Milletimizin o gece ABD güdümlü FETÖ darbesine karşı güclü bir yumruk olarak hareket etmesi batı emperyalizmine ve işgalcilerine karşı yaptığı soylu bir kıyam hareketidir.  

Yurt içindeki ve dışındaki darbeci güçler ve onların akıl hocaları, finansörleri bu milletin darbecilere vurduğu darbeyi hala anlamamış görünmeleri yenilgi ve hezimetlerinin dayanılmaz acısından kaynaklanmakdır.

Bundan sonra batının taşeronları bu ülkede hangi ihaneti yaparlarsa yapsınlar milletin iman dolu göğsüne çarparak paramparça olabileceklerini hep hesap edecekler. Allah için ölmeyi şeref bilen bir milleti kimsenin sindiremeyeceğini dost ve düşmanlarımız artık bilecekler.

15 Temmuz bir tarihin, bir milletin, bir coğrafyanın yeniden ayağa kalkışı, her türlü baskıya, sömürüye, işgale, işgalcilere, mankurtlara ve mankurtlaştırılmaya başkaldırışıdır.

Bu kıyam hareketi Tanzimattan bu zamana kadar milletimizin batı emperyalizmine karşı verdiği istikrar, istikbal ve istiklal mücadelesinin ta kendisidir.

Bu kıyam hareketi içimizdeki ve dışımızdaki ahmak batı uşaklarına, onun tüm sempatizanlarına, milletimiz içindeki batının ücretsiz kölelelerine karşı kazanılmış bir zaferdir.

Bu mücadeleyi batı kaynaklı ikiyüzlü bir demokrasi mücadelesi gibi görmek, göstermek 15 Temmuz kıyamının anlam ve manasına, mücadele azmi, çizgisi ve ruhuna taban tabana zıt bir yaklaşımdır.

15 Temmuz kıyamı Tanzimat Fermanından bu yana batılılarca içimize sokulan, iki asırdır zor ve zorbalıkla milletimize kabul ettirilmeye çalışılan batıya kayıtsız şartsız teslim olmayı öngören bir sistem ve düzeni kollama ve kurtarma mücadelesi ve hareketi de asla değildir.

Bilakis ikiyüzlü, sahtekar, sözde dostumuz olan batıdan ve batılılardan, batılı sistem ve düzenlerden, anlayış ve ideolojilerden kurtulma, kendi ruh ve ahlakımıza, tarihi kotlarımıza, medeniyet ve kültürümüze kendi hayat sisitemimiz ve dünya görüşümüze sahip çıkma mücadelesidir.

15 Temmuz kıyam hareketi batılılarca planlanan, yerli münafıklar ve aktörlerce sahneye konulan bir darbeye, batıcı ataist bir düzene apaçık milletçe ‘’YETER’’ ve ‘’DUR’’ demektir. Bu hareketi batılı bir demokrasi anlayışını kurtarma hareketi olarak görmek veya göstermek 15 Temmuzda şehit olan insanlarımızın azizi ruhlarını ve geride kalanların gönül ve kalplerini incitir. Müslümanlar için ve islama göre; ’’Ancak Allah yolunda ölenler şehittir’’ demokrasi memokrasi yolunda ölenler değil.

Darbeye ve darbecilere karşı evinden apdestini alarak, ailesiye helalleşerek, şehit olmak için sokaklara meydanlara çıkan insanlar Allah için, din için, millet için, vatan için bu milletin istiklal ve istikbali için, özgürlüğü ve bağımsızlığı için meydanlara akın etmişler, günlerce bunun için nöbet tutmuşlardır.

Batının ve batıcıların milletimize dayattığı ikiyüzlü demokrasi anlayışını kurtarma adına sokaklara dökülen, göğsünü tanklara, mermilere siper eden acaba kaç kişi vardır?

Cephede kazanıp masada kaybedenlerden olmamak için Türkiye müslümanları olarak islami anlayış, kavrayış ve mücadelemizi, milletin Allah için kazandığı bir zaferi farklı yönlere ve mecralara çekilmesine müsaade etmemeliyiz.

Müslüman dini, vatanı, namusu, ülkesi ve ülküsü için mücadele ederken ölür veya öldürülürse şehittir. Kapitalizm, Kominizm, Faşizm, Diktatörük ve islam düşmanı sistem ve rejimler için öldürülenlere islamda şehit denilmez.

Demokrasi-memokrasi şehidi ve gazisi gibi bir anlayış bizim dinimizde, dünya görüşümüzde, hayat felsefemizde ve pratik hayatımızda yoktur.

Allah cc için 15 Temmuzda şehadet şerbetini içenler islamın şehitleri, bu kutlu mücadelede yaralanma şerefine eren tüm yiğitlerimiz de bizim gazilerimizdir. ‘’Ramazan Bayramımızı Şeker Bayramı’’ olarak değiştirmek istemeleri gibi birilerinin islami değerlerimizi, kavram ve litaratürümüzü yozlaştırmaya çalışmasına müsaade etmemeliyiz.!

Arif Altunbaş, Haber 7