Eski dünya karşısında Yeni Türkiye denklemi

  • GİRİŞ31.07.2015 11:21
  • GÜNCELLEME02.08.2015 09:30

Küreselleşme sürecinin bilgiyi, sermayeyi, üretim tekniklerini yeryüzünde yeniden dolaşıma soktuğu bir dünyada, bireyden-topluma, ülkeden-bölgesel ilişkilere kadar her şey yeniden şekilleniyor. Bu süreçte, halkların eski mahkûm bağımlılık ilişkilerini, değiştirerek, “yatay bir eksende yeni bir biçimde kurma arayışı”  istesek de istemesek de bölgemizde bir gün şekillenmektedir.

Bölgedeki özgürlük ve daha iyi bir yaşam tarzı taleplerinin yükselmesi, bu gelişmelerin yansıması olarak görülmelidir. Tunus’ta, Libya’da Mısır’da, Yemen’de ve Suriye’de ortaya çıkan siyasal hareketleri bu bağlamda ele almak zorundayız.

Bölgesel sorunların da ana sebepleri burada ortaya çıkmaktadır. Başta ABD olmak üzere Batı sistemi bunlara eski usullerle, eski politikalarla müdahale etmekte olağanüstü ısrarcı. Bu politikalarının esasında savaş, şiddet, baskı, etnik ayrıştırma, mezhepçilik temel rol oynamakta idi. Şimdi de aynı oyun oynanmakta…

Son zamanlarda ABD’nin İran’la yakınlaşması, Suriye’de BAAS rejiminin ayakta kalmasının tercih edildiğine dönük açıklamalar yapılması bölgede eski statükonun devam ettirilmesi konusunda eski politikalarda ısrar edildiğini ortaya koyuyor.

Batı sistemi düne kadar “devrimci İslam”ı temsil ediyor diyerek düşman ilan ettiği İran’la yakınlaşmayı, Suriye rejiminin ayakta kalması için Esed’ le görüşmeyi söz konusu ettikten sonra, “Şia siyasetine” itibar eden yeni bir politikayı benimsemesi yeni bir politika değil, yine mezhepler üzerinden bu bölgede çatışma ve ayrıştırma siyasetinin devreye sokulması demek olur. 

Türkiye’nin bölgesel siyasetini eleştiren ve buna karşı çıkanların bütün imkânları kullanarak, Ortadoğu’da ekonomiden siyasete, uluslararası ilişkilerden her düzeyde işbirliğine dayanan yeni bir yapı oluşturulması fikrini savunduğunu göz ardı ediyorlar.

Türkiye bunları yaparken, ülkelerin Batı karşısında bağımsız davranmasını, rejimleri

Ne olursa olsun halkların devlet tarafından teröre maruz bırakılmamasını, özgürleşme yönünde ilerlemesini, mezhepsel-etnik farklılıklar gibi geleneksel bölünme siyasetini dışlayan bir yaklaşım sergiliyor.

Türkiye’nin bölgesel siyaseti bölge ülkeleri arasında özgürleşme-kalkınma-modernleşme, sınırların gevşetilmesi çizgisinde bir model olarak algılanması, “bölge halklarının kendi hukuklarına sahip çıkılması” yönünde bir eğilimin güçlenmesine yol açtığı her yerde belirginleşmesinden dış güçler olağanüstü rahatsızlık duyuyor.

Yüzyıllık batı hâkimiyetinin bölgede sarsıldığı, işgalci ve sömürgeci güçlerin temsilcisi Batı sisteminin bölgeye bakışında değişime zorlandığı, batının yeni oyun ve projeler peşinde olduğu, bunun içinde İŞİD, PKK, PYD, DHKP ve benzeri yerel fitne ve hizip odaklarını devreye sokulduğu açıkça görülüyor.

Bu değişim süreci içinde Türkiye’nin sürdürdüğü “çözüm süreci bölgedeki egemen güçleri ne kadar kaygılandırdığı, başta ABD, AB ve batı bloğuyla İsrail’in gelecek kaygılarını nasıl etkilediği ve etkileyeceği gelişen olaylar karşısındaki rahatsızlıklarından anlaşılıyor.

7 Haziran seçimlerinden sonra Barış sürecinin tek taraflı PKK ve teferruatları tarafından sona erdirilmesi,  tehdit ve meydan okumalara yönelmeleri, bu süreç boyunca 600 den fazla terör ve anarşi olayı çıkarmaları karşısında dudağını ısırarak sabreden Hükümetin de sabır taşını çatlattı.

Bölgede Türkiye politikalarının başarılı olmaması için şimdi ABD ve batılıların ‘’NATO ile birlikte hareket edeceğiz’’ sloganı ile bakalım hangi engellemeleri yapacaklar ve hangi fitne dolaplarını çevireceklerini de göreceğiz.

Ne ABD, ne AB, ne NATO, ne de başka batılı bir kuruluş ve dost görünen düşmanların Türkiye’nin hayrına olan bir iş yapmayacağını, ipin ucu hep puştun elinde olacağından her adımda ayağımıza köstek olacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.

Ne zaman biz bağımsız, özgür ‘’Yeni Türkiye’’ olur isek, bu eski ve kokuşmuş oyunlar o zaman son bulacak. İşte o zaman yeni Türkiye denklemi ağır basacak. Yeni Türkiye olmadan birilerinin kapısında ve birilerinin kuyruğunda figüranlık yapmaktan başka ne kendi benliğimizi bulabilir ve ne de kendimiz olabilme şansımız yok.

Arif Altunbaş /Haber7
Facebook; arifaltunbas@hotmail.com
Twitter @arfaltunbas

Yorumlar1

  • 0006 8 yıl önce Şikayet Et
    süper aynen katılıyorum
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat