Katalonya depremi

  • GİRİŞ13.10.2017 07:36
  • GÜNCELLEME14.10.2017 09:21

Devletler insan vücudu gibi canlı birer organizmaya benzerler. Nasıl vücud zayıf düşünce savunma sistemini kaybeder, mikroplarla savaşamazsa devletin gücü zayıflayınca da bir çok sorunlara yenik düşer.

Osmanlı devletinin son dönemlerinde içten batı kuklası ahmak yöneticilerin yanlışları ve ihanetleri, dıştan yabancı saldırılar ve düşmanlıklar karşısında güçsüz düşüp ulu bir çınar misali yıkılışı gibi.

Sadece İslam ülkeleri değil belalarla, musibetlerle, fitnelerle, ayrılıkçı mücadelelerle, iç çekişmelerle boğuşan tarihte ve zamanımızda.Mesele devletin güçlü olup olmamasına bağlı.

Avrupalı devletler, Amerika ve Rusya tarihine baktığımızda onlar da zayıf oldukları zamanlarda bünyelerindeki zaafiyetten kaynaklanan hastalık ve sorunlarla boğuştuklarını, güçlü olduklarında bu sorunların üstesinden geldiklerini görürüz.

Osmanlı ayakta iken de bir çok iç isyanlar, kargaşalar, başkaldırılar ve dış saldırılarla karşı karşıya kalmıştır. İktidar çekişmeleri, Celali İsyanları, Bağdat İsyanları ve Anadoluda eften püften çıkarılan isyanlar, huzursuluklar sürekli devletin başını ağrıtmıştır.

Devlet güçlü olduğunda kolayca bunların hakkından gelir, zayıflayınca da sorunlar Kurt’un koskoca bir çınarı içerden kemirdiği gibi yer, bitirir ve içi boş karton bir dev haline getirir.

Birinci Dünya savaşından önce ve sonrasında Avrupa kendi içinde korkunç bir kaos ve kargaşayı yaşar. Her devletin komşuları veya başka bir devletle çetin bir sorunu vardır.Kendi iç sorunlarıyla boğuşmaktan yorgun düşen devletlerin bir çoğu başka bir devletle savaşarak milli çıkar ve bütünlüğü korumaya çalışır.

İngiltere; İrlanda, İskoçya, Fransa, Almanya ile, Asya, Afrika ve Amerikadaki sömürgeleri ile sürekli bir savaş halindedir.

Fransa; Belçika, Korsika, Tunus, Cezair, İspanya ve yine bütün Afrika ve güney doğu Asyada sömürge savaşlarını sürdürür.

Almanya; Polonya, Danimarka, İngiltere ve Fransa ile kara Avrupasında savaşları bitmez.

Avusturya; İtalya, Macaristan, Rusya, Sırbistan ve Osmanlı ile savaşmak hayatlarının bir parçası haline gelmiştir.

Rusya; Osmanlı, Avusturya, Prusya, Macaristan batı ve Kuzey Avrupa ülkeleriyle  savaşır. Savaşmadan geçirdiği bir yılı yoktur.

Bütün güçlü devletler hem kendi içinlerindeki, hem de kendi dışlarındaki unsurlarla bitmeyen bir toprak kazanma veya hegemonya savaşını sürdürür. Her zaman güçlü olan kazanır. Güç, her zaman huzur ve refahı sağlamakta, barış ve güvenliği garantiye almakta belirleyici etmen olarak öne çıkar.

Aragon Kralı II. Fernando ile Kastilya Kraliçesi İzebel’in 1469 da evliliğinden sonra İberik yarımadasında İspanya Birliğini kurulur. Katalonlar bu zamana kadar o bölgenin en güçlü krallığı ve kültürüne sahip bir millettir.İspanya  bu evlilikten doğmuştur.Şimdi, 548 yıl sonra Katalonlar bu evlilikten memnun değiller. Artık boşanmak istiyorlar.

Almanya’nın bir eyaleti olan Bayern bu güne kadar dış işlerinde Birleşik Almanya’ya bağlı, iç işlerinde özerk, ayrı bir Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclisi, polis gücü, bütçesi olan bir millettir. Dili de Almancanın aynısı değil.

Korsikanın Fransadan, Sicilyanın İtalyadan, İskoçya ve İrlanda’nın İngiltereden, Süd Tirol’ün İtalyadan, Temaşverin Romanyadan, Flemenlerin Belçikadan ayrılmak arzusu Avrupayı kendi içinde patlamaya hazır bir yanardağ durumuna sokmaktadır.

Nasıl Katolanların İspanyadan ayrılmak için referanduma gitmesi Bayern’leri cesaretlendirdi ise, Bayernlerin referandum istekleri de Belçikadaki Flemenk’leri, Fransadaki Korsikalıları, İngilterede İskoçları hareketlendirecektir.

Dünyadaki bağımsızlık hareketleri çoğaldıkça bir yangın gibi bütün  Avrupayı  ve dünyayı saracak, dominotaşı etkisiyle insanlığa 1. ve 2. Dünya Savaşı gibi bir kabus yaşatacaktır.

 

Arif Altunbaş, Haber 7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat