Türkiye'nin Suriye'de Ayı, Tilki ve Çakal ile imtihanı

  • GİRİŞ07.02.2020 09:38
  • GÜNCELLEME07.02.2020 09:56

Rusya ve İran’ın izledikleri iki yüzlü kaypak politikalar ve en son da İdlip'te 8 askerimizin Esed’in çakalları tarafından şehit edilmesindeki rolleri dolayısıyla Astana ve Soçi süreçleri bombalanmıştır.

 

Rusya, atasözlerimizde bile ölümsüzleşen  ‘’Ayıdan post, Rus'tan dost olmaz’’ karekteriyle sayısız iyi niyet ve samimiyetimize rağmen Suriye'de fıtratına uygun bir rolü oynamış ve halen aynı rolü oynamaya devam ediyor.

İran ise tarih boyu Türkiye'ye ve milletimize karşı bir defacık bile olsa samimi ve dost olarak davranmamış, sinsi ve yanar döner tavrıyla içindeki pislikleri Hama'da, Humus'ta, Şam'da olduğu gibi İdlip'te de gözümüzün önünde tarihi kin ve husumetlerini üzerimize üzerimize kusmuştur.

 

Türkiye'nin attığı Osmanlı tokadı ile arada yağı yiyen Esed’in ordusu gibi görünse de aslında pataklanan Suriye askeri kamufleji içindeki İran ve İran yanlısı Hizbullahtır. Herkes biliyor ki, Suriye'de Esed ve askerleri diye bir şey kalmamıştır. Kara savaşını "Lübnan Hizbullahı" ile İran'ın devrim muhafızları ve Afganlı  paralı askerler yürütüyor. Rusya kara savaşında rol almıyor ama, hava saldırıları tamamen onun ellerinde ve kontrolünde şekilleniyor. Yani; Suriye'de ve İdlib’te şehit edilen askerlerimizin ve bize karşı savaşan katilllerin  elbiseleri Suriye askeri üniforması olarak görünse de  içindeki katillerin çoğu İranlı ve Lübnanlı şii askerlerdir. Suriye savaşının başlangıcından bu yana İran Suriyeli Müslümanlara karşı açık Türkiye'ye karşı örtülü bir savaş sürdürmektedir.

Astana ve Soçi süreçlerinde masayı deviren Esed’ten önce İran ve Rusya'nın ta kendisidir. İkiside  bu süreçte masada farklı, sahada farklı davranıp hiç samimi olmadılar. Suriye'de yeni bir anayasa yapılması, seçime gidilmesi Esed’in kaybetmesi anlamına geldiğinden iki devlette Ortadoğu'da  Esed’ten daha iyi bir uşak bulamayacaklarının farkındalar. Astana sürecinin daha ilk gününden beri saldıran hep Suriye tarafı olmuş, her ikisi de Esed’e karış karış toprak kazandırmışlardır.

Suriye'de Rusya, İran, Hizbullah, Esed, YPG-PYD, hatta; zaman zaman DEAŞ içiçe ama herkes kendi oyunlarını oynamıştır. Ortalık tam manasıyla bir arapsaçı gibidir. Kısaca; Suriye'de kimin eli kimin cebinde belli değildir.  Belli olan tek şey ABD, AB, BAE, Mısır, Suud ve İsrail de dahil tüm taraflar Suriye halkının ve Türkiye'nin karşısındadır.

İşin en acı tarafı bu curcunada muhalif direniş guruplarının birbirleri arasındaki husumetler, aralarında bir araya gelememeleri, farklı kulvarlarda ve hedeflere doğru koşmaları Esed, İran ve Rusya güçlerinin işini kolaylaştırıyor. Eğer; Suriye'de Esed rejimi güç kazanıyorsa kendilerinin İslami hareket olduğunu iddia eden rejime karşı savaşan Müslüman gurupların bir araya gelip bir yumruk olmayışlarındandır.

Astana ve Soçi süreçlerinin başarısız olması için özellikle Esed ve İran rejimi elinden  ne geliyorsa yapmıştır. Rusya ise, onların bu durumlarını hep bilmezlikten, görmezlikten gelen üç maymunu oynamıştır. İdlip'teki katliam ve soy kırımı Hitler faşizmini hatırlatmaktadır. Buradaki insanlık dramı ve askerlerimize yapılan hain saldırılar Türkiye için bardağı taşıran son damla olmuştur. Artık, Astana ve Soçi süreci Rus ayısı, İran Tilkisi ve Esed Çakalı tarafından katledilmiştir. İkiyüzlülerin ve dost görünen düşmanların kendi aralarında oynadıkları sinsi sinsi oyunlar meydana çıkmış, sahte gülücükleri acı birer tebessümle birlikte  ahlaksız bir nefrete dönüşmüştür.

Artık Türkiye kendisi ve bölgesinin selameti için yeni ve güçlü stratejiler ve politikalar üretmek, onları hayata geçirmek için daha mantıklı çözümlere, sırtını dayayabileceği gerçek komşu ve dostlara, dostluklara yönelmek zorundadır.

Şunu asla unutmamalı ve kulağımıza küpe yapmalıyız ki, Ruslarla ve İran ile ticaret yapabiliriz  ama; tıpkı İsrail ve Amerika'ya güvenemeyeceğimiz gibi onlara da asla güvenemeyiz. Aslında bizim kimse ile bir kavgamız yok. Ama herkesin bize karşı yürüttüğü örtülü  bir savaşın farkındayız.  Bir gün mutlaka, ama mutlaka rüyalarımızı katleden, hayallerimizin ufkunu karartanlardan bunun hesabını soracağız.

Türkiye'de askerimize, polisimize ve halkımıza karşı kırk yıldır sıkılan kurşunları, Irak ve Suriye'de PKK,YPG, İran ve  Hizbullah'ın kullandıkları silahları Rusya ve ABD’nin parasız verdiğini biliyoruz. Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada boynumuzu eğdirmek için bu silahları veren köpekleri ve bu silahları kullanan çakalları hiç unutmadık, unutmuyoruz ve de asla unutmayacağız.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar4

  • Çorlu 'lu 4 yıl önce Şikayet Et
    Bizler onları dost görsekde dinimizi değiştirmediğimiz sürece onlar bizi dost olarak kabul etmez. Sadece tebbirli şekilde ticaret yapılır. Allahü Teala 'nın yardımı inanlaradır. Allah’ın yardımı yakındır.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Anadolu 4 yıl önce Şikayet Et
    Rabbim kafirler ordusuna karsi bize yardim etsin,
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • ömer koçer 4 yıl önce Şikayet Et
    Bu hayvanlar masum benzetme bile hayvanlara eziyettir. Esad zulmü hayvandan daha aşağıdadır . Rusya ve İran’a gelince evet bunlara güvenilmez . İran’ı saadciler destekliyor Allah uyandırsın .
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • cdd 4 yıl önce Şikayet Et
    Evet Ey dünyanın çomarları gün gelecek bir damal petrolü bir yetimin göz yaşından ve bir masumun bir damla kanından değerli gören köpek sürüleri bir gün mutlaka hesap vereceksiniz.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat