Bunların itibar dedikleri şey İsrailin, ABD'nin ve Avrupanın Türkiyenin ilkeli dış politika ve duruşuyla dünya Müslümanlarına sahip çıkması ve batının ikiyüzlü politikalarını ortaya döküp gözler önüne çıkarmasından duydukları rahatsızlığın bir reaksiyonudur.

Bu emperyalist güçler Türkiyeyi ve Türkiyenin çıkarlarını ve itibarını ne zamandan beridir düşünür oldular?

Türkiye eğer Mısırdaki askeri darbeye ulusal menfaatlerini gözeterek karşı çıkmasaydı batının ve Siyonistlerin gözünde itibarlı bir ülke olarak kalmaya devam edecekti öyle mi?

Cezayir'in Fransaya karşı verdiği bağımsızlık savaşında şehit verdiği 1,5 milyon Cezayirliyi görmezlikten gelen Türkiyenin 1960 darbecileri Birleşmiş Milletler'deki bağımsızlık oylamasında Cezayir'i değil de Fransa'yı desteklemesi itibarımızı mı yükseltmiştid?

Millet olarak yıllarca bu utançla yaşadık. Bu kepazelik karşısında ülkemizin itibarını yerlerde süründüren 27 Mayıs cuntacılarının bu pisliğini Rahmetli Özal 30 yıl sonra Cezayir halkından özür dileyerek temizledi.

Türkiye ne zaman Fransa'ya yarandı? Fransa ne zaman Türkiye'nin adam olmasını istedi? Halen AB yolunda Almanya ile birlikte bize karşı direnen Fransa değil mi?

İtibarsız devletleri, kurum ve kuruluşları destekleyerek, onların safında durarak, onların zulmüne ortak olarak itibar kazanıldığı nerede görülmüştür?

İtibar; zulme, haksızlığa, adaletsizliğe, ikiyüzlülüğe karşı ilkeli bir şekilde, adam gibi karşı çıkmakla olur. İşte bugün Başbakan Erdoğan da tam bunu yapıyor. Hem de kısa vadeli milli çıkarlarımıza ters düştüğünü bile bile. Türkiye'nin Yahudi sermayesi, batılı sözde dostları tarafından kuşatılıp sıkıştırılacağını hesaba katarak.

‘'ONE MİNUTE'' olayından sonra da ülkemizdeki endişe tüccarları ortalıkta bu şekilde gürültü patırtı koparmışlar ve Türkiyenin itibarının zarar göreceğini iddia etmişlerdi.  Ne yazık ki sıraladıkları o felaket senaryoları art arda iflas etti.

‘'One Minute'' depreminden sonra Türkiye Ortadoğu, Balkanlar, Kuzey Afrika, Ortaasya ve Kafkasların yıldızı haline geliverdi. Allahtan değil de batıdan, Siyonistlerden korkanlar korkularının pislik ve kan denizinde boğuldular.

Nasıl ki, ‘'One Minute'' çıkışı Allahın hesabını hesaba katmayanları şaşırttı, hesaplarını alt üst ettiyse, Erdoğanın Mısır darbecilerine karşı çıkışış bütün dünya karşısında dik duruşu ‘'2. One Minute''tur.

Başbakanın ‘'2. One Minute' undan en çok rahatsız olan başta İsrail ve onun ezeli ve ebedi müttefiki Amerika ve yandaşları olmuştur.

Bundan sonra Türkiye ikiyüzlü dostları, sözde müttefikleri tarafından elbette cezalandırılmak, kuşatılmak ve sıkboğaz edilmek istenecektir. Ama gerçek dostları tarafından daha çok sevilecek, daha çok tutulacak, daha çok sahiplenileceği de asla unutulmamalıdır.

General Sisi'nin Suudiler ve Körfez emirlikleriyle birlikte Mısır Müslümanlarını, Esed'in Rusya ve Çin, İran ve Hizbullah'la Suriye Müslümanlarını esir almasının kesinlikle bir şansı kalmamıştır.

Hakka ve halka rağmen yerli ve yabancı işgal ordularının her hangi bir ülkede başarılı olması mümkün değildir. Mısır ve Suriyedeki inançlı ve bilinçli İslami örgütlere sahip bir ülkede ise bu asla mümkün değildir.

‘'One Minute'' Arap Baharının ilk kıvılcımını ateşlemişti. ‘'2 One Minute'' ise, İslam ülkelerinin ayağa kalkış, diriliş ve bağımsızlık mücadelelerinin surunu üflemiştir. Tarih buna da şahitlik edecek, zulmedenler döktükleri kanlarında boğulacaktır.

Zalimler hiç bir zaman başarılı olamaz. Olamayacaklardır da… Göreceğiz…

Arif Altunbaş - Haber 7

arfltnbs@hotmail.com