Bakmayın siz dünyanın 21. Asırda yaşadığına. Zihinsel olarak batı toplumu hala Haçlı Seferleri yıllarındaki Ortaçağ döneminin psikolojisini yaşıyor. Haçlı ruhu içlerinde habis bir ur gibi depreşiyor. II. Urbanus’un ruhu hala Roma, Paris, Viyana, Kopenhag ve Berlin Katedrallerinin kubbelerinde çan sesleriyle birlikte çınlıyor.  

Siz, istediğiniz kadar ‘’Yaratılanı yaratandan ötürü severiz’’ deseniz de, onlar sizi insan yerine bile koymuyorlar ve bundan sonra da koymayacaklar. Onların gözünde Siz sömürülmeye, güdülmeye layık, kullanılmaya müsait, cahil, barbar ve vahşi mahlûklarsınız. Yani, batının Müslümanlara bakışı açısından Garp Cephesinde değişen yeni bir şey yok. 

Referandum süreciyle birlikte ‘’ Kirli Batı İttifakını’’ telaşla bir araya getiren ve Haçlı ruhunu hortlatan Türkiye’nin kıblesini batıdan kendi eksenine döndürme korkusudur. Bizde Tanzimatla başlayan, Cumhuriyetle zirveye ulaşan batıcılık, taklitçilik, kölelik, körü körüne batıya öykünme ve tapınmaya varan bağlılık artık sona eriyor. Bizdeki ahmaklar hariç batılılar ve yerli münafıklar bu gidişatın farkındalar. 

Türkiye kendi yerli kodlarına, tarihi eksenine, medeniyet değerlerine, özüne dönüyor. Kendisiyle, tarihi ile coğrafyası ile barışıyor. Yoldan çıkarılmış yolumuzu tekrar Hak ve hakikatin yoluma ve rayına oturtuyor. Kendi bedeninden koparılmış ruhunu tekrar kendi gövdesine çağırıyor.  

Bunlar on sekiz maddelik basit bir anayasa değişikliğinde bile neden hop oturup hop kalmaya başlıyorlar? Türkiye onların istedikleri gibi yönettikleri ve yönetecekleri bir sömürge ülkesi değil artık. Bu ülkede yaşayan insanların kendi anayasalarını değiştirme hakkı sadece milletimize aittir., sömürgecilerin tayin ettiği ve atadığı başbakanlar ile ihanet ocaklarının başı olan yerli münafıklar ile darbeciler ve darbe seviciler ile yok öyle memleketi uzaktan kumanda ile yönetmek. 

Bundan sonra milletin dediği olacak ve milletin seçtiği Liderler Türkiyeyi yönetecek…  

Batılıların ve onların yerli uşaklarının ve taşeronlarının hep birlikte kudurmaları anayasa değişikliğinden falan değil, o bir bahane. Milletimizin kendi kimlik ve benliğine kavuşmasıyla birlikte kendi özgür iradesiyle, Türkiyenin elindeki asırlık paslı zincirleri, ayaklarındaki paslı prangaları, boynundaki paslı kölelik halkalarını kırdığı içindir bütün bu tantana ve gürültü. 

Onlar biliyorlar ki, artık bundan sonra bize söz geçiremeyecekler, bizi güdemeyecekler, boynumuza birer ip takıp istedikleri yere götüremeyecekler, istedikleri gibi bizi sömüremeyecekler, milletimizi köleleştiremeyecekler, vatan evlatlarını Mankurtlaştıramayacaklar. Papanın eteğinin etrafında toplanıp telaşlanmaları, huzursuzlaşmaları, Haçlı ittifakı olarak toplanmaları bundan. 

Batının içimizdeki yerli uşakları ve taşeronlarının yalana, dolana, her türlü gayri meşru yollara sapmalarıyla, belden aşağı başvurmaları, karalama ve algı operasyonları yapmaları, milletimizin kafalarını bulandırmaları,  ‘’EVET’’ cephesi kazanmasın da isterse bu ülkeye PKK hâkim olsun modana girmelerinin altında bu acı gerçekler yatıyor. 

Batı önceleri bizi Libyalaşma, İranlaşma, Malezyalaşma ve eksen kayması gibi sudan bahanelerle uyarıyor, bazen tehdit ediyor, bazen de ekonomik yardım ve desteklerle kontrol altında almaya çalışıyordu. Şimdi onu da yapamıyor. 

Haçlı soytarılarının oyunları ve hileleri meydana çıktı. İki yüzlülükleri deşifre oldu. Sahte müttefik ve dost oldukları dilleri ve fiilleriyle ispatlandı. Türkiyeye karşı sürdürdükleri sinsi ve kirli operasyonlarda başarılı olamayınca içlerindeki derin kaygı korkuya ve tehdit’e, boykota ve saldırıya dönüştü. 

Atınızı nallayın, itinizi tasmalayın ve saldırın bakalım Haçlı çapulcuları, Olimpusun çocukları… PKK’ nızla, DHKP-C ’nizle, PYD’ nizle, FETÖ’nüzle, CHP’ nizle, Avrupanız ve Amerikanızla birlikte gelin! 

Volkan gibi patlar, lavlar gibi üzerinize yürür önümüzde duramazsınız. Sizi de, yalakalarınızı da yakarız Allahın izniyle… 

Artık bize efendilik taslayamayacak, bizi teslim alamayacaksınız… 

Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye… 

Arif Altunbaş / Haber 7