Geçenlerde bir telefon geldi. İletilerle bana ulaşmıştı. Facebook’tan mesajlaşmış ve arayacağını söylemişti. Ancak fazla ciddiye almamıştım. Çünkü sanal dünyada olanlar orada kalıyor ve sosyal iletişime geçilmiyor diye biliyordum, fakat yanılmışım.

KADIN ANLATIYOR…

Telefonun karşısındaki kadın çaresizce ne yapacağını soruyordu. Nasıl mücadele edeceğini bilmeyen bir ümitsizlik ve tükenmişlik içindeydi. Derdi boyunu da, sabır dağlarını da çoktan aşmıştı. Problemlerinden hangisi daha önemliydi, bütün bunlar nereden kaynaklanıyordu, bir çıkış kapısı var mıydı?..

Allahım bu dert sadece onda mıydı? Bütün problemlerin ortasında karmaşık bir kafa ve sorularla öylesine çaresiz hissediyordu. Kâbus gibi bir rüyada kimseye duyuramadığı sessiz çığlıkları çatlatacak hale gelmişti... Kocasıyla arasındaki ilişkinin kördüğüm haline gelişini anlattı ve çözüm istedi. “Hocam söyler misiniz? Ne yapmalıyım ve boşanmadan hayatımı nasıl düzene sokmalıyım?”

Önce sakinleşip salim bir kafayla düşünebilir hale geldi. Ardından kadıncağızın anlatabildiği sınırlı verilere göre bir yön belirledik ve çıkış yolları için kısa bir yol haritası çizdik. Daha doğrusu şimdilik uygulayacağı tutum ve davranışlar ile olaya bakış tarzı ve stratejisini belirlemeye çalıştık.

Telefonu kapadıktan sonra baktım 45 dakika görüşmüşüz. Konuşmamız adeta telefon terapisi haline gelmiş. Tabi ki ilişki, evlilik ve boşanma kararları telefon ve internet gibi sanal ortamlarda alınmaz. Bu tür psikolojik ve sosyal sorunlar için danışan ve uzman arasında yüz yüze özel çalışmalar yapılmalıdır. Vaka veya problem tüm yönleriyle masaya yatırılmalıdır.

AİLE İÇİNDEKİ KARILAR VE KOCALAR..

Bütün hikâyeyi ve diyalogumuzu anlatmayacağım. Bu vesileyle “kocanın aile içindeki rol”üne dikkat çekerek, “sorumsuz koca” vakasını analiz etmek gerektiğini hatırladım. Kadınlar bu önemli konuda titiz ve dengeli bir yol izlemelidir.

Sorumsuz koca tipi eskiye göre günümüzde daha sık yaşanılır olmuştur. Geleneğimizde ve fazla değil 30-40 yıl öncesine kadar “sorumsuz koca tipi” ya çok azdı ya da bu durum aile içinde önemli bir sorun olarak görülmüyordu. Belki de yeri geldiğinde sorumluluğu yüklenen babalar, analar vardı.

Çok azdı çünkü aile ve akrabalar arasında güçlü dayanışma ve yardımlaşma mekanizması ve ağı bulunmaktaydı. Karı ve kocalar kendi sorumluluklarını ve alanlarını bilerek davranırdı. Ailedeki konum ve statüleri asırlardır oluşa gelen toplum yapısı sonucu net, açık ve belirgindi.

MODERNLEŞME VE SERBEST PİYASA AİLESİ

Modernleştikçe toplumun ve ailenin ezberi bozuldu. Önceleri “ev kadını” vardı şimdilerde “çalışan kadın” olgusu var. Burada kadının çalışması konusuna küçük bir parantez açalım. Türkiye’de ev kadını çalışan kadına göre toplumun % 80’ ini oluşturur. Ücret karşılığında çalışan kadın genellikle, toplam nüfusun % 20’ sini geçmemiştir.

Dede, nene, akraba, komşu birlikte hayatı paylaşır, en küçük sarsıntıda aileye koşar destek olurlardı. Günümüzde dede büyükbaba oldu evin dışına kondu; nene önce anneanne, babaanne oldu sonra bunadı denilerek huzurevine yollanmaya başlandı. Ailede kol kırılır yen içinde kalırdı artık, serbest piyasa ailesi oldu!

Eskiden aile içindeki rolleri ve sorumlulukları eşitlercesine “eşim” denilmez, gerine gerine ve utanmadan karım ve kocam denilirdi. Neden sonra bu kavramlar sanki kaba ve nezaketten uzakmış gibi ve kaba feminizm kokan bir psikoloji oluştu..

Evet, kadın tam da kadın erkek tam da “er”di, erkekti. Karısı eve ekmek getirmediğinde kocasına “canın sağ olsun bey, yorulmuşsundur.. otur şöyle başköşeye dinlen” deyip bir çorba karıştırıp getiriverir, aynı tasa çoluk, çocuk, dede, yeğen hep birlikte kaşık sallarlardı. Koca bey dev kadınına şükran ve umutla bakarken, Hatun Sultan da koca yürekli erkeğine sadakatle, sevgi ve şefkatle bakar; gözleriyle konuşabilirlerdi.

Şimdilerde eğitimli ve bakımlı dillerini rekabetle, savaşla, kavga ve dövüşle kullanma yarışı içindeler. Kadın kocasını sorumsuzlukla, kocaysa karısını anlayışsızlıkla suçluyor.

Evet, zamanımızda sorumsuz kocalar çok daha fazla yaygınlaştı. Bunun karşılığında 3 günde desteğini çekerek, soğan ekmeğe razı olmayan kadın da fazlasıyla çoğaldı…

AİLEYE İNANCIN ÇOK SERT KOCANA DAVRANIŞIN ÇOK YUMUŞAK OLSUN

Telefondaki kadına özetle şöyle söyledim. Kocanın sorumsuzluğu karşısında tutumun ve ana sloganın; “Aileye inancın çok sert, kocana davranışın çok yumuşak” olsun. Evet sorumsuz kocaya karşı, anahtar cümle bu olmalı.. Hoşuna gitti ve titizlikle uygulayacağını haykırdı.

Ve ilave ettim “Eğer gelenekteki gibi kocana sevgi, şefkat ve merhametle davranarak “ Bey sana inanıyorum ve güveniyorum, (sen sorumsuz olamazsın bu geçici bir durum), bunu hep birlikte atlatacağız ” diyerek bu arada geçecek birkaç seneyi önemsemezcesine sabırla davranırsan bir süre sonra aile mutluluğunuzu yakalarsınız. Aileler bilinçli olursa geleneksel aile yapısı, iletişim sorunlarını kendiliğinden ve zamanla çözücü bir etkiye sahiptir. Ancak profesyonel destek süreyi daha da kısaltır.

Son noktayı derin kâbustan sonra soğuk suyu yudumlayıp sakinleşen telefondaki kadın koydu; “Bu bayram bizim için tam bir bayram olacak hocam, teşekkür ederim.”…       

Daha sonra derinlemesine çözüm yollarını yüz yüze görüşmek ve çalışmak üzere sözleştik, telefonu kapattım.

Bir çözüm için ilk adımı atmayı başarmıştık. İşte gerçek bayram bu olsa gerek…

Selam, sevgi ve muhabbetle…

***

NOT: Beyaz Kalpler ailesine katılmak ve sorularınız için aşağıdaki iletişim adreslerinden bize ulaşabilirsiniz  

Yrd Doç Dr. A. Muhsin Yılmazçoban / Haber 7
a.muhsinyilmazcoban@gmail.com
http://www.facebook.com/home.php#!/groups/beyazkalpler/
http://twitter.com/#!/Beyazkalpler