Batı medeniyetinin çöküşü

.

  • GİRİŞ07.04.2017 07:27
  • GÜNCELLEME08.04.2017 09:27

İnsan vahiyden uzaklaştıkça kendi egosunun kontrol ve egemenliği altına girer. Onun hayatını şekillendiren arık dini değildir. Arzu ve hevesleri o insana hakim olur. İnsanın içindeki insan köleleşir.

Avrupa din, uygarlık, ahlak, insanlık değerleri olarak çökmüştür. Din ve vicdan adına paganlığa doğru evrilmektedir. Batılı din adamları tanrının yeryüzündeki gölgeleri gibi hareket etmektedir.Din diye topluma anlatılan şehir efsanelerinden, asılsız olağanüstü, harukelada hikâyelerden ve masallardan ibaret hurafelerdir.

Ortada Hz. İsanın Allahtan aldığı emirler bütünü yok. O, asırlar öncesinden aziz Pavlus ile birlikte Hz. İsayı tanrının oğlu yapan ve hatta tanrılaştıran uydurulma, sapık bir din anlayışına dönüşmüştür.

Bugünkü Hristiyanlığın semavi bir din ile hiçbir alakası yoktur. Semavi Hristiyanlık doğu kiliselerinde belki de yok denecek kadar vardır. Onların da Hıristiyanlık üzerinde hiçbir tesirleri yok.

Batı din, uygarlık, ahlak ve maneviyat olarak çökmüştür. Hakili Hıristiyanlığın yerini Antik Yunanın ahlakı ile Pavkus’un sapık din ve tanrı anlayışı aldığını dinler tarihiyle ilgilenen herkes bilir. Batı toplumunun gözünde İsa sadece içi boş bir sembolden ibarettir. Vahyin ana damarından kopan tüm insanların sayısı kadar herkesin bir tanrısı vardır. HZ. İsa bu tanrıların içinden onlarca sadece bir tanesidir.

Batı gerçek İsadan kopunca vahiyden, vahiyden kopunca dinden, dinden kopunca ahlak ve maneviyattan, insanlıktan da koptu. Bu anlayışla vahşi bir medeniyeti haline geldi. Bugün batı uygarlığını, insanlığını ve vicdanını bitiren gerçek İsadan kopuş olan bu kör anlayıştır.

Bu uygarlığın çocukları olan batlı eleştirmenler Comsky, E.Wallerstain, Buadailare, Beckkett, Heideckker, Baudrillard, Niedtsche gibi bu çağın filozof ve düşünürleri aslında çağın sorununu görmüşlerdir. Çok farklı söylemlerle ciddi tespitlerde ve öz eleştirilerde bulunmuşlardır. Ama bu cahili medeniyetin kibirli gücü kimseyi ciddiye almamaktadır.

Batı uygarlığındaki çöküşün ve erimenin zamanla derinleşen ve derinleştikçe yer tabanındaki bir gaz sıkışması gibi patlamaya hazır hale gelişinde bu uygarlığın çılgın ve kontrolsüz gelişmesi yatıyor. Baş döndürücü bir hızla büyüyen sosyal, ekonomik, teknolojik sorunlar birçok fay hattını harekete geçirebilecek, büyük felaketlere yol açabilecek bir durumda. İnsan kontrolden çıkınca çığ gibi önüne gelen her şeyi yakıp yıkmakta, mahvedip yok etmekte hayli maharetlidir.

Dünyada milyarların ölümüne sebep olabilecek kadar atom, hidrojen, zehirli gas ve kitle imha edici silahların, kimyasal çılgınlıkların, radyoysan yayıcı santrallerin olması, iklim değişikliğini oluşturan sera gazlarına dur denilememesi, Atmosferin ve çevrenin kirliliği, acımasız savaşlar, doymak bilmeyen insanın egosu ve hırsının şimdiye kadar yol açtığı felaketler, yol açabileceği sorunları düşünmek bu uygarlığın ne kadar vahşi bir uygarlık olduğunu ve nereye gittiğini anlamak için bize bir fikir verir.

Baudrillard batı medeniyeti için; ‘’Temeli/mayası bozuk bir medeniyet denemesinin şahitleriyiz.’’ der. Batı uygarlığı bir medeniyet değil, başarısız bir medeniyet denemesidir.Bu uygarlığının daha iyi anlaşılması için söze ilk olarak buradan başlamak gerekir. Temelleri bozuk bu medeniyet denemesinin kendini veya insanlığı felaketlerden felaketlere sürüklemesi kaçınılmazdır.

Batı ile İslam âlemi arasındaki gerginliklerin, savaşların sebepleri altında Müslümanların batı uygarlığına teslim olmayışları yatar. Bir Müslümanın putperest bir dine ve medeniyete teslim olması düşünülemez.

Hıristiyanlık Yahudi asıllı Pavlus’la, Romalılarla ve gerçek İsadan kopan Hıristiyanlarla çok büyük darbeler yedi ve batıda semavi anlayışta din denen şey kalmadı. Romalıların Hıristiyanlara yapmadığını Hıristiyanlar kendilerine ve dinlerine yaptılar.

Batıdaki İslam karşıtlığı ve düşmanlığının temelinde her şeye rağmen batıda hızla yayılmakta olan İslam’ın bu coğrafyada da güç kazanmasıdır.

İslam Medeniyetinin batı toplumunda hızla kabul görmesi batı medeniyetinin çöküşünün haberini vermektedir.

NOT;

1- Pavlus;’’Kendisi İsevileri ve İseviliği yok etmeye adamış bir yahudidir. Hıristiyan olmadan önce İsevilere şiddetli zulümler yaptığını kendisi itiraf etmektedir. Meryem oğlu İsa’nın kendisine göründüğünü iddia eder. İsa'nın İsrailoğullarının beklediği mesih ve aynı zamanda da Allah'ın oğlu olduğunu insanlara ilk söyleyen odur. Hristiyanlığı dejenere eden bu adamdır. Hıristiyanlarca Aziz olarak kabul edilir Hıristiyanlık üzerinde en etkin şahsiyettir. Bugünkü Katolik- Protestan Hıristiyanlar bunun mezhebini izlerler.

2-Nietzsche, Deccal isimli eserinde, ‘’Pavlus' u korkunç dolandırıcı ve intikam havarilerinin en büyüğü olarak tanımlar. Pavlus'un yaydığı Hristiyanlık inancını "yalan" ile ve öğrettiği Tanrı'yı da "Pavlus'un kendi arzusu" ile özdeşleştirmektedir’’ der.

3-İbn-i Teymiyye, Pavlus’u, peygamberlerin getirmiş olduğu tevhid inancı ile putperestlerin inancını sentez yaparak bir din îcâd etmekle suçlamaktadır

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat