Kobani kördüğümü

Irak ve Suriyede belirli bir bölgeleri ele geçiren IŞİD hedef gösterilerek bölgede Kobani merkezli çıkarılan kriz bir taktik savaşına dönüştü.

  • GİRİŞ31.10.2014 08:12
  • GÜNCELLEME01.11.2014 13:16

Irakı petrol ve gas için kana bulayan Amerika, Kobaniye yerleşerek Türkiyenin Güney sınırlarına paralel Suriye toprakları üzerinden Akdenize ulaşmayı düşünüyor. Bunu yaparken de faturayı Türkiye ve bedelini bölge halklarına ödetmeye çalışıyor.

Kuzey ve Güney Irak ile Körfez petrollerinin bu yolla Akdenize sevk edilmesi hem İsrailin, hem Amarika ve Avrupalıların menfaatlerine uygun düşüyor. Körfez ülkelerinden alınan, Süveyş kanalından veya ümit burnundan dolaştırılarak Avrupaya ulaştırılan petrol ve gas, uluslararası petrol şirketlerine ve ithal eden ülkelere pahalıya mal oluyor. Kobani uzantılı petrol boru hatları devreye girerse, petrol devleri daha çok kazanacaklar. Petrol borularının geçeceği kuzey Suriye şeridini koruyacak olan batılı ülkeler dolayısıyla İsraili de bir güvenlik çemberine altına almış olacaklar.

ABD bu oyunda hem Türkiyeci oyun dışı bırakmak, hem de Kuzey Irak yönetimi ve Türkiye arasındaki Petrol anlaşmalarını ve ticareti kendi tek eline almak istiyor. Kobani ise oyunun kör düğüm olduğu yer.

Öte taraftan, PYD PKK ile yaptığı anlaşmalar gereği Türkiyeci bir koalisyon içinde de olsa Kobani de görmek istemiyor. Mesele, Kobanide tek başına kalmak ve orada PKK ile birlikte burada bir Kürt devleti kurmak.

PKK Kuzey Iraktan sonra Kobaniye yerleşmek, Suriye Irak, İran ve Türkiye Kürtlerinin lider ve sözcülüğünü yapmak istiyor. PYD ve Barzani bu oyunun farkındalar. İkisi de PKK’ dan uzak durmayı tercih ediyor ve Amerikaya yanaşıyorlar.

Kuzey Irak Kürt yönetimi ise Ortadoğudaki Kürtleri ancak kendilerinin temsil edebileceğini, bu yüzden komşularıyla barış içinde yaşamanın önemini kavramış görünüyorlar.  Ellerindeki petrol nimetinden en iyi bir şekilde faydalanmak, ülkelerini inşa etmek için savaşmadan yaşamanın şart olduğunu asırlık tecrübeleriyle biliyorlar.

Bunun yolu da barış ve istikrardan geçiyor. Bölgede barış ve istikrarı sağlayabilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu bilen Barzani Amerikaya rağmen Ankara ile arayı bozmak istemiyor. Bu arada büyük patron ABD ile de bağları koparmıyorlar.

Kobaniye 200 kişilik sembolik bir birlik gönderen Kuzey Irak Kürt yönetimi 4 ülkede yaşayan Kürtlerin hamisi olarak Kobanide öne çıkıp risk alıyor, ABD’yi razı etmek, Türkiye ile ilişkileri bozmamak, Kuzey Suriyeden açılacak olası bir koridorda söz sahibi olmak istiyor. PYD’ nin Suriyeki Kürt guruplar üzerindeki baskısını kırmak, Irak merkezi yönetimine ders vermek gibi daha birçok farklı düşüncesi olabilir.

Özgür Suriye Ordusunun Türkiye ve Katar ile arası iyi. Bu çizgiden sapmamak ve sırtını Türkiye’ye vererek bir Suriye politikası geliştirmek istiyor. Türkiye’nin işini kolaylaştırmak için PYD Başkanı Salihi istemese de askerini Kobani’ye gönderiyor.

ABD ise Özgür Suriye Ordusuna baştan beri şaşı bakıyor, uluslararası platformlarda Esed yönetiminden yana tavır alıyor. Hatta onları Esed’ten daha tehlikeli buluyor.

1982 Hama katliamından beri İran zalim Esedin yanında yer aldı. Şimdi de aynı şekilde oğul Esedin yanında silahıyla, askeriyle yanında Esed tarafında saf tuttuğunu deklere etmiş durumda. Bizzat savaşın içinde ve hatta savaşın akıl hocası ve finansörlüğünü yapıyor.

Esed ise İran, Hizbullah ve Rusyanın tarafında yer almak mecburiyetinde. Çünkü dünyada onlardan başka dostu kalmadı.

İran Şii Birliği peşinde, Rusya Suriyedeki askeri üssünü ve Esedte canını kurtarmanın derdinde. ABD ve AB ülkeleri de Esed giderse eğer; gelecek iktidarın, İhvan ağırlıklı, İslami Amerika ve batı karşıtı bir hükümet olacağını biliyor.

Manzara bu kadar karmaşık ve kırılgan. IŞİD ise Irak ve Suriye topraklarında, hatta Ortadoğuda kurulmuş saatli bir bomba özelliğini sürdürüyor.

Türkiyeden başka Irak ve Suriyeyi bu balçıktan kim çıkarabilir? Amerika mı, Suudiler mi , İran mı, Rusya mı kim? Bu işi en iyi Türkiyenin halledeceğini herkes biliyor. Ama Küresel güçler çıkarlarının kaybolacağından, bölgedeki batı yanlısı diktatör rejimler geleceklerinden kaygılı. Yeni Türkiye’nin duruşunu kendilerine yakın bulmuyor, Türkiyeye güvenmiyorlar. Çünkü Yeni Türkiye batının uşağı ve taşeronu eski Türkiye değil.

Tek sorun Yeni Türkiye’nin misyonu, vizyonu ve Ortadoğu halklarını kuşatan, kucaklayan, kardeş olarak gören ve sahiplenen adam gibi duruşudur.

Arif Altunbaş - Haber7
arifaltunbas@hotmail.com
Twitter @arfaltunbas

Yorumlar1

  • Sabit Kal 9 yıl önce Şikayet Et
    Yine konu sonunda geldi, petrole dayandı. Ne menem şey bu yani. Yani bunu savaşsız yapsalar olmuyormuymuş? Zaten Dünya petrolünün büyük bir kısmını bir şekilde alıp yakıyorlar,öyleyse ülkelerle anlaşsınlar, parasını versinler, istedikleri kadar boru döşesinler, petrolüde alsınlar. Bu kadar savaş, kan, canın gitmesi şartmı yani? Ama biliyorum, davulun sesi sadece uzaktan hoş gelir. Allah Müslümanların yardımcısı olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat