Amaç belli. İki yüzyıldır bu toprakları işgal eden ve kontrolü altında tutan batı emperyalizminin ileri karakolları olan batı kuklası rejim ve sistemlerin yerine yerli düşünceye ait bir ruh, öz ve motifler taşıyan yeni, aydınlık bir sistemin geleceği korkusu karanlık güçleri ve yarasaları rahatsız ediyor.

Asılmayı gerektirecek hiçbir suç işlemeyen Menderes, bu ülkede bunun için idam edildi. Özal, bunun için sürekli hedef gösterildi ve zehirlendi. Erbakan, bunun için tehdit ve baskı ile Başbakanlıktan istifa ettirildi. Şimdi sıra Tayyip Erdoğan’da.

Ama ortada de bir terslik var. Bu adam Menderes, Özal ve Erbakan gibi değil. Kelleyi koltuğa, kefenini çantasına almış ve yola çıkmış çetin bir ceviz. Cesur, dik duruşlu, her doğruyu korkusuzca savunan ve Allahtan başka kimseden korkmayan, bunun için de milletimizin kahir ekseriyeti tarafından sevilen, sayılan güçlü bir lider. Höt! Deyince ürkecek ve bulunduğu yeri terk edecek cinsten birisi değil. Canından geçen, ama Hak ve hakikat bildiği yoldan vazgeçmeyen, milleti ve vatanı içini her tehlikeyi göze almış inanmış bir Müslüman, bir Osmanlı torunu.

‘’Erdoğan otoriterleşiyor’’, ‘’kimseyle istişare etmiyor’’, ‘’Başkanlık sistemi ile aslında diktatörlük getirmek istiyor’’, ‘’niyeti farklı’’, ‘’kimseyi dinlemiyor’’, ‘’Anayasayı değiştirip tek adam olacak’’… gibi yaygaralar koparılmasının arkasında darbeci militarist, diktatör, ulusalcı, Kemalist, devrimci, sosyalist, batıcı nasyonalistler var.

Bir de, işgal ettiği makamlardan alınınca mahalle kadınları gibi sağda solda dedikodu ve gıybet üreten, yıllarca ağzından sakladığı baklayı çıkaran, mide ve bağırsaklarındaki gazı boşaltarak ortalığı kokutan sözde eleştiri ve özeleştiri yaptığını söyleyen Brütus’lar var.

Bakan, gazeteci, vatandaş kim olursa olsun o ülkenin diktatörünü azıcık eleştirse başına neler geleceği bellidir. O kişi o ülkede artık rahatça yaşayamaz. Bir şekilde cezalandırılır veya ülkeyi terk etmek zorunda kalır.

İlk defa Tarihimizde milletimizin kendi özgür iradesi ile seçtiği bir Cumhurbaşkanına ‘’Sen diktatörsün!’’ diye çemkiren Kılıçdaroğlu gibi çapsız, seviyesiz ve her girdiği seçimde kaybeden bir muhalefet lideri çeşitli ayak oyunları ve baskılar ile  hala o partisinin başında kalabiliyor  ise, diktatör olarak bu adamı sorgulamak gerekmez mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına, hanımına, kızlarına, oğullarına, yakınlarına çocuklarına küfreden, hakaret eden, haklarında yalan ve ahlaksız yakıştırmalar, iftiralar yapanlar bu ülkede elini kolunu sallaya sallaya geziyorsan diktatörlük bu ülkenin neresinde?

Ülkemizde uyuz akademisyenler, kıçı kırık gazeteciler, göbeğinden batıya bağlı medya maymunları, millet tarafından muhalefete mahkûm edilmiş iç ve dış şer güçlerin taşeronu CHP, Türkiye’ yi bölüp parçalamak isteyen siyam üçüzleri HDP KCK PKK, Doksan yıllık bu bozuk ve kokuşmuş sistem ve düzenin muhafızı MHP sağcısı, solcusu, paralelcisi, Haydar Başı, Kamalak’ ve teferruatları Tayyip Erdoğan’ı siyaset sahnesinden silmek için hep birlikte hareket etmelerine rağmen her saldırıda milletin çelik duvarına çarparak başarılı olamadılar.

 ‘’One Minute’’, ‘’Siz kan dökmeyi bilirsiniz’’, ‘’Dünya beşten büyüktür’’, ’’BM yeniden yapılandırılmalıdır’’,  ‘’Bizden habersiz bölgemizde kimseye operasyon yaptırmayız’’, ‘’Türkiye’yi süper güç yapacağız’’ dediği için, vatanına ve milletine adam gibi sahip çıkıp savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Türkiye ve milletimizin düşmanlarının harcamak istediğini halkımız pekala biliyor.

Vatanı ve milleti için, iç ve dış şer güçlerin saldırısına uğrayan bu dünya liderine insanımız hep birlikte sahip çıktı ve hep de sahip çıkmaya devam ediyor.

Kim ne derse desin! Milet Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte yürümek istiyor. Onu asla çakallara yem ettirmeyecek...

Arif Altunbaş - Haber7
Facebook; arifaltunbas@hotmail.com
Twitter @arfaltunbas