Hırsızlar ve arsızlar

.

  • GİRİŞ05.04.2019 08:51
  • GÜNCELLEME08.04.2019 08:59

Türkiye 2019  mahalli seçimini bir genel seçim havasından öte, bir beka ve varoluş yokoluş mücadelesi ekseninde sürdürdü. Bu seçim aklın değil hırsların, hislerin, sitemlerin, cezalandırmaların, öfkenin , kinin ve nefretin öne çıktığı bir seçim oldu.

 

 

Her kesim meydanlarda, kulislerde ve seçim itifaklarında kendi gerçek yüzünü ortaya koydu. Genelde ikircikli politikalar ve iç hesaplaşmalar öne çıktı.

Bu seçim kimin kimin ile birlikte olabileceğini, kimin kime yakın olduğunu çok açık ve net olarak ortaya koydu. Maskeler düştü, gerçek yüzler göründü.

 

 

Bazı milliyetçilerin CHP ve hatta; can ve kan düşmanları BDP ile beraber aynı cephede olabileceklerini, sola, sosyalizme ve kominizme karşı olmakla hayatları geçen bazı milliyetçilerin kendi değerlerinden koparak nerelere savrulduğunu gördük.

İslamcılık iddiasıyla sürekli yargılanan, ümmeti bir çatı altında toplamak iddiasında olan ve bu yüzden defalarca kapatılan Milli Görüş geleneğindeki son partinin  birkaç belediye başkanlığı kazanmak için can düşmanı CHP ve BDP ile nasıl yan yana gelebileceğini gördük.

Bazı milliyetçi ve islamcılar göstermelik ‘’Demokratik bir mücadele çatısı (!)’’ altında eski dava arkadaşlarına karşı aynı cephede düşmanlığa varan bir duruş sergileyebildiklerini gördük. Hatta; 40 yılı aşkın bir zamandır Türkiyeyi bölmek ve parçalamak için savaşan, Kürt milliyetçisi, islam düşmanı, emperyalizmin uşaklık yapan PKK ve onun uzantısı BDP ile aynı cephede kendi eski arkadaşlarına karşı çok acımasız ve sert bir mücadele verebileceğini gördük. Demek ki, dava mava hikaye asıl olan parti ve particilikmiş…

Daha önceki seçimlerde birbirlerine söylemedik söz bırakmayan iki parti liderinin (AKP ve MHP) vatan ve milletimizle ilgili bir ‘’Beka Sorunu’’ söz konusu olunca yanyana gelip ittifak edebileceğini, devletin ve milletin menfaati yanında mücadele edebileceğini gördük.

Yıllarca İstanbulu Ankarayı ve birçok şehri ve kasabayı yöneten AK Parti belediye başkanlarının  gerek metal yorgunluğundan, gerek lüks ve rahata dalıp kibirli davranmaktan, gerekse icraatlarının AK Partinin eylem ve söylemleriyle çakıştığıdan dolayı kendilerine oy veren taban tarafından cezalandırılıp bir ders ve uyarı verildiğine şahit olduk.

Partililer kendini dinlemeyen, anlamayan, adam yerine koymamayan parti ve belediye başkanlarını, hatta; Genel Başkanı; ‘’Artık sesimizi duy’’, ‘’ Bizi dinle’’, ‘’Bizi adam yerine koy ve otomatik oy verme makinesi olarak görme!’’ diye resmen uyarmıştır.

AK Parti tabanı kırgındır, dargındır, üzgündür, bir moral çöküntüsü içinde gittikçe yozlaşan özünden ve fabrika ayarlarından uzaklaşan partisinden ve kendisine kulak vermeyen parti ve yöneticilerinden muzdarip olduğu sessizce haykırmıştır.

AK Partinin kuruluşundan beri bu partiye emek ve gönül verenleri, bu mücadelede alın teri ve gözyaşı dökenleri yolda bulduklarıyla değişen bir parti politikası huzursuluğun temel nedenlerinden birisi olarak görünüyor.

CHP tek parti diktatörlük döneminde ‘’açık oy verme ve gizli oy sayım’’ kuralı ile yıllarca bu milletin kanını emdi, iliğini sömürmiştü. Oy çalma ve hile yapma husunda CHP’ nin usta bir hırsız ve utanmaz bir arsız olduğu AKP yöneticileri hesap edip sandıklara sahip çıkmalı idi.

AK Parti ruh ve beden, fikir ve düşünce, eylem ve söylem olarak mutlaka silkinip kendine gelmek, çeki düzen vermek ve yıldırım hızyla fabrika ayarlarına geri dönmek zorundadır. AK Partiyi ANAP olmaktan, ANAP’ a benzemekten ancak radikal bir değişim ve kuruluş ayarlarına dönmek kurtarabilir.

Siyasi mücadeleler iktidar olunca sarhoş olan, kendini devlet sanıp millet ve kendilerini oraya getiren tabanla bağlarını koparan bir anlayışı asla affatmez. Hala buna dikkat edilmez, gerekli tedbirler alınmaz ise; Allahın bu husustaki buyruğunu hatırlatmak bir dost olarak benim görevim; ‘’ Eğer siz bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez’’  Ali İmran;140

İslami siyaset anlayışı;’’Bedir Ashabı’’ ile ‘’Uhut Ashabı’’ arasındaki farkın ve kıymetin değerinin bilinmesini ve takdir edilmesini emreder. Yoksa, tarihten ders alınmaz ve ‘’Tarih tekerrür eder’’ gider. 

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar8

  • Bozkurt 4 yıl önce Şikayet Et
    Iyiki varsin Arif Abi
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Tülücüoğlu 4 yıl önce Şikayet Et
    Diline sağlık,kalemine kuvvet. Çok yerinde bir analiz. Akıncı ruhum debreşti.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mehmetm 4 yıl önce Şikayet Et
    Ak Partiden/ İttifakından gelen bir olumsuzluğun CHP ittifakından gelecek beş olumsuzluğa galip geldiğini görüyoruz. Biri peşin, diğeri veresiye. Ey kırılganlar, küskünler, nefsini öne alanlar ! Veresiyenin icrası geldiğinde kollarınızı, ellerinizi kırılmak üzere sağlam tutunuz. Bizde kırılacak kol, kanat, el kalmadı bunlar zaten kırık.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Davut 4 yıl önce Şikayet Et
    Tek kelimeyle doğru bir söz geç kalmadan herkez kendine gelmeli. Artık başka Türkiye yok.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • İlhan Atar 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel arif bey benim kafamın içini yazmışsın.Teşekkür ediyorum.İnşallah bunları dikkate alırlar.Bende kırgınlardan biriyim.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat