Bu dört güç kendi içlerinde bir birlerine karşı ne kadar rekabet içinde iseler, içlerinde ve dışlarında İslam’a, Müslümanlara, medeniyet ve kültürümüze karşı da hep birlikte düşmandırlar. İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık konusunda hiçbirinin diğerinden bir farkı ve geri kalır yanı yoktur.

Bugün yeryüzünde İslam’a ve Müslümanlara karşı apaçık savaş açmış olan sadece ABD, AB, Rusya ve Çin değildir. Bir de onların ülkelerimizdeki uzantıları olan yerli münafıklar ve cellâdına âşık olmuş aydın ve yöneticiler vardır. Bunların hepsi bir cephede birlik ve beraberlik içinde, her alanda bizi yok etmek için, her fırsatı değerlendirmektedir. Bunlar tüm dünyada şer cephesi olarak öfke atına binmiş, intikam hırsına bürünmüş, kin ve nefret fırtınasına tutulmuş olarak İslam’a ve Müslümanlara saldırmaktadırlar.

Asırlardır devam ede gelen bu saldırılardan birçok Müslüman ve İslam ülkesinin aydını, yöneticisi habersiz ve onların taşeronluğunu yapmaktadır.

Artık savaşlar eskiden olduğu gibi cephelerde, siperlerde ve savaş meydanlarında değil medya dünyasında, siber alanlarda, ekonomik platformlarda veriliyor.

Bu savaş insanlıktan, vicdan ve merhametten nasibi olmayan, ahlaki ölçüleri hiç’e sayan doyumsuz bir hırs ve iştah şehvetine esir olanların savaşıdır. Bu kirli savaşın başını bu ahlaksız dörtlü çete çekmektedir. Bu işgalci, zalim çete kendileriyle birlikte dünyanın da kıyametini hazırlamaktadır.

İnsanlık bunlara DUR! Diyemeyecek kadar aciz. DUR! Diyemeyecek kadar korkak. DUR! Diyemeyecek kadar sorumsuz olup büyük bir imtihanla karşı karşıyadır.

Yakın gelecekte Rusya’nın en büyük rakibi, bugün dost ve müttefik’i gibi görünen Çin olacaktır. 1,5 milyar nüfusuyla bu devasa ülke halkının karnını doyurmak için ilk işgal edeceği ülke geniş ve bakir topraklara sahip olan komşusu Rusya olacaktır. İlk etapta topun ağzında büyük arazilere sahip olan Rusya, Moğolistan ve Kazakistan gibi Ortaasya ülkeleri vardır.

Bu tehdit ve tehlike sadece onların kendilerine yönelik değil Asya’dan Avrupa’ya,  Afrika’dan Amerika’ya kadar bütün Dünyayı tehdit ediyor. İsteyen buna Kıyamete yakın zuhur edecek olan ‘’Ye’ cüc ve Me’ cüc ’’ diyebilir.

Rusya’nın olası bir dünya savaşına girmesi bölünüp parçalanması anlamına gelmektedir.  Japonlar Rusların 2. Dünya savaşında İşgal ettiği Kuril takımadalarını, Çin devasa Moğolistan steplerini, Ukrayna Kırımı, Gürcistan Abaza’yı, Azerbaycan Karabağ’ı, İsveç, Finlandiya ve Baltık ülkeleri 2. Dünya savaşında kaybettiği toprakları geri almak isteyecekler. Rusya sadece bir cephede değil birçok cephede savaşmak zorunda kalacaktır.

Ayrıca; Çeçenistan, İnguşya,  Tataristan, Kırım, Volga Boyu Tatarları, Kafkasya’nın ve Ural Dağlarının Müslümanları ve azınlık milletleri hepsi ayağa kalkıp bağımsızlıklarını isteyeceklerdir.

Rusya Suriye’de şımarık ve tehtidkar provokasyonlarla Türkiye’yi bir savaşın eşiğine çekmek istemekle sonu karanlık çıkmaz bir sokağa girdiğinin, dibi görünmez bir balçığa saplandığının farkında değildir. Hırs ve intikam duygusu Putin’ in gözünü kör etmiş durumdadır.

Rusya’nın Suriye çıkartması Sovyetlerin Afganistan’ı işgali gibi olacak ve Rusya Federasyonu döktüğü bu kan denizinde Allahın cc izniyle boğulacak ve dağılacaktır.

Millet olarak bütün mesele; ‘’Sabır, savaş ve zafer. Adım Müslüman’’ diyebilmek ve bu çizgide inanç ve imanla dimdik durabilmektir.

Arif Altunbaş - Haber7
Facebook; arifaltunbas@hotmail.com
Twitter @arfaltunbas