanılması önlenecek damacanın, azami 3 yıllık, içindeki suyun ise 3 aylık ömrü takip altında olacakmış. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (THSK) ile Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) arasında yürütülen çalışmalar sonucunda Bakanlık, Damacana Takip Sistemi (DTS) için gerekli online dokümanları oluşturmuş. Sistem, firmaların geri bildirimleri doğrultusunda son şeklini alacakmış.

Talihin cilvesine bakınız ki, kamuoyuna bizdeki suların sağlığımıza olumsuz etkilerini paylaşması açısından Pelin Çift hanımın getirdiği katkının yüzde birini muhalefetten görmüş değiliz. Gerçek bir muhalefet partisi, Sayın Kemal Özer Bey'in kitabında sıraladığı suya bakarak 'ben ne içiyormuşum?' dedirtecek maddelerden yola çıkarak su meselesini bir 'konu yönetimi' (issue management) olarak sunar ve gündemde kalmasını da becerirdi.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat