Türkiye'nin Barış Pınarı Harakatıyla daha ilk günden itibaren İran devlet yetkilileri ve medyası Türkiyeyi ve Ordumuzu işgalci ve istilacı bir güç olarak  olarak nitelendirdi. İran rejiminin Türkiye'ye karşı İslam düşmanı ülkelerden daha düşman bir tavır sergilemesi bu rejiminin  alışılagelmiş çifte standardının ve iki yüzlülüğünün en bariz bir ispatıydı. Molla rejiminin ilk takındığı tavır değil, bu sonuncusu da olmayacak...

Siz onlara ne kadar İslam Kardeşliği, İslam Birliği, komşuluk hakkı ve hukuku penceresinden bakarsanız  bakın, onların bize düşmanca bakış ve davranışı tarihin hiçbir döneminde değişmediği gibi bugün de, bundan sonra da değişmeyecek. Çünkü Allah cc ; ‘’ Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.’’ (Rad;11) buyuruyor. Siz ne kadar kendinizden ve duruşunuzdan taviz vererek onlara kardeş gibi yaklaşırsanız yaklaşın, onlar; kendi kalp, gönül ve düşüncelerinde betonlaştırdığı  şii olmayan müslümanlara karşı olan kin, nefret ve düşmanlığı değiştirmedikçe bizi hep Hz. Hüseyin'i katleden Yezit gibi görmeye devam edecekler.

Artık devletin tepesinden dağdaki çobanımıza kadar herkes bunu iyi anlamalı ve ona göre dostumuzu ve düşmanımızı iyi tanımalıyız. Millet ve devlet olarak onların en zor ve sıkıntılı zamanlarında biz hep bedel ödeme pahasına onların yanında olduk, olmaya da devam edelim ama; biz de devlet ve millet olarak dar ve zor bir tarih aralığından geçiyoruz.Tarih boyu ne zaman batı ile hesaplaşmaya başlasak doğudan bunlar tarafından sırtımızdan kalleşçe hançerlendiğimizi unutmamalıyız.

Burada İran'ın iki yüzlülüğünden bahsederken Şii İran İslam (!) Devleti (ŞİİD) molla rejimi ve politikalarını eleştiriyoruz, can dostlarımız ve kardeşlerimiz olan İran halkını değil. Ağızlarından kin, kan ve intikam düşmeyen molla rejiminin algı operasyonları, yalanları ve iki yüzlü politikalarının tesirinde kalmış milyonlarca İranlı kardeşlerimizin Türkiye'ye mollaların şaşı gözlüğünden baktığını da biliyor ve bunun geçici bir akıl tutulması olduğuna inanıyoruz. İran Halkının kahir ekseriyetinin şia taassubiyeti içinde İslam'i çizgiden sapan mollalar gibi düşünmediğini de biliyoruz.  Bu kardeşlerimizin İslam'ın ve İslam düşüncesinin alemi kuşatan bir rahmet olduğuna, İslamın sadece Şia mezhebi kardeşliğinden ibaret olmadığına, tevhid ekseninde buluşmak ve bütünleşmek olduğuna inandıklarına inanıyoruz.

İslam Devrimin en yiğit ve İslami evrensel olarak düşünen inkılapçı gençleri ya terör saldırılarında veya ABD kuklası Saddam'ın hücumuyla başlayan Irak-İran savaşında  cephelerde şehit oldular. Çünkü onlar devrimin en samimi gençleriydiler. Onlardan birisi de şehit Ayetullah Behiştidir. Onun oğlu Ali Rıza Behişti; ‘‘Biz bir İslâm İnkılâbı yaptık, ama son 30 yıl içinde onu bir Şiî inkılabına dönüştürdük’’ demesi İran İslam İnklabının nereden nerelere savrulduğunu ve evrildiğini bize çok net ve açık olarak anlatıyor.

İran İslam Devrimini  Şia Devrimi haline getiren mollaların ta başından beri Türkiye'ye karşı aldığı düşmanca tavrı, DEAŞ’a her türlü destek verdiğimizi iddia ve yalanlarını biliyoruz. İran devlet yetkililerinin ağzından ve İran'ın yarı resmi devlet medyasından Ak Partiye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, Türkiye'ye ve Ordumuza karşı her gün hakaret, yalan, iftira ve küfürler edildiğini de takip ediyoruz. Hama'da 10 binlerce Müslümanı katleden baba Esad'ın yanında duran molla rejimi şimdi de bu zalimin oğlu katil Esad’in yanında canla başla savaştıklarını da şahit oluyoruz.

Molla rejiminin Irakta, Yemende, Bahreyn'de, Suriye'de, Lübnan'da iç kargaşalar çıkardığını, masum ve fakir İran halkına ait imkan ve paraların bu ülkelerdeki şii terör örgütlerine aktarıldığını İran Halkı biliyor ve bundan çok rahatsız olduklarını ‘’Suriyeyi bırak, İran'a bak’’ sloganıyla dünyaya haykırdığını da biliyoruz.

Türkiyeli Müslümanlarının şii kardeş İran halkıyla hiçbir sorunu yoktur bunun bilinmesini sitiyoruz. Sorun, Karabağ'ı işgal eden Ermenilere yardım ve destek veren, Ortadoğu'yu bir savaş meydanı ve kan gölüne çeviren, pers imparatorluğu hayaliyle yanıp tutuşan, şii olmayan müslümanlara nefret ve kinle bakan bazı şii mollaların diktatör devlet anlayışına, ilkel diplomasisine, sakat iç ve dış politikalarına, çarpık din ve mezhep anlayışınadır sitemimiz.

Hatırlayın! İran ne zaman zora düşse, ne zaman sıkıntılarla boğuşsa Başkan Tayyip Erdoğan, ve Türkiye devleti ve milletiyle en azından 18 yıldır hep İran'ın ve İran halkının yanında olmasına rağmen, İran'ın iki yüzlü mollaları ve bazı taklitçileri hep Tayyip Erdoğan ve Türkiye düşmanlığı yapmaktan bir gün geri kalmamaışlardır. Bunun son örneği de ‘’Barış Pınarı Harekatı olmuştur.

Ülkemize yönelen Amerikan, İsrail ve onların doğurduğu, beslediği İslam düşmanı terörist PKK’ya karşı verdiğimiz savaşta, en tabi savunma hakkımız olan ve uluslarası hukuktan kaynaklanan müdahale hakkımızı işgal ve istila olarak gören, gösteren Molla rejiminin Amerikan beslemesi PKK, YPG, SDG tarafında yer almaları onların çirkin yüzünü ortaya koyuyor.

İslam devrimini diktatör şii devrimi haline getiren mollalardan bir gün İran halkının hesap soracağına inanıyorum. Yalan ve yanlış, kin ve nefret, kan ve intikam hırsıyla gözü dönen insanlar hangi ülkede, ne adına devrim yaparsa yapsın uzun süre ayakta kalamamayacağına, başarılı olamayacağına inanıyorum.

Arif Altunbaş, Haber 7