‘’Başkanlık sistemi’’ meselesi

  • GİRİŞ27.05.2016 08:19
  • GÜNCELLEME30.05.2016 09:04

Türkiye siyasi partiler tarihinde alışılmışın dışında olgun ve dolgun bir kongre oldu. Olgunluk ve vefakarlık, fedakarlık içinde bir görev değişimi yeni bir dönemin başlangıcının da habercisi idi.

Artık AK Parti şimdiye kadar süregelen bir merkez sağ ve muhafazakâr parti anlayışının dışında yeni bir anlayışa büründü. Türkiye’nin en büyük ve güçlü partisi olarak yeni ufuklara açılma, yeni bir dünya kurma iddiasında bir adım daha ileri sıçradı.

Politik olarak rejim kodlarına göre dizayn edilen sağa, sola, muhafazakârlığa ve statükoya yaslanmadan direkt merkeze oturan bir anlayışla kendi sistematiğine yöneldi. Sosyolojik olarak şimdiye kadar olduğu gibi sistemin dışında kalan ve bırakılan kitleleri de kucaklayarak topyekûn milletin partisi olmaya yöneldi.

Şimdiye kadar devlet belirli ideolojik gurupların ve aristokratların, bilhassa dış mihraklı batıcı, taşeron zihniyetli politikacıların kontrolünden çıkarılarak milli ve milletin devleti olma sürecine girmeye yöneldi.

Bundan sonra ne darbe anayasalarının, ne oligarşik bürokrasinin, ne dış mihraklı kuklaların, Kemalist sistemin, masonların ve Siyonistlerin devlet içinde devlet olma ve devletin işleyişine pek müdahale etme şansları görünmüyor.

Eğer anayasa değiştirilir ve Devlet başkanlığı sistemi de gelirse bütün güçlerin merkezi Devlet Başkanlığında toplanacağı için ülkemizde oynanan birçok uzaktan kumandalı tiyatro ve Bremen mızıkacılarının da görevleri böylece son bulmuş oluyor.

Türkiye yeni bir kulvara girip ayağındaki prangaları, ellerindeki zincirleri kıra kıra özgür ve bağımsız olarak bütün dünya devletleriyle yarışacak ve âşık atacak bir pozisyona yükseliyor.

AK Parti dışında kalan bir azınlığın kaygısı şu; ‘’ Ya Tayyip Erdoğan tek adamlığa oynar ve kimseyi dinlemez, her istediğini yapar ve otoriterleşirse…’’

Başkanlık sistemi sadece bizde uygulanmak istenen bir sistem değil. İngiltere, İspanya, Belçika, Hollanda vb. gibi Avrupanın birçok ülkeleri bırakın başkanlığı halen krallıkla yönetiliyor. 

Amerika, Fransa, Rusya gibi ülkeler de Başkanlık sistemiyle yönetilirken hiçbir devlet başkanının otoriterleşebileceği söylenmiyor ve otoriterleştiği de görülmüyor. Çünkü başkanlık sisteminin içinde başkanı da, bu sistemi de kontrol eden kurallar ve sigorta görevi yapan sistemler var. Yani; Başkanlık sistemi her şeyi bir kişinin tek elinde toplayan, her dediğini yaptıran, her söylediği kanun olan bir krallık sistemi değil. Bunu birçokları bilmelerine rağmen anlamak istemiyor.

Özellikle CHP ve başkanlık sistemine karşı çıkanlar meseleyi anlamadan, tartışmadan, neyin ne olduğunu iyice bilmeden bu sisteme ezberden karşı çıkıyor. 

Eğer; Başkanlık sistemi gelirse CHP zihniyetinin 90 yıllık baskı ve zulüm ile ayakta duran kokuşmuş darbeci sistemi kendileriyle birlikte yok olacak. Artık, ‘’CHP’nin çağdışı ilkeleri ve tarihi geçmiş devrimleri rafa kalkacak. Bu sistem onların putlarına, put hanelerine, tabularına, öcülerine ve dokunulmazlarına dokunacak. Onların bütün sorunu bu.

Kimileri de şaşkın şaşkın, ‘’Başkanlık sistemi mevcut Anayasaya aykırı’’ diyor. Tabi ki, aykırı ve karşı olacak. Tabii ki, darbecilerin anayasasına ters düşecek.  Zaten, birçok sorun ondan kaynaklanmıyor mu?

Yıllardır darbecilerin anayasasıyla devlet işlerinin yürütülememesinden dolayı mevcut sistem tıkandı ve iflas etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sisteminde ısrar etmesi kendisi için değil, devlet işlerinin daha hızlı ve kolay yürütülebilmesi içindir.

Bazıları apırsa da köpürse de zaten Cumhurbaşkanı devleti devlet başkanı gibi yönetiyor. Daha seçilmeden önce böyle yapacağını ima etmedi mi? Şimdi fiili durumu anayasallaştırarak bunun kendinden sonra da kalıcı olmasını istiyor. Mesele bu kadar basit

arifaltunbas@hotmail.com

Twitter @arfaltunbas

 

Yorumlar1

  • huseyin 7 yıl önce Şikayet Et
    evet aynen dediginiz gibi onlarin butun dertleri siraladiginiz gibi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat