Yüzde ellisini çocukların, yüzde sekizini kadınların, yüzde on dokuzunu yaşlıların  oluşturduğu Rus, İran ve Esed askerlerince açık hava hapishanesi haline getirilen İdlib ve halkı dünyanın gözü önünde göz göre göre katlediliyor.

Doğu Akdeniz, Suriye ve Libya'da gaz ve petrol sahalarını yağmalamak için bekleyen çakallar, sırtlanlar ve vahşi hayvanlardan da vahşi emperyalist sömürgeci batılılar olup biten vahşete göz yumarak İdlib'in katliamı karşısında ağızlarından salyalar akıtarak arzu ettikleri ganimeti paylaşmayı bekliyor.

Öte yandan on binlerce km uzaktan leş kokusunu alarak Ortadoğu'ya çöreklenen Amerikan yılanı leş kargaları ve akbabaları gibi petrol bölgelerinin üzerinde turlar atıyor, sortiler yapıyor.  Onlar da Avrupalı kardeşleri gibi fırsatçılık yapmak için işgal edecekleri alanların, bölgelerin hayallerini kuruyor, doymak bilmeyen kudurmuş iştahlarını dindirmenin hayallerini kuruyor. Havadan bombalıyor Rus, karadan saldırıyor Esed askerleri, İran ve yandaşı katiller. Müslüman kardeşlerimizin üzerine, üzerine. İdlib'te kan durmuyor. Öldürülen mazlum yaşlılar, masum çocuklarla birlikte insanlığın onuru da katlediliyor.

Katil Suriye Esed rejimi, onun arkasında ve yanındaki İran, Rusya ve Lübnan Hizbullah'ının katilleri Suriye'de milyonlarca insanı evinden yurdundan ederek yığınlar halinde sınırlarımıza doğru sürüyor.

Suudiler, Körfezin haydutları Arap emirlikleri, Sultanları, diktatör Mısır rejimi Amerika ve Avrupalıların kucağında olayları sadece sessizce, sinsice seyretmekle yetiniyor.

Emperyalizme hizmet etmekten başka bir işe yaramayan İnsan hakları örgütleri, Uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği, Uluslararası adalet divanı ve öteki sözde organizeler bu insanlık vahşeti karşısında dut yemiş bülbüll gibi susuyor.

Amerikanın bütün derdi dünyanın enerji koridorlarını ve alanlarını güçlü ordusuyla işgal edip sömürmek, dünyadaki hakim konumunu muhafaza etmek. Rusya da bütün uluslararası hukuku çiğneyerek Gürcistan'dan Abazayı, Ukrayna'dan Kırımı işgal ettiği gibi şimdi de Suriye ve Libya'da aynı şeyi yaparak buralarda askeri üstler ve kendi kontrolünde rejimler oluşturarak doğu Akdeniz'deki enerji alanlarını kontrol etme hırsından vazgeçmiş değil, İdlib'te insanlığın katledilmesinde en büyük rolü o oynuyor.

İran, ah İran dostluk, komşuluk, kardeşlik nedir bilmeyen İran! Mezhep taassubunun bataklığında akıl ve mantık tutulması yaşayan İran! Türkiye olarak en sıkıntılı dönemlerinde bütün desteğimize, yardımlarımıza, samimiyetimize ve iyi niyetimize karşı bir türlü dürüst ve güvenilir olamayan İran ise; Suriye'deki trajedinin baş aktörü olmaya devam ediyor. İran'ın  bombalarıyla, askerleri eliyle, yandaşlarıyla Suriye'de Müslümanlar katlediliyor.

Şimdi ordumuz İdlipte katledilen çocukların, yaşlı çaresiz insanların, sürgün edilmek zorunda bırakılan Suriyeli kardeşlerimizin yardımına koşmak için İdlipte insanlık ayıbı ve ihaneti olan bu katliam ve sürgünleri önlemeye çalışıyor. Katillere, zalimlere ve iki yüzlü dostlara, dost bilinen barbar komşulara karşı var gücü ile mücadele ediyor.

Dün, Müslüman Grozniyi kuşatan, milyonlarca bomba atarak yok eden bugün de yöneten  rus emperyalimi, 26 yıl sonra şimdi de milyonlarca bomba atarak İdlipte İran desteğiyle aynı katliamı yaparak bu müslüman kenti bütün insanlığın bakışları altında yok ediyor.

İdlipte yok edilen sadece bir müslüman kent ve milyonlarca masum insanlar değil, insanlığın gözü önünde insanlığın kendisi ve  onuru katlediliyor.

Arif Altunbaş, Haber 7