Türkiyeye karşı postmodern savaş

  • GİRİŞ26.12.2014 07:41
  • GÜNCELLEME27.12.2014 09:39

Adam gibi bir duruş, vakur ve emin bir yürüyüşle bir efsane yeniden diriliyor, tarih sahnesine ve insanlığın huzuruna çıkarak dimdik ayakta duruyor.

Büyük ve güçlü bir Türkiye inşa etmek için bu millet düştüğü yerden yeniden doğruluyor. Zümrüt’ü Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğuyor. İnkârın ve isyanın her türlüsüne, işgalin ve sömürünün her tipine, dost görünen düşmanların kalleşçe tuzak ve saldırılarına karşı kahramanca direniyor.

Bir asır önce hasta adam deyip de hep birlikte aç kurtlar gibi üzerine saldırdıkları, yakıp, yıktıkları dağıtıp parselledikleri bir imparatorluğun çocukları derin uykulardan uyanmış ve yeniden düştüğü yerden ayağa kalkıyor. Gasp edilen hak ve hukukunu arıyor. İşgal edilen yurtlarını, sömürülen yer altı ve yerüstü kaynaklarını sorguluyor.

Kabil soylu katillere karşı Habil’in çizgisinde yer alıyorlar. Kendi kadim değerlerine, özüne ve kimliğine sahip çıkıyor. Onurlu bir yürüyüşle yeni Türkiye sevdası ülkemizde ve bölgemizde bir destan gibi dilden dile dolaşıyor, Türkiye bölgemiz ve dünyada bir anıt gibi yükseliyor.

Çağdaş cahiliyenin yerli ve yabancı işbirlikçileri çatlasa da, patlasa da Selçuklunun, Osmanlının çocukları Horasan erlerinin ve erenlerinin yolunda Bizansın kalelerini bir bir yeniden feth ediyor.

Dünyaya adalet ve barış dağıtmak için geliyorlar. Hırsızlar, soysuzlar, yerli münafıklar, darbe ve diktatör çığırtkanları telaşlanmasın da kimler telaşlansın?

Boğaz baronları, Beyaz Türkler, doğu ile batı arasında seçimini yapamamış sözde aydınlar, ateistler, solcular, komünistler ve bütün bunların yandaşı çağdaş antik yunan ve Roma kalıntılarıyla islami görüntüye bürünmüş karanlık cemaatlerin bir olup düşmandan da düşmanca hep birlikte Türkiyeye saldırmaları boşuna değil.

Güneşin doğuşuyla karanlığın mağaralara çekildiği gibi Türkiyenin yürüyüşü onların kartondan yapılarını, kokuşmuş düzenlerini kökten sarsıyor. Yalanın ve talanın orduları her cephede kan kaybediyor. İnkar cephesinin hayal dünyası çöküyor, umudu yitiyor,  soluğu tükeniyor, tapındıkları putlar kırılıyor.

Bakmayan siz “Öldük, bittik, yalnızlaştık, yok oluyoruz” feryatlarına. Gerçekler ve gelişmeler hiç de öyle değil. Ölen, biten, yalnızlaşan, yok olan Türkiye değil. Bu gürültüyü çıkaran arsız çakallar, yıllarca dinimize saldıran sırtlanlar, vatan ve milletimizi yok etmeye çalışan batının üzerimizdeki gücü ve kontrolü yok oluyor.

Ne zaman Türkiye’de bir gerilim olsa Bremen mızıkacıları herkesten ünce hemen görev başındadır. Hep birlikte karanlığın eşekleri anırmaya, inkarın köpekleri havlamaya, leşgil kediler ciyaklamaya ve horozları vakitsiz ve münasebetsizce ötmeye başlamasının elbette bir sebebi var.

Kopardıkları gürültüler millet olarak uyandığımızı, ayağa kalktığımızı, yeniden büyük Türkiye olmaya başladığımızı gösteriyor. Putin’ in ifadesiyle, ‘’Türkiye’yi çok sağlam bir adam yönetiyor’’. İşte bütün karın ağrıları bu.

Amerika bundan rahatsız, Avrupanın sancıları bundan, israilin panikatakları ve derin Siyonist odaklarca kumanda edilen yerli ve yabancı Siyonist medyanın çıkardıkları Türkiye karşıtı gürültüler hep bu yüzden.

İsrail, Amerika, Avrupa ve ülkemizdeki uzantılarının hayal kırıklığı, moral bozukluğu kökü tarihin derinliklerine dayanan öfke ve nefretlerinden kaynaklanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devlet adamlarımızın şahıslarında yalan ve iftira ile oluşturmaya çalıştıkları algı operasyonlarıyla Türkiyenin önü kesmeye, yükselişi önlemeye çalışılıyor. Türkiyeye karşı post modern adı konmamış, asimetrik bir savaş sürdürülüyor. Ama eninde sonunda bu savaşı kazanacak tarafın Türkiye olacağını onlar da biliyorlar.

Yavaş yavaş bitiyorlar, teker teker tükeniyorlar. Öfke, kin ve düşmanlıklarından uyuyamıyor kahroluyorlar. Daha da beter olasıcalar...

Arif Altınbaş, Haber7. Com
Facebook; arifaltunbas@
hotmail.com
Twitter @arfaltunbas

Yorumlar1

  • Metince 9 yıl önce Şikayet Et
    Güçlü devlet,güçlü millet ideali için kafa yoran,ter dökenler elbette güçlü taarruzlara muhatap olacaklarının da bilincindedirler. Millette bu bilincin arkasında durmuştur. Artık insanımız iş yapanla, sadece laf üretme marifetini sergileyenleri ayırt ediyor. Sayın Altunbaş'ın tespitlerine tamamen katılıyorum.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat